15 Temmuz 2010 Perşembe

DUYGULARINI BELLİ ETMEYEN BİR LİDER

















2 yıl önce Marco Van Basten'in yerine getirildiğinde ben de dahil bir çoğumuzun kafasında bir soru işareti vardı. Kariyerinin son başarısını 2002 yılında Feyenoord'un başında iken, kendi evinde oynadığı finalde Dortmund'u 3-2 mağlup ederek kazanan Bert van Marwijk'ın ulaştığı yer bu yüzden önemli. Onu bu göreve getiren 1999'da Fortuna Sittard'ı Hollanda Kupası finaline çıkartmasıydı ki bu, kulübün son 26 yıl içinde elde ettiği tek kayda değer başarı. 2004-05 sezonunda Borussia Dortmund'un başına geçtiğinde kulübün asıl çözmesi gereken sorunlar sahada değil kasadaydı ve nerede ise iflasını açıklayacak duruma gelmişti. Futbolcuların ücret indirimine gittiği bu dönemde 2,5 sezon takımın başında kaldı Hollandalı. Sırasıyla kazanılan üstüste 2 yedincilik derecesini 2006-07 sezonundaki istikrarsızlık takip edince 2 taraf önce birlikteliklerini sezon içerisinde bitireceklerini açıkladı, ardından da yollar o tarih gelmeden erkenden ayrıldı. Birkaç ay sonra Van Marwijk bir çok eski tüfek ile birlikte Feyenoord'un başındaydı yine. Ancak 2002 ruhu canlandırılamadı, çünkü takımda net bir çok yaşlı-çok genç uçurumunun getirdiği bir yapı vardı daha önemlisi, Feyenoord'da 2002 yılından beri değişen tek şey, Tomasson, Makaay, Mols gibi oyuncuların yaşları idi. Sezon sonunda kazanılan Hollanda Kupası'ndan sonra Hollanda milli takımının yolunu tuttu.

Bugün Hollanda milli takım tarihinin rakamlar açısından en başarılı teknik adamı. Görevdeki 27 maçında sadece 2 kez mağlup oldu. Sonuncusu geçtiğimiz pazar olmak üzere. 1974 ve 1978 finallerini oynatan Rinus Michels ve Ernst Happel bugün Hollanda'da bir futbol dehası olarak biliniyorlar. Rinus'un ehası sınırları da aşmış durumda. Ülkeye üçüncü finalini oynatan Van Marwijk ise hala, belki de hakettiği övgüyü almış değil. Turnuva devamederken "artık Total Futbol geride kaldı ben maç kazanmak istiyorum" diyerek pragmatist yapısını ortaya koyan hoca bu sisteme bağlı kalmadan da finale kalınabileceğini gösterdi. Bu hedefe nasıl ulaştığına biraz daha yakından bakalım.

1-Dış dünyadan gelen seslere kulaklarını kapat

Van Marwijk göreve geldiğinden beri Hollanda spor yazarları, eski futbolcu ve teknik adamlarından gelen tavsiye bombardımanına tabi tutuldu. Hollanda nasıl şampiyon olabilir şeklinde kitaplardan tutun, kendisini her akşam program gereği sembolik bir şekilde Cep telefonundan arayarak yapması gerekenleri anlatan Anderlecht efsanelerinden eski futbolcu Jan Mulder'e kadar (tabii ki telefon Van Marwijk'ın değil bir başkasınındı). Yol finale kadar gidince bu fikirlerin sayısı daha da arttı. Kimisi Elia veya Van der Vaart'ın daha fazla süre almasından, kimisi Sneijder'ın hücuma daha yakın oynaması gerektiğinden bahsediyordu. Ancak o her zaman kendi inandığı şeylere bağlı kaldı ve basın veya kamuoyu istediği için bir şeyleri değiştirmedi. Ülkenin en nüfuzlu adamı Johan Cruijff'tan da eleştiri almayı göze alarak. Van Marwijk bu konuda "bu işte başarılı olmak istiyorsanız, sonuçlarından korkmadan kendi doğrularınıza bağlı kalmalısınız" diyor.

