12 Mayıs 2010 Çarşamba

OFFER HE CAN'T REFUSE




















Biz Ankaragücü'yle, Sadri Şener'le, Hıncal Uluç'un her gün yenilediği komplo teorileriyle uğraşaduralım, bu işlerin ana vatanlarından İtalya'da da son haftaya girilirken bir dolu söylenti var ortada. Bu hafta küme düşme hattının hemen üstündeki 2 takım Bologna ve Catania karşı karşıya geldi. Beraberlik 2 takımın da ligde kalmasını büyük ölçüde garantiliyordu ki Catania zaten güvenli durumdaydı. Daha maç bailamadan, karşılaşmanın berabere biteceği söylentileri ortaya çıktığından 1-1'lik sonuç yine bilinen söylentileri ayyuka çıkardı. Daha önce hafta içinde Jose Mourinho ortalığı yine karıştırmıştı. Coppa Italia finalinden sonra Roma kulübüne "bu final sebebiyle kenara koyduğunuz parayı gelecek hafta Siena'ya vererek kullanabilirsiniz" çağrısı yapınca Roma kulübü yetkilileri kendisini mahkemeye verecekleri tehditinin savurdular. Bunun üzerine bir de Siena Genel Direktörü David Buccioni, kulüp başkanı ve büyük bir Roma taraftarı olan Massimo Mezzaroma'nın, futbolculara Inter'i mağlup etmeleri halinde büyük bir prim teklifi yaptığını açıkladı. Mezzaroma bu bilgileri yalanladı ama ilginç bir açıklama yaptı. "Biz bu primi futbocular kümede kalırlarsa verecektik ama son haftalarda saha dışında meydana gelen ve bizim küme düşmemize sebep olan bazı olaylar sonucunda (Bologna-Catania maçının da içinde olduğu bazı maçları kastediyor), her şeye rağmen primleri dağıtmaya karar verdik". Mezzaroma aynı zamanda futbolcuların "Lazio'nun yaptığına" kalkışmaları halinde onları tekmeleyeceğini belirtmiş.

Yani tablo şu: Şike iddiaları olan birkaç maç yüzünden küme düşürüldüğünü iddia eden bir başkan, kendisi hakkında çıkan şike iddialarını ligin genelinde şike olduğu gerekçesiyle yalanlıyor ve bu arada bir başka takımı şike yapmakla suçlayıp (Lazio), kendilerinin iş ahlakına uygun davranacaklarını ve hatta bu şikeye misilleme yapacağını, yani aslında Inter'e karşı herhangi bir özel teşvik almadıklarını ileri sürüyor.

Serie A....Güzel lig...

Yazıya Hıncal'la başladık Hıncal'la kapatalım:

11 Mayıs Kırmızı Çizgi programında, Snooker'la nasıl tanıştığını (!) anlatıyor.

"1980'lerde Londra'da geç vakit döndüm otele....Televizyonda bilardo oynanıyor ama benim bildiğim bilardo değil. Köşelerde delikler var, rengarenk toplar var....meraktan...bir baktım saat 3 olmuş. Ne olduğunu da bilmiyorum, buna rağmen seyrettim....."

Sen yıllardır futbola da böyle yapıyorsun be hocam sıkma canını....

2 yorum:

nebilim dedi ki...

"1990'larde İstanbul'da geç vakit döndüm eve....Televizyonda Vakko Fularlı bir adam atıp tutuyordu Galatasaray ve Fatih Terim Hakkında. Hakan Ünsal 3-5-2'nin solunu oynayamaz diyordu (Fatih terim o dönem 4'lü defansın solunda oyatırdı K.hakanı) Bi baktım konuşmasında kocaman delikler var, rengarenk toplar var....meraktan...bir baktım saat 3 olmuş. Ne olduğunu da bilmiyorum, buna rağmen seyrettim.....

BLaCKFiSH dedi ki...

hıncalı oldum olası sevmıyorum açıkcası galatasaray taraflarlarınında sevdiğini çok sanmıyorum. En büyük sevmeme nedenim her ilgi görmeyen spor dalını başarı geldikten sonra konusmaya başlayıp sonra da bu sporu ben zaten biliyordum ve çokta ilgiliydim ama işte türk medyası ilgisiz durumunu yansıtması.

Ve en güzelide her sporu biliyor bu amca en çokmta futbolu ama ne taktik ne bilgi ne maç öngörüsü hiç bişey yok varsa yoksa kıl kıl yorumlar antipatik tavırlar.

Yani demek istediğim yeter artık Hıncal Uluç her şeyi bilen adam maskenden kurtul artık ne biliyorsan onu yap Allah aşkına.