Birkaç rakam vereceğiz Hollanda ile ilgili. Danimarka ile oynanan maçta sahaya çıkan Hollanda onbiri Dünya Kupası tarihinde sahaya çıkmış onbirler içinde, milli olma açısından en tecrübeli onbirdi. 11 oyuncunun milli olma rakamı toplam 602 ediyordu ki bunu 11 oyuncuya böldüğünüzde kişi başı 54,73 gibi bir sayıya ulaşıyorsunuz. Giovanni van Bronckhorst, 100. kez milli oldu ve bu kadronun en çok milli olan oyuncusuydu. Sağ bek Van der Wiel ise 11 kez ile en az milli olan oyuncuydu. Aşağıda listenin tümü var.
Hollanda-Danimarka maçı seyirci açısından da önemli br temel taşıydı milli takım tarihinde. Final maçının da oynanacağı Johannesburg'daki Soccer City Stadyumu'nda maçı 83.465 kişi izledi ve bu Portakalların tarihindeki en yüksek 5. seyirci rakamı oldu. Listenin tepesinde 1957'de Estadio Bernabéu'da oynanan hazırlık mücadelesi İspanya-Hollanda var. Maçı 105.000 kişi izlemişti. O liste de aşağıda.
Hollanda dünkü maçla üstüste 20. kez sahadan mağlubiyet almadan ayrılmış oldu. Daniel Agger'in kendi kalesine attığı gol, Dünya Kupası'nda Hollanda adına tabelaya 289 dakika sonra gol yazılmasını sağladı. Son golü, Ruud van Nistelrooy, 2006'da Fildişi ağlarına göndermişti (2-1 galibiyet). Ayrıca bu gol, Hollanda'nın rakibin ayağından kazandığı ilk golüydü kupa tarihinde.
Kapatırken
Kim Jong-Il ve Kuzey Kore hakkında da bir şeyler söylemek lazım. Evet uzaktan davulun sesi hoş geliyor belki de. Mazlumun, güçsüzün yanında olan Türk insanının psikolojisiyle sempati duyuyoruz bu adamlara. Hepimiz duyuyoruz. Ama o sempatiyi duyarken şunu da aklımızın bir köşesinde bulundurmak lazım. Kuzey Kore'deki insanlar, kendi takımlarının, 44 yıl sonra oynadığı bu Dünya Kupası maçını izleyemediler, zira Jong-Il, maçın yayınının birçok emperyalist felsefenin ürünü olan markayı vatandaşların evine taşıyacağını düşünüyordu, reklam panolarından, tribünlere kadar. Maç Kore'nin kazanması halinde, banttan, bu markalar sansürlenerek yayınlanacaktı. Hiçbir zaman bu maçı izleyemeyecekler. Kendinizi o insanların yerine koyun. 2002 Dünya Kupası'nda, 48 yıl sonra gittiğiniz kupada, Brezilya ile oynadığımız ilk maçı hiçbir zaman seyredemiyor olsaydınız ne hissederdiniz ve sesiniz ne kadar çıkardı?
Maç öncesi antrenmanlarını gösterdi takımın. 1970'lerden kalma tekniklerle çalışıyorlardı. Birbirini sırtına alma, birdirbir oynama, birbirini kaldırma vs. Kendisini tamamen dış dünyaya kapatan Jong-Il belki kendi istediğini yaptı ama bu akşam sahadaki oyuncular (aslında pas denemelerinden futbol zekaları olduğunu göstermelerine rağmen), güney komşuları gibi yeteneklerini geliştirememenin ve muhafazakarlığın sonucu olarak Brezilya'yı çok fazla zorlayamadılar. Maç 2-1'e geldiğinde ne yapacaklarını bilemediler, çünkü bu duruma hazırlıklı değillerdi.
Evet sempati, içten içe bir destek bu duyguları anlayabiliyorum ama bu durumu, Kuzey Kore'den kalkıp Güney'e ya da dış dünyaya yerleşmiş bir Koreliyle bir konuşmayı deneyin. Size çok iyi şeyler anlatmayacak emin olun.
10 yorum:
Kaderleri ne yazık ki bir psikopatın elinde...güney komşusu dünya'ya teknoloji satarken bu durumda olmak çok acı olsa gerek... Sempati duymamızda seninde dediğin gibi ezilene, güçsüze olan sevgimizdendir FD, jong-il sevgisinden diil yani..
k.kore hakkında söylenenlere diyecek yok ama, aşağıda "unclear" diyor abi maçın yayınlanıp yayınlanmadığı konusunda.. kuzey kore'de muhabiriniz varsa bilemem tabii..
"...it still remains unclear if the match was broadcast in the reclusive state that is widely known for its media control and censorship. Many outside observers have speculated that the reclusive North would not air the game live out of fear that a lopsided defeat could be seen as an embarrassment to national pride."
http://newsbythesecond.com/north-korea-wins-world-cup-broadcasting-rights-loses-match-3/2251/
üzücü & düşündürücü..
güney de demokrasi altında sendikal hakların ezildi gizli yarı-askeri amerikancı dikta rejimi.Yani K.kore ile aralarındaki fark sadece seçimle gelen biri olması.
Ben de liderini sevmem ama Gçkore mi K.kore mi derse ben her zaman kuzey'i tutarım.
