TOP 10 BLOGGER KLİŞESİ (BOL CAPSLİ)

Evet dostlar. Öncelikle söyleyeyim, bu yazıyı yazmadan önce çok düşündüm. Oğlum dedim, bugüne kadar yok kılın klişesi yok yünün klişesi, ona buna kapak takacağına biraz da çuvaldızın üzerine sen otur. Ama üzerine otururken aradan birkaç kişiyi daha götür. O yüzden de böyle bir tablo çıktı. Şimdi aşağıdaki yazıyı yazıp sonra isim vermiyorum veya bazı bloglar var desem olmazdı. O yüzden isim verdim, resmen hedef gösterdim. Hem de hedef göstermeden önce söylemedim, adamlara gidip oğlum ipliğinizi pazara çıkarıcam diye. Sonra baktım, lan çok kötü geçirmişim, dedim biraz da kendime sallayayım. O yüzden biraz tırlak bir yazı oldu. İnternette her gün takip ettiğimiz blogların bile bazen bizim midemizi ekşiten yazıları olabiliyor. E uzun süredir yazan blogların da oturttukları bir tarzı var, aşağı yukarı nasıl bir yazıyla karşılaşacağınız belli. Ama bazen bunların arasında güldüğüm tavırlar var, bu yüzden her blogun özelindeki klişelerini sıraladım. Ama aşağıdaki bloglar değerlerini bilsinler, okumasak bunları sezemeyiz, sevildiğini bilsinler diyerek yalanayım biraz da. Aha da internet aleminin acar bloglarının klişeleri.

1-Ariel Ortega (Vurmayın): Severim bu çocuğu. Ama çocuk Fenerbahçe'yi övse "taraflı", Fenerbahçeyi eleştirse "objektif olmak için niye kaseyi yırtıyorsun" damgası yemekten kafası ambele oldu. Her yazının başına "şimdi ben böyle yazıyorum, yine bana böyle böyle diyecekler, ama ben böyle değilim, değilim lan, valla aslında böyle değilim öyleyim...aslında öyle de değilim, ona da kızarsınız şimdi" tavrına acıyorum. Bir de ünlü fetişizmi var bu arkadaşta çözemediğim. Geçen dolmuşta Pelin Batu'nun yanına oturdum, bana şurdan 2 Şaşkınbakkal alır mısın dedi? Ben de uzattım...Acaba bu ne anlama geliyor LOL:)))....Şimdi bir şey derdim ama...

2-Borges (Tatile gittim hemen gelicem): Cuma günü adamın bloguna giriyorsunuz, "tatile gidiyorum önce Polonya, sonra Laponya, sonra da Walonya 38 gün yokum, nefes alayım" diye bir yazı. Pazartesi bir bakıyorsunuz 38 gün yokum dememiş de 38 paragraf yazı yazıcam 2 gün sonra demiş sanki. Zart Bundesliga 24. hafta, zart Oliver Kahn'ın Ford Taunus arabası, zart I Love You Skibbe....Arkadaşım tatile çıkıyorsan, çık, ama bizi de ters köşeye yatırma. Kaç kere oldu bak, şimdi yine Exit Music diye yazı yazmışsın, her gün girip kontrol ediyorum, yine Felix Magath'ın resmini görücem diye....

3-Geowyns (Elementary School): Yemin ediyorum bu kızın blogunu okurken lise hazırlık kabuslarını tekrar yaşıyorum. Yok mid-term bitti, quizden 85 aldım, yok take homelardan ikisi evde kaldı Beatles plaklarının arasında, yok Grammar In Use kitabını hoca sınavda kullandırmayacakmış, yok If Clauseların Type 3'ünü yapamadım babalara geldik. Ya arkadaşım, ben 12 sene önce atmışım o stresi, niye bana tekrar yaşatıyorsun. Tamam haftada 2 öğün Harry Kewell totemine bir şey demiyoruz ama lütfen, her girdiğimde TOEFL sınavına girmiş gibi hissedip yazının sonunda şık arıyorum...Biz de insanız...I am exhausted...

