29 Temmuz 2010 tarihinde
BirGün gazetesinde yayınlanmıştır.
Bir pazar günü evinizden çıkıyorsunuz, bisikletinizle veya arabanızla stadyuma gideceksiniz her ikisi için de ayrılan park yerlerine park ediyorsunuz. Toplu taşıma ile gidecekseniz, maçın başlamasından önceki 1-1,5 saat süresince stadyuma giden ücretsiz otobüslerle stadyuma gidiyorsunuz, kulüp mağazasından alışverişinizi yapıp, size, karşıladığında “iyi Günler” giderken “İyi Seyirler” dileyen bir polisin aramasından geçip, koltuğunuza oturuyorsunuz. Alkollü içkinin serbest olduğu son teknoloji olanaklarıyla kaplı stadyumda maçınızı izleyip, aynı bedava otobüslerle veya aracınızla evinize dönüyorsunuz. Bir başka pazar günü evden çıkıyorsunuz. Kendi paranızla toplutaşıma araçlarına binip stadyuma ulaşıyor turnikelerin önünde kuyruk olup, şiddete başvurmak için fırsat kollayan, korkutucu bakışlı güvenlik güçlerinin arasından geçip stadyuma giriyor, maç sonunda, maçın bitişinden 1-2 saat sonra, trafiğin de etkisiyle kendinizi ancak eve atabiliyorsunuz. Hangisini tercih edersiniz diye sormayacağım. Hele hele ikincisindeki cehenneme giriş fiyatı, ilk cennete giriş fiyatından daha pahalıysa. Hangi muameleye ne ödediğimizin hikâyesi bu yazı.
2006 Dünya Kupası’nın yarattığı reform akımıyla nerede ise tüm stadyumlarını yenileyen Bundesliga, bugün maç izleme ve maç günü zevkinin en yüksek olduğu lig olarak gösteriliyor. Güvenlik güçlerinin taraftarlara olan tavırları, stadyum içi, disiplin, konfor, tribün kültürünün İngiltere’deki gibi güvenlik gerekçesiyle tamamen köreltilmediği stadyumlar sezon boyunca 42.000 ortalamaya oynadı. Bu inanılmaz bir rakam ki ikinci ligde 15.000 ortalamaya ulaştı Almanlar. Borussia Dortmund’un stadyumu Westfalenhalle, ölmeden görülmesi gereken stadyumlar rasında başta gelenlerden. Bu stadyumun, efsane kale arkasında maç izlemenin sezonluk bedeli ortalama 150 avro. Yani 300 lira aşağı yukarı. Maraton olarak tabir edilen koltukların ortalama fiyatı ise 450 avro civarında. Bayern Münih’in stadyumu Allianz Arena’da da durum aynı. Normal koltukların fiyatları 150-650 avro arasında değişiyor. Zirveye oynayan bir başka takım Schalke 04’te de biletler 140-740 avro arası. Yani bir futbol sevdalısı için, hafta sonunun en renkli geçirileceği ülke Almanya’da biletlerin en pahalısı, bizim paramızla 1.500 TL’yi bile bulmuyor.
İtalya’da Inter’in kombine biletleri San Siro’nun kaçıncı katında oturduğunuza göre değişiyor. 170 ile 1.800 avro arasında değişen fiyatlar var. Örneğin tribünün ikinci katında oturmanın bedeli ortalama 350 avro. Şampiyonlar Ligi’ni kovalayan takımlardan Sampdoria’nın sezonluk kombinesi ortalama 300, Fiorentina’da 500 avro civarı. İngiltere’de Manchester City kombinelerini 150-450 pound arasında satıyor. Manchester’ın kırmızı tarafında ise Glazer ailesine duyulan öfke ve şampiyonluğun Chelsea’ye kaptırılması ile bilet fiyatları donduruldu. 500-930 pound arasında değişen fiyatları görüyorsunuz. Yani şu meşhur “endüstriyel futbol”un kralı United’ın, satışa çıkardığı en pahalı bilet, 2.200 TL civarı.
