31 Ocak 2010 Pazar
FEDERELIZED
Her iki finale de girmeden önce BBC'nin, Andy Murray finale çıkınca 74 yıllık hasrete bu sene belki son veririz gazıyla 1 saat önceden yayına girip stüdyoya Boris becker ve Tim Henman'ı çağırmasından hareketle bir not düşeyim. Roger Federer'e yarı final zaferi sonrası, off-season günlerinde yani yılın son günleri ile izleyen yılın ilk günlerinde ne yaptığı sorulduğunda "her genç ne yapıyorsa onu yapıyorum kanepeye uzanıp televizyon izliyorum" diye espri yapmıştı. Boris Becker ise onun 15 Grand Slam kazanmış bir şampiyon olmasına rağmen nasıl çalıştığı ile ilgili birkaç tiyo verdi. Federer sezon başında Fransız fizyoterapist Stephane Vivier ile anlaştı ve Vivier onunla tam zamanlı olarak çalışıyor. Yani Federer'le beraber seyahat ediyor. Becker, İsviçreli'nin bu kadar büyük unvanlara sahip olmasına rağmen Avustralya'ya herkesten önce geldiğini ve günde 6 saat, Avustralya sıcağının altında antrenman yaptığını, böylece kendisini nem ve sıcağa alıştırdığını, yani espri yaptığı gibi kanepede yan gelip yatmadığını açıkladı. Bu özelliğiyle ilgili aşağıda tekrar Becker'in sözlerinden birisine geleceğiz.
Önce bayanlarla başlayalım. Rıdvan Dilmen tenis yorumlasaydı herhalde böyle derdi. Servisleri çıkarın, Henin 6-0, 6-0 kazandı dersiniz. Justine Henin, Kim Clijsters'ınkine benzeyen bir "comeback" için harika bir performans verdi, finalde de fena oynamadı ama Serena Williams işlerin kızıştığı her anda servislerine yüklenerek işi bitirdi. Belçikalılar döndükten sonra güç tenisi ile taktik tenisi arasındaki savaşta şimdilik durum 1-1. Benim gözüme çarpan Serena'nın daha da kilo almış olması. Korttaki dengesini sağlamakta zaman zaman zorlanıyor. Örneğin dün, fileye geldiği bir puandan sonra neredeyse filenin üstünden öbür tarafa düşüyordu da raketini baston gibi kullanıp ayakta kalabildi. Biraz kilo vermezse, bu yıl işi zor olacaktır. Henin tarafında ise olaya pozitif bakmak lazım. Clijsters 2 sene yatıp döner dönmez Grand Slam'i kaldırdıktan sonra Henin finalde kalınca sanki başarısız olmuş gibi göründü ama uyandıralım birbirimizi, kadın aylardır tenis oynamıyordu resmi olarak. Misal böyle bir dönüşü diğer sporlarda yapan kaç adam var saysak 10 taneyi bulur muyuz? Michael Jordan, Eric Cantona, Lance Armstrong....5 olacağından dahi şüpheliyim. Steffi Graf bugün tenise dönse en az bir çeyrek final görür desem çok fazla dalga mı geçiyorsun tepkisi almam büyük ihtimalle. Acaip bir hal aldı bayanlar tenisi dolayısıyla. Tabi bir nokta daha var. Bu sene Venus Williams 30, Serena Williams 29 yaşına basacaklar. Justine Henin 28, Kim Clijsters 27 olacak. "3-4 sene sonra bu isimlerin tümü emeklilik kararı aldığında bayanlar tenisini kim forse edecek?" diye sorsanız, budur diye tereddütsüz göstereceğiniz tek bir tenisçi yok. Dolayısıyla ben bugünden çok 3-4 sene sonrayı merak ediyorum. Bu arada bayanlar tarafını kapatırken belirtelim, Serena 12. Grand Slam zaferi ile Billie Jean King'i yakaladı. Önünde 5 isim var. Rekor 24 Grand Slam ile Margaret Court'da. Yakalaması gereken Martina Navratilova ve Chris Evert'in 18 zaferi var. İmkansız değil ama zor görünüyor.
