12 Mayıs 2010 Çarşamba

FUTBOLUN TİCARETHANESİ'NE OSMANLI TOKADI

















Bu yılın başında blogda ve BirGün gazetesinde Marka Değeri ve Futbolun Ticarethanesi adında birbirini izleyen yazı yayınlamıştık. O yazıları hatırlayanlar, futbol dünyasında maddi kaygıların, hedeflerin belirlenmesinde ve kulüp politikalarının uygulanmasında birinci plana alınması, o sokağa kadar inen (zaman zaman da içi boşaltılmış) "endüstriyelleşme" denen akımın giderek etkisinin artması, yeşil sahada amatör duyguların giderek kaybolması ve yerini "profesyonellik" ana başlığı altında tanımlanan, bir çok "formel", "soğuk" ilişkiyi de beraberinde getirmesinin arkasında İngiliz futbolunda yaşanan değişimlerin çok büyük etkisinin olduğunu belirttiğimizi de unutmamışlardır. Bugün bu gidişe muhalefet şerhi koyan, çok yakında sona erecek bir hikayeyi anlatacağız. Portsmouth FC’nin İngiltere Federasyon Kupası finaline giden yolculuğunu.

Gerek amblemi, gerekse de kuruluş yıllarında Osmanlı padişahı Abdülhamit’in payının olduğu iddiaları sebebiyle, Türkiye’de diğer orta karar Avrupa kulüplerine göre daha çok tanınmış bir kulüptür Portsmouth. Bugün Tottenham Hotspur ile Şampiyonlar Ligi biletini kovalayan Harry Redknapp, 2002 yılında göreve geldiğinde kulüp, bugün Leicester City’nin sahibi olan Sırp-Amerikan Milan Mandaric’in kontrolündeydi. Redknapp 1 sezon sonra Portsmouth’u Premier Lig’e çıkardı. Mandaric 2006 yılında, önce hisselerinin % 50’sini sonra da tamamını Fransız-İsrailli iş adamı Alexander Gaydamak’a sattı. Gaydamak kulübe önemli bir maddi kaynak sağladı ve kulüp o yıllarda tarihinin en iyi dönemlerini yaşayarak 2008 yılında, tam 69 yıl sonra tarihinin ikinci Federasyon Kupası’nı kazandı ve ligde dokuzuncu oldu. Bu 2 kupa halen kulübün üst düzey futboltaki tek kupalarıdır. Ancak 2008 Ekim ayında Redknapp’ın Tottenham’ın başına geçmesi kulübün uçuruma doğru düşüşünün de başlangıcı oldu. Eski Arsenal efsanesi ve Redknapp’ın yardımcısı Tony Adams menajerliğe getirildi. Ancak Gaydamak’ın yaşadığı ekonomik kriz ve sahadaki başarısız sonuçlar Portsmouth’un geleceğini bir hayli kararttı. Bu sezon başı Crouch, Distin, Kranjcar, Glen Johnson gibi oyuncuları parasızlık nedeniyle elden çıkardılar. Gaydamak 21 Temmuzda kulübü 60 milyon pounda B.A.E’den Sulaiman al-Fahim’e sattı. Sağlık problemleri yaşayan Al-Fahim, 40 gün sonra Dubai'de % 90 hissesini 70 milyon pounda Suudi iş adamı Ali al-Faraj'a sattı. Al-Faraj'ın da ekim ayında başladığı macerasını sonlandırması uzun sürmedi. O da 4 aydan fazla dayanamadı. Kulübe bu yılın başlarında likidite akışını sağlamak için 17 milyon poundluk kredi veren Hong Konglu iş adamı Balram Chainrai yönetimi eline aldı. Ancak şubat ayında kulüp Premier Lig tarihinde kayyuma devredilen ilk kulüp oldu. Borç 60-70 milyon pound civarındaydı ve futbolcuların maaşları haftalardır ödenmiyordu.