4-PC Lion (Bir koltukta 88 karpuz): Uğur'un blogunu da çok severim. Gerçi bir türlü maç bileti kazanamadık ya olsun, zaten kazansak nereye gidiyoruz, İstanbul'dan birisini göndericez. Neyse benim konum bu adamın bir türlü bitmeyen meşguliyeti. Yazıya başlıyorsun "gazete, dergi, okul, televizyon, fabrika, dernek, vakıf, tarikat, tekkeden vakit bulamıyorum ama yine de yazalım". Bitiriyorsun "bu da diğer yazıda"...Sonra sırra kadem, adam ortada yok....3 gün sonra bir yazı yazıyor. "Biliyorum blogu çok boşladım ama gazete, okul, işletme, yazıhane, hastane, pastane, at avrat silah" derken yine yoğunlukta boğulmuşum. Ya kardeşim, bizi umutlandırma o zaman, Ryan Giggs kariyerinde bu kadar çalışmadı. Bu ne. Otur biraz oturduğun yere. Bir gün "akşamları da taksiye çıkıyorum, vakit az" yazıcan diye korkuyorum...



















5-Her Boku Bilen Adam (Caps Lock): Aha taşlanan bir ağaç daha. Son zamanlarda biraz bıktırdılar adamı ben daha da bıktırayım. Ben bu adamın yazıdaki kritik saptamaları büyütmesine takıkım arkadaş. Böyle birisine seslenirken falan büyük harfle yazıyor, bağırıyor yani resmen. Ayıptır...Misal şöyle gidiyor: Türk milletindeki bu gidişi pek beğenmiyorum HERKES KENDİ KAPISININ ÖNÜNÜ SÜPÜRSE BU ÜLKE DAHA GÜZEL OLUR, neyse ben daha fazla sinirlenmeyeyim. Zaten yine bu yazıyla tepki alacağım, ALIRSAM ALAYIM, ALAYINIZA GİDER....Sinema ve müziği çok seviyorum....Adamın blogunu okurken göz muayenesindeymiş gibi hissediyorum kendimi...Sol gözümü falan kapatıp öyle okuyorum...

6-Voodoo Girl (I use long sentences): Tamam Twitter listen blog listeni geçmiş eyvallah, tamam "anüs" yazsan 35 tane yorum geliyor da güzel kızım, şu 8 satır süren ve dün akşam bardaki maceranla başlayıp sonu erkeklerin cinsel yeteneğine laf sokan cümlelerden vazgeç. Elin mal apaçileriyle barda karşılaşıyorsun, sonra gelip langur lungur konuşuyorsun. Giriyorsun, bloga, tepede bir resim altında yazı: "Dün akşam gittiğim barda, yanımdaki adamın bana dönüp elimdeki içkiyi sormasıyla başlayan muhabbeti izleyen bir dolu oha dedirtecek olay sonunda, eve dönerken karşılaştığımız ekip otosunun kimlik numaralarımızı aldıktan sonra, bizi evlerimize bırakmasının ardından sokaktaki kedinin ciyaaak diye hepimizi bağırtmasını izleyen olaylar silsilesinde erkeklerin saat 11'den sonra aletinin kalkmadığını anlamam.....". Bu ne lan....Bir de İngilizce başlıklarına hastayım...Sanırsın Leeds Technical School öğrencilerine yazıyor. Sometimes the cold gets in my bones so bad....okuyan kim...Ahmet, Mahmut, Şükrü....yapma....

7-Sportif Cümleler (GS Fan Shop) : Çok sevdiğim bir blog. Üretkenler, orijinal fikirleri var tüm ekibin, tasarım müthiş, her gün girip okuyorum, dürüst olayım. Lakin, gel gör ki uzaylılar dünyayı bassa, bu blogu okuyup bizim teknolojimiz Florya'daki insan ırkını geçemez diye gerisin geriye kaçarlar. Başlıkları okuyunca biz neymişiz yahu diyorum. Adnan Polat: Bir Başkanlık Ekolü, Haldun Üstünel: Bir Başarı Hikayesi, Harry Kewell: Profesyonelliğin Timsali, Milan Baros: İşte Golcü İşte Kalite, Sabri Sarıoğlu: Yıkılmayan Nefer, Arda Turan: Büyük Kaptan, Frank Rijkaard: Kapı Gibi Bir Felsefe, Johann Neeskens: Paltosuyla Trendi Belirleyen Adam, Tugay Kerimoğlu: Yuvasına Dönen Efsane, Galatasaray Altyapısı: Ajax Altyapısının Ağzına Sıçar....Valla Bak........Tamam çocuklar çok seviyoruz Galatasaray'ı da biraz alttan alın yahu.