2-Yılanın başını küçükken ez

Dünyanın sosyal hayatları en fazla göz önünde bulunan adamlarının oluşturduğu bir takımın başındaydı Van Marwijk. Bir oyuncu ülkenin "halktan tescilli" en seksi kadını ile beraber, bir diğeri kendisinden yaşlı, kanserden yeni kurtulmuş bir başka TV yıldızı ile. Birisinin geçmişinde tecavüz yargılaması, diğerinde trafik cezaları mevcut. Bir diğerinin hakemlerle geçmişi felaket, gençler ise Twitter'ın sillesini yaşamış isimler, Van der Wiel, Babel gibi...Tek bir kıvılcım olay çıkarabilirdi. Van Marwijk olaylara hep zamanında müdahale etti. Elia'nın takım kammpında Faslılarla ilgili Twitter'da yapılan bir şakaya tepki göstermesi üzerine turnuva başlamadan, bitene kdek Twitter hesaplarını anında yasakladı. Van Persie'nin, Slovakya maçında oyundan çıkarken söylediği iddia edilen "Sneijder'ı çıkarman lazımdı" lafının üzerine,hemen o akşam planda olmayan bir yemek düzenledi. Futbolcuların arasında ne tartışma olursa olsun görevlerine sadık kalmaları gerektiğine inandı. Bununla ilgili hep 2008 Beijing Olimpiyatları'nda, aslında birbirlerini pek sevmemelerine rağmen çiftler kano yarışında altın madalya kazanan Marit van Eupen ve Kirsten van de Kolk'u örnek verdi futbolcularına.

3-Oyuncularına güven ve serbesti alanı ver

Wesley Sneijder "Van Marwijk hocanız ise hata yapma serbestini olduğunu bilirsiniz, Brezilya maçının devre arasında tanıdığım her teknik adam oyuncu değiştirirdi" diyor. Brezilya maçının devre arasında yaptığı konuşma Alman turnuva yorumcusu Günter Netzer'den övgü aldı sadece ama futbolcuların maç sonrası söyledikleri onun, 1-0'lık yenilgi ve kötü performansı eleştirmek yerine aksine olumlu yönde motive ettiğini ortaya çıkardı. Hiçbir oyuncu değişikliği gelmedi o devreden sonra. Hollanda aynı kadroyla sahaya çıktı, oyuncuların aldığı bu güven duygusu maçı döndürdü. Herkes maçtan sonra Hollanda'nın üstün olan tek yanının bir takım gibi hareket etmesi olduğunu vurguluyordu ve bu boşuna değildi.

4-Turnuva sırasında şalteri kapat

Pazartesi günkü yazımızda belirttiğimiz gibi bunu saha içinde yapan Xavi ve Iniesta'nın saha kenarındaki versiyonu idi Van Marwijk. Takımın 32 yıl sonra finale çıktığı Uruguay maçının final düdüğünden sonra bile tepkisi çok aşırı değildi. Saha kenarında hep temkinli, kontrollü ve ağırbaşlıydı. Attığı golden sonra futbolcusuyla üstüste olan Maradona çeyrek finalde evine dönerken, Batı Avrupa insanının tepkisiz soğukluğu onu finale çıkardı. Ülkeyi sallayan bu 5 hafta boyunca belki de en sakin kalan adam oydu. Adımlarını hep düşünerek attı, yanlış olanları da vardı elbet (bana göre finalin uzatmasında Robben'ın yerine De Jong'u kenara almaıs örneğin), ama hep dikkatli ve ani patlamalardan uzaktı. Hep belli bir istikrarı korudu. Bu tür adamlara büyük hayranlık duyulmaz genelde veya idol olarak kabul edilmezler. İdoller genelde absürdlükleri sapmaları olan oyunculardır. Ama biz başarıya giden yolda, konsantrasyon, istikrar, dikkat ve devamlılığı ön plana almış bu adama övgülerimizi gönderiyoruz.

3 yorum:

Confeng dedi ki...

Nefis bir yazı olmuş, harika anlatmışsınız gerçekten, elinize sağlık. Bu adamın geri planda kalmasını insan sindirmekte güçlük çekiyor, bence finali kaybetmedi van Marwijk, İspanya kazandı sadece.

Beercholic dedi ki...

elinize sağlık, çok güzel bir yazı olmuş gerçekten..
başkalarının ne düşündüğü umrumda değil, van marwijk benim için şimdiden idol olmuştur..

Adsız dedi ki...

tek kelime onun icin : Siktirsin