Türkiye’ye gelelim. Yıllardır Türkiye’de meşhur bir tribün teröründen bahsedilir durulur, ama kimse bu teröre sadece taraftarların yol açmadığını, işin içinde güvenlik güçleri ve yöneticilerin de olduğunu dile getirmez. Bir futbolsever için Türkiye sınırlarında maç izlemek çoğu zaman işkenceye dönüşebiliyor. Güvenlik güçleri çoğu zaman taraftarları şiddet yoluyla bastırmayı seçiyor ve örneğin ailenizle gittiğiniz bir maçta, polis copuyla haşır neşir olmanız oldukça yüksek bir ihtimal. Keyfilik, kontrolsüz şiddet ve anlayış noksanlığı hâd safhada. Üstelik stadyumların güvenliği de içler acısı bir durumda. Ali Sami Yen Stadyumu tribünlerinin alt kısmındaki çatlaklar yıllardır boyalarla kapatılıyor. Birçok stadyumumuz yamalı ceketten farksız. Beşiktaş İnönü Stadyumu kapalı tribün kombinelerini 1.500 TL civarı bir fiyattan satıyor. Fenerbahçe de kombine biletlerini ortalama bu fiyattan satıyor ama örneğin Allianz Arena’da 650 avro olan koltuğun değeri, Şükrü Saracoğlu Stadyumu’nda 3.500 TL.
Türk taraftarı Avrupa’nın en yüksekleri arasında olan bu bilet fiyatlarının dondurulması, indirilmesi, taraftarlara yapılan muamelelerin iyileştirilmesi veya maç gününde karşı karşıya kaldığı diğer uygulamalar hakkında, kulüp yönetimleriyle nerede ise hiçbir ilişki kuramamış durumda. Maç kuyruklarında atılan “yönetim uyuma taraftara sahip çık” sloganları ve birtakım tribün liderlerine dağıtılan bedava biletlerden öteye gitmiyor kulüp-taraftar ilişkileri. Örneğin Batı Avrupa ülkelerinde taraftarlar düzenli toplantılarla kulüp temsilcileri ile görüşüp takımın gidişatı hakkında görüş bildiriyorlar. Özellikle işler kötüye gittiğinde kulüplerin kendi destekçilerini dinleme gibi bir alışkanlıkları var. İngiltere’de, büyük patronlara karşı önemli muhalif oluşumlar var. Bizim coğrafyamızda, örneğin Yunanistan’da da kulüp-taraftar ilişkileri üst düzeyde. Panathinaikos yeni inşa edeceği stadyumun ismini taraftarlar arasında yaptığı bir ankette belirlemişti örneğin. Ancak nedense iş bizim coğrafyaya gelince, kulüp yönetimlerinin keyfi politikasını kabullenip buna karşı muhalif, organize bir hareket yürütemeyen insan topluluğu ile karşılaşıyoruz.
Söz kombine kartlardan açılmışken hoş bir anektodla bitirelim. Geçtiğimiz sezon, İngiltere üçüncü ligi olan League One takımlarından Norwich City, ligin açılış maçında Colchester United’a, kendi evinde 7-1 mağlup oldu. Norwich’li 2 taraftar, daha ilk maçın sonunda kombine kartlarını yırtıp teknik direktör Bryan Gunn’ın yüzüne fırlattılar. Norwich, teknik direktörünü değiştirdi ve sezon sonunda şampiyon olarak Championship’e yükseldi. Kombinelerini fırlatan 2 taraftar daha sonra takımın gidişini görüp, kartları geri almak için kulübe başvurdular ancak red cevabını aldılar.
8 yorum:
bu konuda ne kadar önemi var bilmem ama fenerbahçe yine biraz daha esnek davranmaya başladı, geçen sezon 2.devre bilet fiyatlarını indirdiler, bu sezon da önceki 2 sezona kıyasla bilet fiyatlarını daha ucuzdan satacaklar gibi gözüküyor. geçen sene olsa 45-50 tl ye alınabilecek young boys maçının kale arkası biletleri bu sene 30 tl.
ama tabi bu yeterli değil. bu konuda daha istikrarlı ve "duyarlı" bir politika izlendiğini söylemek zor.
söz konusu Türkiye olunca bütün işler kurumsal olmaktan çıkıp marabacılağa yöneliyor. en kurumsal diyebileceğiniz kurumlarda bile bu böyleyken halkın her kesiminden insanın bulunduğu tribünle, para babası yönetici güruhunun bir araya gelmesi ancak seçim dönemlerinde lehte aleyhte bağırmak için olur. ya bilet almaya gelmişlerdir ya da kelle almaya taraftar grupları.
