Erzincan'da askerim. Yemin töreni sonrası evci çıkmışız. Evci dediğim ailemiz gelmiş 2 gün oteldeyiz hafta sonu. Erzincan'ın güzel ilçesi Üzümlü'nün üzüm festivali olduğunu öğrendik, atladık gittik. Ama şöyle bir durum var, bildiğiniz gibi askeriyede garnizon sınırlarının belli bir uzaklıktan sonrasına gitmek yasak. Biz deldik geçtik bu yasağı. Üzümlü yanlış hatırlamıyorsam Erzincan'a 30 kilometreden daha uzak bir yerde. Neyse geldik mekana, yakamıza rozeti takıp, elimize üzümü verdiler. Kaymakam kürsüde konuşma yapıyor. Biz de kürsünün yanında dikiliyoruz sap gibi. Bir an tüm ekibin gözü aynı anda protokolün en önüne kaydı. Bizim Tugay Komutanı en önde. Bize bakıyor. Bizim de tabii yanma derecesi ve traştan asker olduğumuz ayın ondördü gibi belli. Yutkunduk birkaç kez, dönüş yolunda acaba askerliğimizin uzarsa ne kadar uzayacağını konuştuk. Neyse ki bir şey olmadı. Bu ekipten bir başka denyo arkadaşımız, terhise 3 gün kala, çarşı izninden alkollü gelmişti nizamiyeye ve çıkana kadar diskoda kalmıştı hatırlarım. Neyse Belletti'nin bakıcısının olayını duyunca bu olay aklıma geldi.
Brezilyalının, Londra'da öğlenleri çocuğuna göz kulak olan dadı, Belletti'yi salı günü aramış. Demiş "
ben hastayım bugün gelemeyeceğim". Beletti de insaniyet namına bir şey dememiş. Akşam açmış televizyonu İrlanda-Brezilya maçını izliyor. Kameralar, tribünleri gösterirken, bir kadının tuttuğu pankarta zumlamış. Belletti'nin gözü kadına kaymış. Müstakbel dadı. Hani şu hasta olan. Hikaye tabii hastalığı. Maça kaçmak için sallamış hastalığı. Maç sonu Twitter sayfasından dadıya taşı sallamış. Neyse ki insanlığını devam ettirmiş de çocuklar çok sevdiği için kovmamış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder