1 Nisan 2010 Perşembe

JOKER WALCOTT

















Bizde çok konuşulur biliyorsunuz, spor yazarları maçları izleyip zaman zaman maç bitmeden yazılarını gazeteye geçerler. Ama maçın sonunda bir değişiklik olursa telefona sarılıp yazıyı değiştirirler. Şurada biz bizeyiz itiraf etmek lazım, bu maçın ikinci yarısındaki bireysel performanslar ikinci yarıda da devam etseydi uzun bir Ibrahimovic eleştirisi okuyacaktınız. İsveçli bu sezona kadar Şampiyonlar Ligi grup maçları sonrasında hiç gol atamamıştı. Bunu VfB Stuttgart deplasmanında bozdu bir üst turda. Ama ilk yarıda Ibra'nın vurduğu topları bizim Sabri Sarıoğlu'nun youtube'daki Sabri FIFA 2009 videosuyla anatmak mümkün ancak. Tek kelime ile berbat oynadı İsveçli. Çerçeveyi görmemek için özel bir çaba gösterdi adeta. Peki öbür tarafta kim vardı. Çuvalın bir küçük versiyonu (torba diyelim) Almunia. İlk 15 dakikada Arsenal, Harlem basketbol takımının topu formasının altına saklamasıyla şaşıran rakibi gibi topu ararken İspanyol kalesinde devleşti. Hele bir pozisyon var ki Arsenal kale önünde 5 saniye içinde 4 topa set çekti. İlk yarının sonunda işler biraz daha değişti. Arsenal hafiften oyunu dengeler gibi oldu ki, Nasri rakip alanda biraz daha fazla görünmeye başladı. Devre bittiğinde ikinci yarı Gunners'ı rakip alanda biraz daha göreceğimizi tahmin ediyorduk ama dün United'ın maç başı baskını misali Barcelona'da hücum hattını sabote eden Zlatan'ın golüyle öne geçti. Futbolda, süre açısından geri döndürülmesi çok zor olan 2 gol vardır. Maçın sonunda ve ikinci yarının hemen başında yenilen goller. İlkini zaten süre sebebiyle döndürmek zordur. İkincisinde ise takım devre arasında tüm bir 45 dakikanın planını yapmıştır, teknik adam bu planı oyuncularına aktarır ama ikinci yarının ilk dakikasında gelen gol tüm planı değiştirir ve altüst eder, çünkü o planın kurulduğu şartlar değişmiştir. Arsenal de bunun üstüne afalladı tabii.

Arshavin'in ilk yarıda oyundan çıkışı belki çok olumsuz etki yapmadı ama William Gallas'ın çıkışı Arsenal'in göbeğini dağıttı. Oraya kayan Song ve Vermaelen birbiriyle uyumu sağlayana kadar 2 gol yedğiler. İlk golü, yardımcı hakemin hizasından izlediğinizde Vermaelen'in nasıl gereksiz şekilde ileride olduğunu ve Ibrahimovic'i arkasında unuttuğunu görüyorsunuz. Song olması gereken çizgideydi ama Vermaelen orada değildi. Ya da başka bir açıdan düşünürseniz, Song ofsaytı bozan adamdı. Bu uyumsuzluğa bir de Almunia'nın kalesini gereksiz terkedişi izledi. Zira Ibra ceza sahasının kenarındaydı ve Song ona iyi kötü yetişmişti ama havada zıplayan topa yapılacak en mantıklı vuruşu yapması için ona şans verdi aslında Almunia. O da affetmedi. Yenilen ikinci golde senaryo yine aynı. Vermaelen piyasada yok. Arsene Wenger'in bu gidişi döndürecek tek alternatifi takıma bir tokat atmaktı. Tokatı da Walcott'un süratiyle attılar. İlk golde kaleye inişi ve o hızla inmesine rağmen topu kontrol ettiğinde hareket alanında tutabilmesi takdire şayan İngilizin. Aslında Barcelona'nın ne kadar sağlam bir takım olduğunun göstergesi dünkü son 15 dakikadır. 1 gün önce Bayern Munich benzer pozisyonda geride iken rakip kaleye yüklenmiş ve Manchester bu baskıyı mecburen kabullenmişti. Dün akşam ise Barcelona boğulmadı o baskıda. Oyunu mümkün olduğunda dengede tuttular. Hatta son 3 uzatma dakikasında dahi topa daha çok sahip olan taraftılar. Arsenal'in "bu artık son şansları" diyebileceğimiz bir atağı bile olmadan maç bitti. Fabregas'ın penaltıdan sonra son 7 dakikayı orta sahada tek bacakla oynaması önemli ama o tek bacakla hücuma gidip gol araması ayrıca takdire şayan. Ancak bugün İngiliz basınına yansıyan açıklamasında Puyol'un hareketinde, İspanyolun iki bacağına sıkışan ayağını vuruş yapmak için ileri ittiğini bu yüzden de bir kemiği kırmış olabileceği düşünülüyor. Açıklamasında "hemen sonra penaltıyı atarken çok iyi hissediyordum ama vurduktan sonra yürüyemez haldeydim" diyor. Kırık veya doku zedelenmesinin ilk sıcak anda çok hissettirmeyip soğuduğu anda kendini belli etmesinin açıklaması bu. İspanyol sezonu kapatmış olabilir.

