Erkeklere gelelim. Federer, yarı final maçından sonraki saha içi röportajında, İngilizlerin 74 yıllık Grand Slam zaferi hasretiyle dalga geçip "Britanyalılar için de önemli tabii, 150 yıldır bekliyorlar" diye seyircileri kırdı geçirdi. İlk 2 sette mutlak bir Federer üstünlüğü vardı. Üçüncü sette Murray 2 saat sonunda ilk kez rakibinin servisini kırıp 5-2 öne geçince umutlandı ama set, müthiş geçen bir tie-breakle şampiyonu belirledi. Murray'ın tüm maç boyunca açıkça üstün olduğu tek bölüm üçüncü setin altıncı ve yedinci oyunundaki 5 dakikaydı. Bunun dışındaki 2,5 saatlik bölümde İsviçrelinin üstünlüğü çok net göründü. Tabii bunda Murray'in birçok puanda çizgi gerisinde kalıp Becker'in deyimiyle "ben topu karşıya güvenli atayım da bakalım ne olacak göreyim" taktiğinin de etkisi oldu. İskoç, atak yapabileceği bir çok pozisyonda ve uzun rallilerde Federer'i faka bastıracak birçok vuruşta, savunmada kalmayı tercih edince, Federer, dezavantajlı olduğu her puanı, topu forehandine alabildiği her anda bitirmeyi başardı. Buna rağmen 4 set puanı yakalayan Murray, bunları da, 2 tanesi çok hayati olan beklenmeyen hatalarla harcayınca kaderine razı oldu. Zaten seti kazanabilseydi dahi dördüncü sete kondisyonu yeter miydi şüpheliyim, zira son puanlarda yürümekte bile zorlanıyordu ve Federer'in onu sık sık koşturması sebebiyle sırtı problem çıkarmaya başlamıştı.
Federer'in 16 Grand Slam şampiyonluğundan daha önemli bir derecesi var bana göre. Aralıksız 23 Grand Slam yarı finali. Korkunç bir derece bu. Birçok tenisçi geldi geçti ona rakip olmak isteyen bu dönemde. Neredeyse yarısı sakatlık problemleri ile onun uzun süreli rakibi olamadılar. Marat Safin, Rafael Nadal gibi. Kalanları da anlık çıkışlar yaptılar. Del potro ve Söderling gibi. Federer sakatlanmıyor anlatmak istediğim biraz da o. Ama sakatlanmama sebebi de formunu hep yüksek tutup, çok çalışması, her turnuvaya sanki ilk Grand Slam zaferini kazanmak istermiş gibi asılması ve bu nedenle de hep belli bir performansı gösterip kendini zorlamaması. Dip çizgileri bu kadar iyi gördüğünüz bir backhand ve forehandiniz varsa kendiniz koşmaz, rakibi koşturursunuz, kasları ve adaleleri siz değil rakibiniz zorlar ve siz değil rakibinizin sakatlanma riski artar. İsviçreli bunu çok iyi kullanıyor. Biliyorum onun bu başarılı hali sebebi ile her geçen gün, sevmeyen sayısı artıyor olabilir ama takdir etmeniz lazım yaptıklarını. Ben de çok büyük hayranı değilim, ama saygı duymayan adam büyük yanlış yapıyordur onu da belirteyim. Gelmiş geçmiş en büyük tenisçi unvanını kazanmış bir adamın hala her turnuvaya bu ciddiyetle hazırlanması, disiplini, istikrarı ayakta alkışlanmalı. Bu seneki hedefi belli.Grand Slam yapmak. Yani kalan 3 Grand Slam'i de kazanıp tarihte bunu yapan altıncı isim olmak. O olunca da, Rod Laver'dan sonra bunu iki kez yapabilen ikinci isim olmaya çalıacak. O bitince de bunu üç kez yapabilen ilk ve tek isim. Tabii çok zor bir ihtimal ama onun motivasyonunu ve başarıya doymayan, gevşemeyen karakterini anlatmak için söylüyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
Güzel bir noktaya değinmişsiniz.Sakatlanmama konusunda benzer bir örnek de Moto gp'den Valentino Rossi gösterilebilir.O da halen devam eden başarılı yarış kariyerinde çok az sakatlık yaşamıştır.Bu arada Hıncal Uluç'un "Federer iyi tenisçi değil" demişliğide vardır zamanında ,ona da selam olsun.
Ahmet
Fedex'in sol kolu sağa göre hastalıklı gibi gözüküyor :D
Şu an Ntv'de Kırmızı Çizgi'yi izliyorum. Sanırım Mehmet Arslan bloğu okuyup gelmiş programa (ya da postu yazan o mu ki?)Venus, Serena, Henin'in yaşı ve sonrasında forse edecek tenisçiyle ilgili aynı cümleleri aktardı keza Federer'in ne kadar hafta önceden geldiğini de aynen...
Yorum Gönder