8-Noat SamisA (Birthday Boy): Türk milletinin bir hastalığı vardır. Şu adam bu işi benden iyi biliyor demeyi sevmeyiz, kaçınırız hep. Her şeyin en iyisini biz biliriz. O yüzden musluk bozulunca ustayı çağırmak yerine kendimiz girişiriz ya da bir yerimiz ağrıyınca doktordan iyi bildiğimizi sanarız. Bak ben kendimi ayırıyorum, Noat SamisA şu alemde ada futbolunu benden kat kat iyi bilen bir adamdır. Uzun yazı yazmayı severim, okumayı sevmem ama o blog bunun da istisnasıdır. Yalnız gel gör ki arkadaş, adamın bloguna giriyorsun, Tigana'nın Fulham mucizesi, peki anladık, Hull City ve Phil Brown'un İkilemi, e güzel, Stoke City ve Tony Pulis Bağlamında Neden-Sonuç İlişkisi, e mükemmel, sonra....Bobo'nun doğumgünü...E ne yaptın sen canım kardeşim. Discovery izliyorduk geldin Flash Tv'ye çevirdin kanalı. Yukarıda Rory Delap'ın taç atışlarının taktik çizimi var, altta İbrahim Üzülmez, Holosko'ya pasta yediriyor...Oldu mu şimdi? Bir an önce şu doğumgünü yazılarını yok et...Lütfen...



















9-Hubble Bubble (Aşk-ı Memnu): Spor dışında ilk takip ettiğim blogdur, ilk göz ağrımdır ve blog dünyasında, yüzyüze tanıştığım tek bloggerlar bu karı-kocadır. Karı-koca dedim zira gerisini öyle bağlayacağım. Bakın arkadaşlar, her gün karısına çiçek alamayan adam var, kocasını her gün işe öperek yollayamayan adam var, her ay 2 sefer böyle "İlk Günkü Gibi Seviyorum", "Doğum günümde kocam bana yat aldı", "Bana ilk tanıştığımızda seslendirdiğin şarkıyı Virgin Records'la anlaşıp plak yaptım" türü mesajlar atarsanız hepimiz zor durumda kalırız. Bakın
60 bin tane insan okumuş o blogu. Her birisi sizden gazı alıp sevgilisine "millet neler yapıyor birbirine, sen de odun gibi otur" demişse nice ilişkinin köküne dinamiti koymuşsunuz demektir. Biraz kavga edin. Kavga resimlerinizi koyun mesela, ağlarken resimlerinizi koyun. Kedinizle oynarken değil, o sizi tırmalarken çekin. Rica ediyorum, biz zor durumda kalıyoruz.

10-Varol Döken (Blogcuzade): Blog aleminde, kendisine ait bir sitesi olmadan bu kadar ünlü olan başka bir adam var mıdır bilmiyorum. Gün başına 78 blog takip ettiği, blog başına günde 6 yorum gönderdiği, bu yorumlara cevap gelirse bu sayının 3'e 4'e katlandığı düşünülürse o tavukları kim döndürüyor sormak lazım. Bir de dikkat ettim bu arkadaş sabah 8:30-akşam 00:30 arası her saniye mesaj atabiliyor. Tavuklarla yattığı veya Jedi güçleriyle beyninden internete bağlanabildiği konusunda şüphelerim var. Bir de bir yazıya her paragraf için ayrı ayrı yorum göndermesi vardır. Genelde bu yorumlar baştan sonra doğru giderek kaykılır. Şöyle gider misal. "Zico gibi adam kovulmamalıydı"..."Zico'yu Yunan nasıl anlasın hehehe", "Dutchman Birmingham barları, vidividividi"....Kendisi hakkında ekşisözlükteki Aceto Balsamico entrysindeki yorumla bitiriyorum: Aslında özel bir inceleme lazım. Sitenin fedaisi görünümünde ki bu arkadaşımız futbolundan anlamaz. Bunu kendisi de belirtir. Ama her posta yorum yapmazsan ölürüm hastalığından muzdarip olduğunu düşünüyorum. Siteye yazdığı yorumları bunu ben yazdım diye birine gösterseniz size garip garip bakacaktır.


Yazı bitti, hepinizde, özellikle listede adı geçen isimlerde, bittin oğlum sen bakışını görüyorum. O yüzden yorumları Flying Dutchman'ın raporuna ayırdım....Kusun...