Gecenin en güzel sahnelerinden birisi Arsenal seyircisinin Thierry Henry'e yaklaşımıydı. Henry sahaya adım attığında ayakta alkışladı Emirates tribünleri. Ardından ilk topla buluştuğunda da yuhaladılar ve topu kaybettiğinde o her zamanki alaycı seslerini çıkardılar. Yani "biz seni hiçbir zaman unutmadık evine hoşgeldin ama artık sen de rakiptensin, ayrı muamelemiz yok" mesajını verdiler. İspanya'da Arsenal'in turu geçme olasılığı çok az elbet ki bunu düşündüren de Pique ve Puyol'un yokluğu. Ama Nou Camp'ta Barcelona dalga dalga gelirken, ileriye atılacak uzun topları Bentdner ne kadar Arsenal atağına dönüştürür o şüpheli. Üstelik o tarafta da Fabregas olmayacak sahada. Sadece tek farklı galibiyette dahi Wenger'in takımının turu geçecek olması ihtimaline rağmen ben şanslarını mucize statüsüne koyuyorum.

Mourinho ligde belki peşindeki 2 takipçiyle uğraşıyor ama Şampiyonlar Ligi'nde güzel kuraların da yardımıyla yoluna devam ediyor. Deplasmanda iyi oynamayı biliyorsanız 1-0 nefis skordur. Rusya'da Keisuke Honda geldiğinden beri sazı eline aldığı CSKA için bir tavşan daha çıkarmazsa yarı finale kalacak takım. Takım son kez çeyrek finale kaldığında 2005-06 sezonuydu. Yarı finali ise en son 2002-03'te gördüler. Mourinho, hep söylüyoruz, o mağrur görüntüsünün yanında taktik bilgisi çok iyi olan bir adamdır. Grup maçlarında boyun eğdiği Barcelona'ya ikinci kez o kadar kolay boyun eğmez adım gibi eminim.

3 yorum:

Muratonovic dedi ki...

Mac ilk 15 dakikada 4-0 olabilirdi cok rahat.. Ilk 15 dakikanin sonunda 10'dan fazla golluk sutu vardi Barca'nin ama futbol iste..

Ikinci macta Arsenal turu gececekse eger bunu yapacak adamda Arshavin olur (Rubin'in Gokdeniz'i gibi). Sonucta 0-0 Barca'ya ikinci macta yetse bile Barca beraberlige oynayamacak kazanmak icin oynayacaktir.. Walcott ve Arshavin Milito-Toure defansini zorlayacaktir.. Cok guzel bir ikinci mac olur..

gökhan dedi ki...

"Mourinho ligde belki peşindeki 2 takipçiyle uğraşıyor ama Şampiyonlar Ligi'nde güzel kuraların da yardımıyla yoluna devam ediyor."

hocam yapma bunu :) bir önceki turda chelseayi elediler. gruplarda rubin ve kiev gibi doğu avrupanın kazık takımları vardı. bizim memlekette küçümsenir ama terstir bu takımlar. barcelonayı saymıyorum bile. cska şanstır ama buraya kadar gelmesi güzel kura olarak adlandırılamaz.

baldur dedi ki...

barça'da pique ile puyol yoksa, arsenal'de de gallas, arshavin ve fabregas yok. barça nou camp'ta dağıtır.