Psikopat k.kore lideri yüzünden değil
Kuzey Kore ve lideri hakkında yapılan tüm propagandanın kaynağı Amerika'dır. Kuzey Kore'de maç yayınının olmadığı da kuyruklu bir yalandır. İsteyen Amerikan ağzıyla konuşabilir. Onlara göre Kuzey Kore içine hiç kimsenin giremediği kapalı bir kutudur, hatta efsaneye göre etrafında Çin seddine benzeyen metrelerce yükseklikle uzun surlar bulunmaktadır. İçine hiç kimse giremez ama ne hikmetse Devlet Başkanının her gün kaç tane bakireyi düdüklediğini Hürriyet gazetesinden okuyabiliriz.
İnternet yoktur, gazete yoktur. Hatta insanlar hava almak için bile dışarı çıkamazlar. O kadar kapalıdır ama gidip idman görüntülerini çekebilirsiniz. Peki o tribündeki Kuzey Koreli taraftarlar neyin nesiydi. Onlarda insan görünümlü robotlar olabilir.
70li yılların teknikleriyle idman yapıp dünya kupasında gidiyorlar, mensup olduğumuz ülkenin milli takımı dünya kupasına bile katılamıyor. Sonra da dönüp garip bir acıma duygusuyla onlara akıl verebiliyoruz. Buna olsa olsa 'dayanaksız özgüven' denir, ülkemizde çok görünen bir hastalıktır ve temeli çok bilmişliğe dayanır.
Haberde kullandığınız foto bile Amerikan mamülü. Siz oralardan beslenmeye devam edin.
kuzey ile güney arasında öyle sadece seçimdir denecek bir fark yok. çok büyük bir fark var. olayı bu kadar indirgemeci görürsek, o zaman enver hocanın arnavutluğu ile isviçre arasında da pek bir fark kalmıyor.
eğer gerçekçi bir bakışla bakarsak, bence görünen tablo şudur:
dünyada komünist olsun, kapitalist olsun bir sürü paranoyak adam ve devlet var. bizim devleti de bunların içine kısmen dahil edebiliyoruz maalesef. paranoyayı yaratan insanlar mı devletler mi? bence bu fasit bir daire, birbirini besliyor.
kuzey kore, bir zamanların arnavutluğu ile beraber paranoyayı ekstrem noktaya ulaştırmış bir ülke. istila, sömürü vs gibi tadında bırakıldığında makul görünen birtakım korku ve endişelerin en şiddetli ve gayrımantıki şekilde yaşandığı bir ülke. nasıl arnavutlar yıllar yılı istila korkusuyla varını yoğunu bunker yapmaya harcadıysa, kuzey koreliler de varlarını yoklarını silaha ve diktatörlük rejimini ayakta tutmaya yarayan maddi ve manevi araçları üretmeye yatırdı.
nereden biliyorsun derseniz...
kuzey koreye giden çok az sayıda türkten biri amirim, diğeri de oda arkadaşım bizim kurumda. orada kaldıkları bir hafta içerisinde türkiyeyle telefon görüşmesi yapamadılar çünkü koreliler casusluktan öyle bir korkmuşlar ki, telefon edebilmek akrobatlık yapmak gibi maharet istiyor.
tabii bir de kuzey korenin bulgaristan büyükelçisiyle yaptığım görüşmeden edindiğim bilgi de var.
evet, bizzat gidip görmedim ama k. kore için edindiğim izlenim hiç de öyle nostalji düşünceler uyandırmadı bende.
ha, adamlar kapitalizmin eline düşmedi filan bunlar hoş şeyler. ama bir de işin öbür tarafını görmeli.
oynadıkları futbol da gayet güzeldi, hiç çirkefliğe yatmadılar. teknikleri daha iyi olsa bayağı zorlayabilirlerdi brezilyayı.
@Tutunamayanlar
O taraftarlar Cinli. Saka yapmiyorum, Kuzey Kore'den yeterince insan gelemeyecegi icin Cinliler toplanip Kuzey Kore adin kupaya geldiler.
http://af.reuters.com/article/sportsNews/idAFJOE65E0NX20100615?pageNumber=2&virtualBrandChannel=0&sp=true
Ha, sen simdi dersin ki "Iste gene emperyalistlerin agziyla, onlarin haberiyle konusuyorsun."
Peki birader, Kuzey Kore'de durumun cok iyi oldugunu sen nereden biliyorsun? Aydinlat bizi de bilelim o zaman.
selam,
ap'nin geçtiği haber, kuzey kore'de tüm maçların "bir gün gecikmeyle" seyredildiğini söylüyordu. Maçlar, ayrıntıya girmeden son derece monoton bir tonda anlatılıyormuş. Habere göre Kuzey Koreliler G. Kore'yi de destekliyor. Haberde adı açıklanmayan bir K. Koreliye göre onlar "güneyin hükümetini değil ama insanlarını" seviyor.
emperyalistlerin agzindan konusmayalim tabii de; bu emperyalistlerin dedigi herseyin tamamen yanlis ya da ne diyorlarsa tam tersinin dogru oldugu anlamina gelmiyor. abd'nin karsi oldugu her ülkede cennet yasanmiyor ne yazik ki...
Benim anlamadığım nokta, bu kadar izole bir anlayıştan söz edilirken ve sponsorların logolarını karartmaktan bahsedilirken, K.Koreli oyuncuların neredeyse tamamı Nike,Adidas kramponlar giyiyordu ilk maçta. Sanırım biraz abartı var bu durumda.
Yorum Gönder