1 yıl içinde 4 kez sahibinin değiştiği kulüp bunca maddi krize karşı duramadı tabii. Premier Lig yönetimi Portsmouth’a, finansal dengesizlik sebebi ile transfer yasağı getirdi. Ligin dibine demir atan takımda Adams’ın yerine menajerliğe getirilen Paul Hart kasım ayında kovuldu ve Sportif Direktör, eski Chelsea hocası İsrailli Avram Grant teknik direktörlüğe atandı. Grant takımı ligin dibinden kurtarmaya çabalasa da lig yönetiminden gelen 9 puan silinmesi cezası ile kaderine razı oldu. Takımın küme düşüşü 10 nisanda kesinleşti. Buna rağmen tüm camianın tutunacağı bir dal vardı. Federasyon Kupası. Son 5-6 ayda tüm bunlar olup biterken takım kupada sırasıyla Coventry City, Sunderland, Southampton, Birmingham City ve son olarak Redknapp’ın takımı Tottenham’ı eleyerek 15 mayısta Wembley’de oynanacak finalde Chelsea’nin karşısına çıkmaya hak kazandı. Avram Grant maaşlarını alamayan, hem de bunu dünya futbolunda futbolcu ücretlerinin en sarsılmaz kurallara bağlı olduğu, sanayileşmiş İngiltere’de yaşayan futbolcuları motive etmeyi başarmıştı. Tottenham maçında yedek kulübesinde 1 tane defans oyuncusu bile yoktu örneğin. Maç sonrası “bu hayatımın en büyük başarısı, bu sezon yaşadıklarımız üzerine bir kitap dahi yazılabilir” dedi galibiyet için (hatırlatalım kendisi Chelsea ile Şampiyonlar Ligi finali de oynamasına rağmen).

















Portsmouth’un bu gidişine ne demek lazım?. Düzene isyan mı, yoksa gurur mücadelesi mi ya da başka bir şey? Siz karar verin. Kupanın kazanılması halinde verilmesi gereken 600 bin poundluk ödülü almak için dahi mahkeme onayı gereken, toplam borcu 119 milyon pounda ulaşmış, halen kulübün eski sahibi Alexandre Gaydamak'a 28 milyon ödemekle yükümlü bir kulüpten bahsediyoruz. Öyle ki, FA, Portsmouth'un maddi durumu sebebiyle, finaldeki rakipleri Chelsea’nin Şampiyonlar Ligi’ne zaten gidecek olmasından dolayı oluşacak Avrupa Ligi ek kontenjanının FA Cup finalistine değil, lig yedincisine verileceğini duyurdu. Zaten kulüp, gelecek yılki UEFA müsabakalarına katılmak için yapması gereken başvuruyu 1 Marta kadar yapamadı, zira kulübün 1 ay sonraki geleceği dahi belirsizdi.

Portsmouth bu sezonun sonunda, masrafları kısmak için 20 futbolcusunu satılığa çıkartacak. Bunun yerine bonservis bedelsiz oyuncuları transfer etme yoluna gidecekler. Kısacası bu fedakar kadro dağılacak. Eric Gerets döneminde paralarını alamadıkları için antrenmana çıkmayıp, birkaç gün sonra ligde 6-0 kazanan Galatasaray o sezon sonunda şampiyonluğa ulaşmıştı. Nasıl ülke basını onlara övgü yağdırdıysa, İngiliz basınında genelde alay konusu olan İsraillinin etrafında topladığı bu özel oyuncu grubunu da, amatör ruhu arkalarına alarak yaptıkları isyandan ötürü kutlamak gerekiyor. 2 yıl önce, Moskova’da, John Terry’nin ayağının kayması ile tarihi değiştirmenin eşiğinden dönen İsrailli, ertelediği işi 15 mayısta gerçekleştirebilir.

Not: Yukarıdaki yazı, 29 Nisan 2010 tarihinde BirGün gazetesindeki Uçan Hollandalı köşesinde yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok: