12 Ağustos 2010 Perşembe

BLIND GUARDIAN VE ALLEN & LANDE

























Şimdi dostlar, öncelikle yazımıza başlamadan önce bir rapor vereyim, iş nedeniyle yoğunluğum had safhada. Bir yandan iş, bir yandan blog, bir yandan gazete, bir yandan açılışlar, bir yandan davetler, bir yandan ödül törenleri derken yetişemiyorum. Haklısınız beklentiye girmekte
(yukarıdaki başlangıç PcLionFc blogundan derlenmiştir)...Neyse işin şakası gerçekten yoğunum. Neyse ki zamanında böyle günler için depoladığımız yazılardan gidiyoruz. Ama şunu belirteyim, blogda uzun bir süre kısa haberlerden ve ilginç anektodlardan çok inceleme yazısı göreceksiniz. Uzun süredir de müzikle alakalı bir yazı yazamadım. Pazartesi günü Iron Maiden'ın % 99 ihtimalle son albümü olacak olan The Final Frontier piyasaya sürülmeden önce, ilk göz ağrılarımızdan Blind Guardian'ın son albümü At The Edge of Time'dan ve bir de tavsiye albümden bahsedelim.

10. stüdyo albümünü çıkardı Blind Guardian. Bunu blogda bir çok kez dile getirdik. Yoluna power metal ağırlıklı çıkan grup için Imaginations From The Other Side albümü bir dönüm noktasıdır zira, ilk kez grup progresif öğelere griş yapmaya başlamıştır ağırlıklı olarak. Ardından gelen Nightfall In The Middle Earth bu öğelerin daha da arttığı bir albüm olurken, A Night At The Opera artık BG'nin resmen progressive-power grubu olduğunun göstergesidir. Hem ANATO, hem sonrasında gelen A Twist In The Myth'in ortak özelliği, kendisini keşfettiren albümler olmalarıydı. ANATO'daki Battlefield, Under The Ice, Soulforged, The Maiden and The Minstrel Night, Wait For An Answer ve Punishment Divine şarkıları muhteşem işlerdi. Ancak A Twist In The Myth'e geçildiğinde Krefeld çıkışlı grupta tehlikeli bir eğilim göze çarptı. Grup kendi karakterini oluşturma uğruna (üstüste kaydedilmiş gitarlar, çift vokaller) melodiden uzaklaşmaya başladı. Nitekim söz konusu albümden ancak 2-3 şarkı bugüne ulaşabildi. Son albümde ise bu eğilimin tehlikeli biçimde devam ettiğini görüyoruz. Alman grup progresif öğelere yüklenme uğruna melodiyi tamamen kaybetme durumuna geldi. Çift disk versiyonunda akılda kalan 2 parçadan birisinin cover (You're The Voice), diğerinin de BG'nin ilk yıllarını hatırlatan, 21. yüzyıl A Past and Future Secret'i "Curse My Name" albümün kaydadeğer işleri gibi duruyor. Bu albümü de elbette aman geçtikçe biraz daha seveceğiz ama selefi ATITM'nin akibetıne uğrayacak gibi. Yani bir yerden sonra işlemeyecek. Kısaca Orta Dünya'nın Kralları, 2002'den beri arabayı yokuş aşağı sürüyor.

























Onlar bu yoldayken Hansi Kursch gibi heavy metal dünyasının diğer güçlü vokallerinden Jorn Lande ile Russell Allen'in birlikteliğinin oluşturduğu Allen&Lande projesiyle meşgulum kaç gündür. Müthiş ötesi bir debut albüm olan The Battle, onu takip eden The Revenge ve The Showdown sapasağlam 3 tane albüm oluşturmuş durumda. Özellikle mükemmele yakın diyebileceğimiz ilk albüm The Battle her "sert adamın" arşivinde bulunması gereken bir eser. Progresif tarafında melodinin de eksik olmadığı bir iş dinlemek istiyorsanız kesinlikle tavsiyedir. Bir de tadımlık alalım aşağıya. The Battle'dan, Truth About Our Time.

2 yorum:

Sosyal_FB dedi ki...

Git, rızkını kazan kardeşim sen. Zaten blogda feminizmin kalesine döndü :))

pclion dedi ki...

Allah seni... Senin yüzünden bodoslama girer oldum bloga arkadaşım, o güzel girişlerimi kullanamıyorum. Sen en güzel girişlerin katilisin...