24 Şubat 2010 Çarşamba

ALIRIM SPAGETTİNİ AŞŞAAA
























Roberto Mancini'nin göreve geldiği gün işinin çok zor olduğunu söylemiştik. İngilizler Fabio Capello'nun milli takım hocalığı eleştirilerini Dünya Kupası'na gitmek için ilk vize alan ülkelerden birisi olduklarında rafa kaldırdılar. Kısacası Capello tüm muhalifleri susturdu. En azından yaşanırsa, ilk büyük başarısızlığa kadar. Ama buna rağmen İtalyanların ada futboluna gönderdiği her yeni teknik adama ufaktan homurdanmalar yükseliyor. Mancini'nin gelişinde bu homurdanmalar çok yüksek sesli oldu. Özellikle Mark Hughes'un hem görevden alınış kararı hem de alınış şekli çok fazla konuşuldu ve kendisine haksızlık yapıldığı konusunda hemen herkes görüş birliğine vardı. Mancini böyle bir "mazlumun" arkasından göreve gelince de ister istemez insanlar "bakın bizim mahallenin çocuğu Hughes'u kovdunuz, elin İtalyanı ne yaptı?" diye sormak için fırsat kolladılar. Kadrodaki bir çok oyuncu (başta Craig Bellamy olmak üzere) Galli teknik adamın kovuluşuna tavır koydular. Hatta Bellamy'nin Tottenham'ın yolunu tutacağı dahi söyleniyordu. Mancini iyi başladı göreve ama. Ligdeki ilk 3 maçında 9 gol atıp 1 gol yiyerek üçte üç yaptı. Böylece tüm sorunlara set çekildi. İtalyana "hoşgeldin" hediyesini veren 2-0'lık sonuçla Everton oldu. Ardından Carling Cup yarı finalindeki 2 Manchester derbisinin sonucu da hüsran olunca, çatlak sesler kendisini göstermeye başladı. O 2 derbiden sonra oynadıkları 5 lig maçının sadece 2'sini kazanabildiler, FA Cup'ta da kendi evlerinde Stoke City ile 1-1 berabere kaldılar. Yarın akşam Stoke-on-Trent'de bu maçın rövanşına çıkıyorlar. Ardından da hafta sonunda Chelsea deplasmanı var.

Mancini bu dönemden ne şekilde çıkarsa çıksın, ona bu sezon sonuna kadar kredi verilecek tabii. Ama gelecek yıla da böyle son haftalarda olduğu gibi beraberliklerle başlarsa yılbaşını göremez büyük ihtimalle. Mark Hughes da kovulduğunda son 13 maçında 1 mağlubiyet almıştı sadece ama Arap patronlar 9 tane beraberlikten pek hoşlanmadılar. Mancini'ye de sırf atkı bağlaması karizma diye sabredeceklerini sanmıyorum. Üstelik bu yazıyı yazmamın ana sebebine de gelirsek, ilk atama sırasında kadro içindeki çatlak sesler yine kendisini göstermeye başladı. Özellikle futbolcuların, İtalyanın uzun antrenman programlarından bıktığı ve Hughes dönemindeki rahat antrenman ortamını özledikleri konuşuluyor. Özellikle Craig Bellamy'nin ve ismi açıklanmayan bazı oyuncuların, kulüp yönetiminie bu yönde bir şikayette bulundukları, Mancini'nin antrenman tekniklerini İngiliz futboluna adapte edemediğini düşündükleri İngiliz basınında. Birkaç gün önce antrenmanda Bellamy ve Mancini'nin söz dalaşına girdiği söyleniyor ki The Sun hemen yangına körükle giderek, Mancini'nin Galli oyuncuya "git ve 3 ay boyunca da dönme" dediğini yazmış. Bellamy'nin dizindeki sakatlık sebebiyle ağır antrenmanlara katılmak istemediği Mancini'nin de ısrarı sonucu hadisenin patladığı biliniyor. İkili arasında şu anda "ancak o çağırırsa antrenmana dönerim-ancak özür dilerse antrenmana çağırırım-asla özür dilemem" çekişmesi var. Bellamy zaten arıza adamdır. Takım arkadaşını barda golf sopasıyla kovalamışlığı hatta dövmüşlüğü vardır. Greame Souness'ın onun için "benim olduğum hiçbir takımda artık forma giyemez" demeci vardır. Öte yandan Carlos Tevez de Arjantin'de, zira bebeğinin prematüre doğması ve sağlık problemleri dönüşünü geciktiriyor. Futbolcuların bir bölümünün Hollandalı fizyoterapist Raymond Verheyen'le de bazı anlaşmazlıkları mevcut.

Sezon başında parayı görünce şehrin her yanına mavi renklerle "Manchester'a hoş geldiniz" yazmakla olmuyor bu işler görüldüğü gibi.

Hiç yorum yok: