TRİBÜNLERİN ŞAŞKIN HALLERİ

5 Mayıs 1996 günü Trabzonspor'un kendi evinde Fenerbahçe'ye mağlup olduğu ve ligin bitimine 2 hafta kala liderlik koltuğunu sarı lacivertlilere kaptırdığı maçtan sonra, Karadeniz ekibi İzmir Atatürk Stadyumu'nda Karşıyaka önüne çıkmış ve maçı 4-1 kazanmıştı. Bu maç devam ederken çok iyi hatırlarım, İzmir'deki Trabzonlu taraftarlar, İstanbul'da oynanan Fenerbahçe-İstanbulspor maçında Fenerbahçe gol yemiş gibi bir coşkuya kapılmışlardı, ancak Fenerbahçe maçı 2-0 kazandı. İki ihtimal vardı ya yanlış bir haber almışlardı ya da Trabzonspor'u sahada motive etmek için böyle bir yola başvurmuşlardı. Bir de ortaokul yıllarında yaşadığım bir anı vardır. 4 Kasım 1992 günü Eintracht Frankfurt, Ali Sami Yen'e konuk olurken, Fenerbahçe de Sigma Olomouc deplasmanındadır. Galatasaray, Frankfurt'u Uğur Tütüneker'in attığı golle 1-0 geçer, Fenerbahçe ise deplasmanda 7-1 mağlup olur. Gündüz oynanan maçlar sırasında, o yıllarda walkman, radyo gibi şeyler çok yaygın olmadığından, olsa bile okula getirilmesi risk taşıdığından sınıfta hiçbir iletişim aracı yoktur. İlk maçı 1-0 kazanan Fenerbahçeli arkadaşlar tenefüs zili çalar çalmaz kantine koşarlar, kantin sahibinden maçın 4-2 Sigma lehine bittiğini, Fenerbahçe'nin deplasmanda attığı bir golün iki gol sayıldığını yani aslında maçın 4-4 bittiğini ve turu geçtiklerini öğrenirler. Güle oynaya turu geçtik havasıyla eve giderler. Sonrası malum...Bu yazı, yukarıda anlattığım olayların dünya futbolundaki benzerlerine yer verecek işte. Hevesi kursağında kalanlar.

Bu alanda en bilinen hikaye Bundesliga 2000-01 sezonudur. Bu sezonun öyle bir dramatik finali vardır ki Bayern Münih'li ve Schalke'li taraftarlar açısından babadan oğula anlatılacak bir yıkım ve yeniden doğam hikayesidir. İlgili sezonda ligin son haftasına Bayern Münih 62 puanla lider, Schalke 04 ise 59 puanla ikinci girer. Schalke kendi evinde Unternaching'i mağlup etmek zorundadır ve gol averajının daha iyi olduğu Bayern'i geçmek için de Hamburg'un Bavyera ekibini kendi evinde mağlup etmesi gerekmektedir. Schalke maçında goller erken gelir. Maçın başında 2-0 yenik duruma düşer Gelsenkirchenliler. Ancak Nico van Kerckhoven ve Asamoah durumu 2-2'ye getirir. İkinci yarıda tekrar geriye düşerler. Ama Joerg Boehme'nin 2 ve Ebbe Sand'ın 1 golü onlara maçı 5-3 kazandırır. Kulaklar Hamburg kentine çevrilir ve Hamburg'un atacağı tek gol beklenir. Dakikalar 90'ı gösterdiğinde Sergej Barbarez'in vurduğu kafa Hamburg'u 1-0 öne geçirir. Schalke tribünleri sahaya iner, şampiyonluk kutlamaları başlar, sevinç gözyaşları, kucaklaşmalar, kulübün 42 yıl sonra tarihindeki ilk şampiyonluğun kutlamalarıyla beraber doruğa çıkar. Ama iş Hamburg kentinde bitmemiştir. 94. dakikada Bayern, Hamburg defansının kaleciye verdiği geri pastan ötürü bir endirekt serbest vuruş kazanır. İsveçli Patrik Andersson topu ağlara yapıştırır. Gelsenkirchen'deki kutlamalar o sırada halen devam etmektedir. Halbuki şampiyonlukları sadece 4 dakika sürmüştür. Haber ulaşır. Gözyaşları devam eder ama duygular değişmiştir. Bayern o sırada 1 puan farkla kazandığı şampiyonluk tabağını kaldırmaktadır. Bu tarihe geçen günün görüntülerini şuradan izleyebilirsiniz.

