30 Mart 2010 Salı
SIR'LER DE HATA YAPAR
Maçtan sonra tüm herkes gibi NOS'un stüdyo sunucusu Jack van Gelder da bir İngiliz takımıyla Alman takımının maçının son dakikada yön değiştirmesi sonucu Gary Lineker'in lafına atıf yaptı. Gerçi bu laf yıllar geçtikçe işlerliğini kaybetti biraz. Euro 96'dan beri Almanların uluslararası turnuvalarda şampiyonluğu yok. 1974-90 arasında 4 Dünya Kupası finali oynayıp 2'sini kazanan Almanlar yok artık. Neyse ben Lineker'ın bizim eskilerin bir lafını gündeme getireceğim hem onun geçerliliği evrensel. Topla oynamayı çok seven oyuncular için kullanılır, hatta Hasan Şaş bu lafı çok yemiştir kariyerinde. "Bir top da ona lazım"...Aslında normal şartlarda bu akşam Ribery'nin oynadığı futbol için bu lafı kullanmak lazım ama ben o lafı bu maç için değiştirmek ve "Bayern'e bir top daha lazım" demek istiyorum. Fransız, 2. dakikada perdeyi açan Rooney'in maç içi kişisel averajını eşitlediği ve kendi kalesine yönlendirdiği o topa vuran adamdı ama maç boyu takım arkadaşlarıyla inanılmaz bir iletişimsizlik içindeydi. 21 yaşındaki Badstuber da tamam biraz acemi kaldı ama gerek Ribery'nin defansif anlamda çok görünmemesinden, gerekse de bitmek tükenmek bilmeyen top alma sevdasından o kadar çok bocaladı ki, diğer tarafta sakin ama daha sağlam işleyen Lahm-Hamit işbirliğini sağ tarafta yaratamadılar. Ribery sadece Badstuber'la iletişim kopukluğu yaşamadı. Basbayağı kendi başına farklı bir maç oynuyor gibiydi. Robben'le arasında bu alanda önemli bir fark olduğunu düşünüyorum. Ferguson da durumun böyle olacağını tahmin etmiş miydi bilinmez, kendi sağ tarafında Evra'nın önüne çizgiyi boylu boyunca ileri geri katedebilen Park'ı yerleştirmişti. Bayern'in sağ kanadındaki iletişimsizliğin üzerine sol tarafta Evra-Park ikilisinin duvarı dikilince ilk yarı Bayern'in yaratabildiği tehlikeler Hamit'in ortaya kıvrıldığı ve Van Bommel'in topla katettiği pozisyonlarla oldu. Burada Bayern'e bir övgü parantezi açmak lazım. Hücum hattında çok kreatif değillerdi ama en azından her şeyi denediler. Sol kanat akını, sağ kanat akını, ara paslar, ortadan katedişler, uzak şutlar, yan ortalar vesaire...Bu önemli bir erdemdir. Türkiye Ligi'nde bunların tümünü aynı maç içinde deneyebilen bir takımımız yok hala.
İkinci yarı Ferguson hafta sonundaki maçı düşündü elbet. Zira United'ın fikstürü de çok rahat değil. Onlar da gelecek haftaki rövanş öncesi Chelsea'yi konuk edecekler cumartesi günü. Skoru korumak için gömüldükçe gömüldü ve ilk yarıda Nani ve Rooney'e sık sık yardıma giden Fletcher, Carrick, Scholes üçlüsü artık nöbetleşe birer birer ileriye çıkmaya başladı. Burada Rooney'e bir parantez açmak lazım. Tek forvet görevini çok iyi yapıyor İngiliz oyuncu. İleriye atılan serseri topları kontrol ediyor, çok acele etmeden yavaş yavaş rakip alana topla geçip yardımı bekliyor ve geldiği anda da arkadaşına verip boş alana hareketleniyor. United'ın antrenmanlarda bu az kişiyle etkin hücum setini defalarca çalıştığı çok belli. Bu plan United'ı galibiyete taşayacaktı neredeyse ve Kırmızı Şeytanlar Bayern'i o meşhur Şampiyonlar Ligi finalinden sonra ikinci kez mağlup edebileceklerdi. Ama Ribery'nin vurduğu o top oyunun gidişiNi değiştirdi. Sir Alex bile hata yapıyor mu bunca yıl sonra? Yapıyor bana göre. Carrick-Park / Berbatov-Valencia değişikliği fahiş bir hataydı bana sorarsanız. Özellikle Carrick-Berbatov tarafı. Orta sahada Van Bommel ve Pranjic'i frenleyen Carrick çıktığı anda bu ikili rakip kaleye biraz daha yaklaştılar. Oyuna giren Berbatov da Rooney'in arkasında neredeyse "hiçbir şey" yapmayınca United ileri uçta atıl bir kuvveti bulundurmaya başladı, zira Rooney açıkça yorulmuştu. Mutlaka Berbatov girecekse Rooney oyundan çıkabilirdi. Bu hata, 90+2'de pahalıya patladı Fergie'ye. Evra'nın bir anlık konsantrasyon hatasıyla topu ayağına dolaştırması yine bence maçın kötülerinden Olic'in, haddinden fazla soğukkanlı vuruşuyla Bayern'e avantajı getirdi. Bence o son dakika golü kadar, maçın sonundaki Rooney'in sek sek oynayan görüntüsü Manchesterlıları daha çok düşündürmüştür.
