Sinan Engin Beşiktaş'ın 8-0 mağlup olduğu Liverpool maçının ardından, hemen maç sonrası yaptığı açıklamada, federasyondan talep ettikleri maç erteleme kararına atıf yapıp "işte bu yüzden biz erteleme istedik" gibisinden bir şeyler söylemişti TV ekranlarında. Halbuki Beşiktaş'ın orada ihtiyaç duyduğu fiziki değil psikolojik rahatlamaydı ve Beşiktaş hafta sonundaki maça PAF takımla çıkıp çıkmama konusunda öyle bir spekülasyon ortamı içinde kalmıştı ki, futbolcular Anfield Road'a çıkarken kafalarında o maçın motivasyonuyla birlikte binbir türlü şey vardı. Maçtan birkaç saat önce dahi, gazetelerin resmi internet sayfalarının manşetinde bu PAF takım hadisesi vardı. Maç ertelemesi değildi sorun. Galatasaray da Fatih Terim'in ilk 4 yıllık görev döneminde birçok Avrupa kupası maçı sebebiyle maçlarının ertelenmesini talep etti federasyondan ve bunda destek de aldı. Türk takımlarının federasyondan talep ettiği bu ertelemelerinin en büyük dayanağı Türk futbolcusunun 3-4 günde bir maçı kaldıramadığıdır. Yani baştan bir kabullenme vardır. Hem de bir topluluğun kendisini aşağıladığı biçimde. Bunu diyenler 2002 Dünya Kupası'nda 3. olan Euro 2008'de yarı final oynamış Türk milli takımının o derecelere 4 günde bir maç oynayarak ulaştığını gözden kaçırırlar mesela. Türk futbolcusunun bu yeteneğe hız olmadığını düşünenler o kupalarda nasıl başarı beklerler aklım almıyor. Üstelik bu ertelemelerin her zaman olumlu sonuç verdiği de bir yalandna ibarettir. Buyurun ikinci paragraftan yakalım.
Bordeaux bundan 3 ay önce Şampiyonlar Ligi'nde Juventus, Bayern Munich ve Maccabi Haifa'nın bulunduğu gruptan lider çıkmış, Fransa Lig Kupası'nda finalde olan kendi liginde 2 maç eksiği olmasına rağmen puan farkıyla lider olan bir son Ligue 1 şampiyonuydu. Laurent Blanc'ın yılın teknik direktörü ödülüne aday gösterileceği ve takımın bu senenin flaş takımı olacağı söyleniyordu. Avrupa'da Olympiakos'u da geçip çeyrek finale kaldılar. Ama bunları yaparken düzenli olarak maçları erteleniyordu (bu erteleme maçlarının bir tanesi yoğun sis sebebiyleydi onu not düşelim).
Peki sonra ne oldu. O erteleme maçları üstüste bindi. Takım 7 mart-28 nisan tarihleri arasında, yani 41 günde 14 maç oynadı. Bu 41 günde üç günde bir maç yapmadıkları tek hafta 17-24 nisan haftası oldu. Şampiyonlar Ligi'nde Olympique Lyon'a elenmelerinin ardından 18 günde 5 Ligue 1 maçı yaptılar. Sonuç? 1 beraberlik 4 mağlubiyet. Dün akşam da Grégory Pujol ve Foued Kadir'in golleriyle Valenciennes deplasmanından 2-0'lık mağlubiyetle döndüler. Tüm müsabakalar dahil son 9 maçta galibiyetleri yok. Ligde de 6 maçtır kazanamıyorlar. Fransa Kupası'nı Olympique Marseille'e kaptırdılar. O maç eksiğine rağmen puan farkıyla olan liderlik gitti, Deschamps'ın takımından 14 puan fark yediler. Ufak bir Şampiyonlar Ligi şansları var ama aynı zamanda Avrupa Ligi bileti bile tehlikede. Erteleme maçları her zaman yarar getirmiyor, Bordeaux'nun son 2 aydaki çöküşü bunun da göstergesidir.
Bu arada 1992-93 sezonundaki lig ve Avrupa şampiyonluğundan beri, ligi geçtim müzeye tek bir kupa koymayan O. Marseille'in dubleye doğru gidişiyle ilgili, birkaç hafta içinde bir yazı yazacağız.
29 Nisan 2010 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Ben burada senden farklı oalrak fazla maç yapmaktan değil, uzunca bir süre maç yapamamaktan kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Yoğun geçen periyottan önceki süreçte ki 14.02-07.03 tarihleri arasında 21 günde takım olarak sadece 2 maç yapabildiler.
Zorlu maçlar öncesi maç eksiği bir türlü havaya girememe Bordo'yu etkiledi. Hedeften de uzaklaşınca düşüş daha da keskinleşti. en bu saatten sonra Avrupa'ya da gidebileceklerini düşünmüyorum.
Marsilya'dan ziyade Montpellier ve Auxerre(ki Montpellier'i yazdın) asıl yazılması gerekn takımlar. Hele Auxerre'in performansı muazzam. (jean fernandez'in tüm gerçekçi açıklamalarına rağmen hiç boşlamadılar.)
http://i43.tinypic.com/2eq8m5z.jpg
Acaba diyorum ertelenmeseydi?.. :)
Yorum Gönder