İngiltere'nin dördüncü kademesi olan 3rd Division 1998-99 sezonuna gelelim. 24 takımlı ligde sadece son sırayı alan takım Konferans Ligi'ne düşmektedir. Scarborough 47 puanla 23., Carlisle United ise 45 puanla 24. sıradadır. Scarborough son hafta Peterboroguh'u konuk ederken Carlisle da Plymouth Argyle önündedir. İki maçın da son dakikalarına 1-1 berabere girilir. Scarborough'daki maçın bitiş düdüğü çaldığında taraftarlar sahaya inip kümede kalmanın sevincini yaşarlar. Ama acı haberin ulaşması gecikmez. Carlisle 93. dakikada, kiralık kalecisi Jimmy Glass'ın attığı golle maçı 2-1 kazanmış ve rakibinin üstüne çıkmıştır. Scarborough 24. sraya iner ve Konferans Ligi'nin yolunu tutar. O sırada deplasmanda olan Peterborough seyircileri ise hayatlarında gördükleri en trajikomik sahneye tanık olurlar. Carlisle kentinde ise 3.000 taraftar kaleci Glass'ın üzerine çullanmıştır. Bu muhteşem anın videosunu gün sonunda vereceğiz.

Sevincin kursakta kaldığı örneklerden sonra başka şaşkınlıklara geçelim. 1995 yılında, Robert Nesbitt isimli bir Newcastle United taraftarı, 1993 şubat ayında kulübe katılan ve takımın Premier Lig'e yükselmesinde büyük pay sahibi olan Andy Cole'un ismini koluna dövme olarak yaptırır. İki gün sonra Andy Cole Manchester United'a imza atar. Nesbitt aynı dövmeciye bu sefer dövmeyi çıkartmak için yolculuk eder.

29 Eylül 2001 tarihine gidelim. Derdi dövme olan Nesbitt'i bile kendi derdini unutturup başkasının derdini düşüneceği bir hadise. O tarihte 2001-02 sezonu Premier Lig mücadelesinde Tottenham Manchester United'ı White Hart Lane'de konuk eder. Maçın ilk yarısını Richards, Ferdinand ve Ziege'nin golleri ile 3-0 önde kaparlar. Bunun üzerine ismi açıklanmayan bir Tottenham taraftarı, sevgilisine de sürpriz yapmak için elindeki tüm mortgage parasını Tottenham'ın galibiyetine yatırır. İkinci yarı 46. dakikadan itibaren gencin yaşamı kabusa dönüşecektir. Andy Cole, Laurent Blanc, Juan Sebastian Veron, Ruud Van Nistelrooy ve David Beckham maçı United'a 5-3 kazandırırlar. Para da gider, ev de gider...e doğal olarak sevgili de gider...

Sokak kavgasından bir anektodla devam edelim. 17 Mart 2001 tarihinde Division 2 mücadelesinde Millwall, Bristol City deplasmanındadır. Bir grup Millwall taraftarı 9 polis eskortunda Bristol'a götürülürler. Ashton Gate stadyumuna doğru yol aldıkları sırada önünden geçtikleri bir pubdan çıkan 30-40 adet taraftar otobüslerini şişe ve taş yağmuruna tutar. Otobüsteki Millwall taraftarları da buna aynen cevap verirler. Otobüs ve pubın camları iner. Kısa bir süre sonra Millwall otobüsünü taşlayan taraftarların da Millwall taraftarı olduğu, her iki tarafın da birbirini City taraftarı sandıkları ortaya çıkar...