Şeytanlar hala yakın tura tabii. Old Trafford'dan turla çıkmak her yiğidin harcı değil. Avrupa'da son 2,5 sezondur o stadyuma gelip turla ayrılan bir takım yok. Van Gaal yine maç sonu mağrur şekilde "oyundan çok memnunum" diye konuştu tabii. Turun diğer maçında da Olympique Lyon'un ironisi var. 7 sezon üstüste şampiyon olurken Lyon, her Avrupa macerasında gruplarda ortalığın tozunu atıyor, ancak çeyrek finali geçemiyordu. Fransa'da hanedanlarının son bulduğu sezonun ardından ilk kez yarı finale çıkacaklar bu gidişle. Futbol ilginç oyun. Lloris de müthiş maç çıkarmış belirtelim.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
7 yorum:
Gerçekten bugünkü skorlar beni oldukça şaşırttı. Özellikle Lyon'un bu kadar avantajlı bir skorla Gerland'dan ayrılmasını beklemiyordum. Fakat Avrupa tecrübesi gerçekten çok farklı bir şey,Avrupa kupası atmosferinin ne kadar farklı olduğunu Lyon gibi Avrupa tiryakisi takımlar bizlere gösteriyor.
Saygılar
Edison Nascimento
Katılmıyorum; Ribery de Olic de iyi oynadılar, Carrick gezindi durdu. Van Bommel iyi günündeki bir Zanetti gibi orta sahayı ezip geçti. İkinci maçta Robben ve Schweinsteiger var.
Ribery ve Olic'in kötü oynadıkları fikrine katılamıyorum. Ribery takımda düzenli dikine oynayan tek adam olduğundan öyle gözükse de gereken odur. Nitekim driblingleri ile ManU savunmasını ileri itip sonunda pas verdiği de çok oldu. Hamit'e verdiği gollük pasta önemliydi. Oliç ise çok iyi mücadele edip zorla kendine şutt pozisyonları oluşturdu ki son gol de bunun bir sonucuydu.
Hamit'in çalımlardan sonra girmeyen o şutu içime oturdu, belirtmeden geçemeyeceğim.
Ayrıca bu Van Der Sar nasıl kalecidir? Sanki küçük çocuklar top oynarken kaleye geçmiş adam gibi. İnanılmaz kolay tutuyordu kasıntı şutları. Yediği gollerde yapacağı bir şey yoktu zaten.
keita fenerbahçe maçında dikine ne kadar iyi oynadıysa ribery de o kadar oynamıştır bence :)...
hehehe :)) hiç sevmem keita gibi oyuncuları, bir iki hareket yapıp seyircileri coştururlar, ama aslında çok da bişey yaptıkları yok, hep kendine oyna, kendin pişir kendin ye gibi bişey.
Ribery çok bencil oynadı orası gerçek.Berbatov da herhalde ilk yarı biz atarız sonra ben girerim bayern maçı alır şeklinde bahis oynamıştır :).
Yok yahu. Keita çok gol attırmıştır hareketlerinin sonunda direk asist veya oluşturduğu karambolden. Dengesiz oynadığı bir gerçek. O hareketlerin hepsinin sonunu getirse çok başka yerlerde olurdu zaten.
Ama ben Keita, Ribery gibi adamların yarısı güme de gitse sık sık topu alıp gitmeleri gerektiğine inanıyorum. Elbette Ribery daha verimli oynuyor, karşılaştırmıyorum.
Yorum Gönder