20 Nisan 2010 Salı
MADRID'İN KAHRAMANI JOSE
Barcelona son kez 2 veya daha farklı maç kaybettiğinde takvim yaprakları 7 Mayıs 2008 tarihini gösteriyordu. Real Madrid La Liga'nın 36. hafta maçında Barcelona'yı Bernabeu'da 4-1 mağlup etmişti. Zaten sezon sonunda ayrılacağı dedikoduları ayyuka çıkan Frank Rijkaard'ın Laporta tarafından biletinin kesildiği maçtır aynı zamanda. Neredeyse 2 yıl sonra Inter aynı Bernabeu'nun yolunda Barcelona'yı 2 farklı mağlup etti. Barcelona'nın aynı zamanda son 2 yıldır ilk kez, ismi büyük ama oyunu oldukça sıradan bir takım hüviyetine bürünmesinin sebebi İzlanda volkanının onlara attığı kazıktan gelen otobüs yolculuğu mudur bilemem. Sadece ona pay biçmek Jose Mourinho'nun dehasına haksızlık olur.
Bu blogda defalarca dile getirdim bunu. Evet burnu kalkıkların imparatorudur Mourinho ama bu işi iyi bilir, hem de çok çok iyi bilir. Onun en sevdiğim özelliği çok çabuk tepki verebilmesidir sahadaki oyunda meydana gelen kritik dönüşlere. Bu çabukluk bazen 1-2 dakikayı geçmez hatta. Barcelona son kez, hücum hattında bu derece yaratıcılıktan uzak kaldığında geçtiğimiz yıl Stamford Bridge'de ancak son dakika golüyle gülebilmişti. Chelsea onları çok iyi kitledi kitlemesine ama bu akşamki Inter kadar rakip alanda görünmediler ve alan daraltmayı birinci öncelik olarak gördüler. Ancak Mourinho özellikle elinde Maicon gibi hücumcu bir bekin varlığını çok iyi kullandı. Ama Maicon'a gelmeden önce ortadaki Esteban Cambiasso-Thiago Motta ikilisine bakmak lazım. Bu tür maçlarda, bu tür adamlar çok göze çarpmazlar ama bana göre muazzam oynadılar. Öyle ki Cambiasso'nun tek hatası gole maloldu. Barcelona'nın attığı gol öncesi, büyük ihtimalle Lucio ile yaşadığı yerleşme anlaşmazlığı sonucu, Maxwell'i kovalamayı bırakınca Brezilyalı çizgiye çok rahat indi ve gecenin Barcelona adına hücumdaki en etkili ismi Pedro'ya topu çıkardı. Klasik mantık işledi o anda herkeste. 19 dakika boyunca sahada görünmemelerine rağmen Barcelona çizgiye inebildiği ilk pozisyonda golü yazmıştı hanesine. İş büyük ihtimalle bitmişti. Mourinho ve öğrencileri bunun tersini gösterdiler.
Defans dörtlüsünün hemen önüne Cambiasso-Motta ve önlerinde dikey bir hatta hareket eden Sneijder'ın oluşturduğu baskı hattı Messi'nin birçok pozisyonda alan markajı altında olmamasına rağmen topla buluşmamasını sağladı. Nitekim bu baskıdan Messi'den çok Xavi oldukça bunaldı, zira maçın sonunda defans hattının arkasında ondan top bekleyen arkadaşlarını hareketsizlikle suçluyordu. Mourinho'nun Messi'yi değil, ona servis yapanları kitlemesinin bir başka avantajı daha vardı. Messi'yi kitlemek demek oyunu bir 20 metre daha kendi sahalarında kabul etmek demekti. Aynen Chelsea'nin yaptığı gibi. Chelsea bunu başarmış ama kaptığı topları ileriye götürememişti zira topu kaptıklarında zaten kendi ceza sahalarının önünde oluyorlardı. Inter ise o baskıyı Messi'ye topu verenlere uygulayınca, savunma hattını 40-45 metreler arasına kurmuş oldu. Bu da kapılan topların çok daha rahat Barcelona defansının arasına atılmasına sebep oldu, tabii bunda Sneijder'ın Cambiasso ve Motta'ya yakın oynamasının tek sebebinin alan daraltmak değil, onlardan çok çabuk top alıp ileriye aktarmak olduğu da görüldü. Hollandalının bu rolünü de aşıp, Dani Alves'in gereksiz yerini boşaltması ve Milito'nun yapılabilecek en iyi işi yaparak attığı pasla attığı gol Barca defansının gece boyunca sürecek acemi halinin bir göstergesiydi zaten.
O golden, maçın son 10 dakikasına kadar geçen bölümde Barcelona bir türlü giremedi oyuna. Zaten ikinci yarının başındaki o dağılmış defans görüntüsü Inter'in daha 65. dakikada skoru 3-1'e götürmesine sebep oldu ki. Milito, Sneijder ve hatta o atletik yapılı Eto'o gibi adamlar maçın son bölümünde oyundan düşmeseler Inter Avrupa'da sezonun en flaş skoruna imza atabilirdi, zira son 10 dakikayı Pique Inter ceza sahasında geçirdi. Mourinho da aslında Balotelli'yi bu sebeple sürdü oyuna ama daha oyuna girerken yuhalamaların eşlik ettiği, onca disiplinsizliği sonrası Mourinho'nun affıyla kadroya dönen 19 yaşındaki Ganalı (İtalyan diyesim gelmiyor) bu protestoların artmasına sebep oldu oyunda kaldığı sürede. Zaten maçın bitiminde de söylene söylene içeri girdi. O tribünlerle nasıl barışır bilemiyorum. Maçın sonlarında da 37'ye yaklaşmış Zanetti'yi Katalanların sol kanadında tek başına bıraktı. Bu peki bozdu mu Arjantinliyi? Bozmadı tabii...Maicon'un çıkışından sonra kanat değiştirmesine rağmen. Dakika 85 olduğunda Inter'in Lucio ile beraber en diri ismiydi ve rakip alanda hücum pres yapıp faul kazandırıyordu. Hakikaten kariyerini 2 yüzyıla yaymış oyuncular arasında takdiri en fazla hakeden isimlerden.
Rövanşta ne olacak? Tabii ki 3-1 hala Barcelona'nın umutlu olması anlamına geliyor ama Barcelona'yı aynı sezonda oynadığı üçüncü maçta açıkça mat eden Portekizlinin orada da iyi bir planı olacaktır. Guardiola Messi'nin sahadaki fiilen yokluğuna alternatifler üretmek zorunda. Barcelona Türkiye sınırları içinde yer alsa yarın B Planı'nı konuşmaya başlardık muhtemelen. Puyol'un olmamasının yaratacağı etkileri değil, gördüğü kartı resmen Inter'li futbolcuların hakemin üstüne çullanması sonucu aldığını itiraf etmek lazım. Gecenin en iyisini seçmek için birkaç ismi aday göstermek lazım ama tahmin ettiğim gibi en kötüsü Zlatan Ibrahimovic'ti. Kendisi hakkında fikrim sabittir. Yaşayan oyuncular içinde en fazla abartılmış oyunculardan birisi olduğunu düşünüyorum. Barcelona Henry, Ibrahimovic ve Krkic'in vasat form düzeylerinin sıkıntısını sezon sonunda net biçimde çekiyor. Kazandığınız son 2 Şampiyonlar Ligi finalinde gol atmış bir adamı, her sezon 1-2 fantastik gol atıyor ve sırtıyla asist yapıyor diye yıldızımsı bir adamla takas ediyorsanız sonuçlarına da katlanırsınız. Öte yandan bu sonucun yarın akşamki maçın taraflarının da iştahını artırdığını itiraf etmek lazım. Finalde Barcelona yerine Inter'i görmeyi tercih edecektir her 2 takım da.
Madrid halkı artık kendi evinde ezeli rakibinin festivalinden kurtulmak için tek bir adama dua ediyor. Setubal doğumlu, girişteki Portekizliye...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
9 yorum:
bir kısım blog/twitter cengaveri, ne oynadılar yeaa biz kötüydük yeaa jose kim yeaa yılmaz vural a versen o da böyle oynar yea jose çok ukala (siz nesiniz acaba) barça'yı bi insan nası sevmez yea (barça nın suçu yok ki sebep sizsiniz) diye sayıklaya dursun, her cümlelerinden ayrı çelişki fışkırsın, portekizli dahi bu kitleyi bu hale soktuğu için şimdiden cenneti garantiledi sayılır. çok hayır duası aldın jose çook. barça elerse gene kafa ütülerler o tamam da elenirse roma lider jose kim derler bu kez. akıl fikir..
Xavi'nin delirdiği pozisyonda herkes ceza alanı etrafına dizilmiş bu adam napacak diye bakıyordu,haklıydı adam.Xavi'yi öyle görmekte Mourinho'nun ligi filan bırakıp bu maç için nasıl bir hazırlık yaptığını gösteriyor heralde.Bir de ceza alanında yaptıkları umrumda değil,Pique büyük futbolcu,bir tek o ayakta kaldı heralde.
Dutchman, bakiyorum "Italyan diyesim gelmiyor" diyerek Ferrari'ye "Cakma Italyan" diyen Yilmaz Ozdil'e selam cakmissin?
Hani daha ciddi elestirecektim, ama yozdil ile ayni kefeye konmak bence seni gece yatagindan kan ter icinde uyandiracaktir zaten, o yuzden lafi uzatmayayim.
maicon şu oyunla bek değilde forvet olsaydı şu an dünyanın en iyisi deniyor olurdu.
@shelbyl
ferrarinin babası italyan yine...olur öyle...onun italyanlığı yine dahlin'in isveçliliği kadar var da Baloteli'nin anne babası Ganalı :), ben daha önce çok yazdım bir adam futbol eğitimini gördüğü ülke milli takımında oynamalıdır ama "nereli" olduğunu söylerken farklı tabir kullanırım...
Maicon'un sakatlandigi pozisyon CT4 kanalinda yorumcusu harikaydi:''Cambiaso sakatladi,fizik gucu yuksek bir oyuncudur durumunun ciddi oldugunu sanmiyorum''.
Hadi forma numaralarini gormedin be adam, aradaki ten rengi farkinida mi gormedin.
İbrahimoviç en abartılan oyunculardan demişsin ama, Çok övdüğün -ki hakediyor- Mourinho yeryüzünde ki en iyi 4 futbolcudan biri diyor onun için :D
Mourinho futbolu bilmiyor o zaman :))
Ibra yeryüzündeki 3 futbolcudan biriyse Mourinho yeryüzünü İsveç'ten ibaret sanıyor sanırım :) Diğerleri de Kallström, Elmander, Berg herhalde
şaka bir yana katılamayacağım Special One'a...
sonunda zlatan konusunda hemfikir oldugum bir blogcu gordum ya bir omur boyu yeter bana.
bi de bikmistik artik bu cakma katalanlardan, ozellikle gecen sene chelsea maci sonrasinda her yere yorum yazanlardan felan.
Yorum Gönder