soyle bir yaziyi gazetede gormek icin kac milyon yil beklememiz gerekecek, ulkemizdeki futbol camiasi icinde buna yonetim, hakemler, federasyon, guvenlik, taraftar topluluklari dahil en masum insanlar taraftarlar... bilet icin avrupalinin vermedigi parayi verirsin kaziklanirsin, mactan once bir guzel cop yiyip iceri girersin, ayakta kalirsin cunku icersi biletsiz kayniyor, oturacak bir bosluk buldunmuda amigolar oturtmaz bagirsana ulan hayvan diye azar isitirsin, oturdugun yerden bagirirsin ziplamayan ibne diye tempo tuttururlar yuzune bakarak, mactan sonra ezilme tehlikesini atlatip hayatini kurtardigini zannederken kafana bir cop daha yersin duzgun yurumedigin icin, itiraz edemezsin edersen iki tane daha patlatirlar kafana boynuzlu bir sekilde 1 hafta yurumek zorunda kalirsin, forma almak istersin naylon formayi 100 liraya cakarlar, bir dahaki hafta polisten dayak yememek icin maca saatinde gidersin, biletin oldugu halde stad dolu oldugu icin iceri almazlar, yonetime isyan ettiginde isini cismini bilmedigin adamlar tekme tokat doverler seni...
biz taraftar olarak kaziklanmaya, itilmeye kakilmaya alismisiz, o avrupada mac izlesek begenmeyiz, mactan once ve sonra iki ogun dayak yiyceksinki maca geldigine degsin,,,,, guzel ve yalniz ukem
hangi klubumuz bu sezon oncesi sadece ve sadece taraftarlarin rahati ve komforu icin kararlar aldi? taraftara daha guzel hizmet verebilmek icin alinan kararlari bir klup acikliyabilirmi, avrupa maclari oynanirken nasil o merdiven bosluklari bos kaliyor bende bir koltuga sahip olabiliyorumda lig maclarinda ne oluyorda bir koltuk uzerinde uc kisi mac izlemek zorunda kaliyorum, cisim gelse altima yapmak zorunda kaliyorum, macta bir simit almak istesem tam 50 kisinin elden ele varyasyonuyla simidime sahip olabiliyorum, yaziktir...
Bu konuya sadece kulüp yönetimleri düzeyinde bakmışsınız ancak fenerbahçe'li oalrak yine bu sene kombine aldım ve geçen yıl bilet indirimi yapılıp 22 TL'ye biletler çekildiğinde kulüp bir açıklama yapmıştı ve bu bilet bedelinin POLİSLERİN yemek parasından tutunda güvenlik mesai ve KDV falanla zaten bedelinin %60'a yakınının vergi olarak kendilerinden alındığını ve 55'TL yapmayarak 22 TL'ye çekmeleri ile maç başına gelen gelirlerinin %70 azaldığı falan yazıyordu. Yani bizim ülkede sorun bambaşka eğer vergilendirme ve maliye bakanlığı politikalarımız başka olsa KORSAN film ve oyun almayacağız çünkü bizde bir oyun 140 TL bunun 60TL'ye yakını vergi. Biletlerin %50 si vergi ek masraflar hariç. Birde devlet taraftarın parası ile haftasonları polisinin mesai ve yemek parasını maç biletinden kulüpten alırken bu polisten azar yemek vs zaten başka bir konu. işin devlet yönü bence daha önde. Devlet elini çekse bu biletler 20 TL ye ssabitlenir ve kombineler 400TL lere düşer kale arkası birde şimdi gs stadı durumu var stadın etrafında su içecek alacak bakkal dahi yok oraya kulüp birkaç mekan açacak devlt metrobüs durağına yer açar yolunan taraftar . garip bir ülkeyiz.
akaryakıt, motorlu taşıtlar, iletişim, elektronik eşyanın üzerlerindeki vergilerin yükü ile Avrupa'nın en pahalısı olduğu; kırmızı etin yanlış planlamadan dolayı Avrupa'nın en pahalısı olduğu nezih ülkemde bilet paralarının da Avrupa'nın en pahalısı olması kimseye koymaz. En azından o kazanılan paralar ile yıldız futbolcu transferi yapılıp geri dönüş alınabiliyor; diğerleri artık kimin cebine gidiyor bilinmez??
baska guzel bır anektod, schalke yonetimi dıye hatırlıyorum emın dıılm, avrupa da volkan patladıgında,insanlar hava alanında sıkısınca o gun ucak bıletını gosterenlere bedava bılet verdı ve ıcerı gırmelrıne ızın verdı.O gun schalke macını kazndı ve fazladan yanlıs hatırlamıyosam 5000 e yakın ınsan schlakeını macını ızlemeye stada geldı. dusunsenıze ben sımdı alakasız bırı olsam ve bır klup benı bu sekılde agırlasa,hem ne kadar semptaı duyarım hemde yapılan reklamın buyuklugune bak.5 saate yakın havalaında bos bos oturan ınsanlara hem jest yapıldı hemde taraftar kazanmıs oldular... bizim yonetımler yalan...
bu yaziyi linkiyle beraber blogumda kullanmak isterim izniniz olursa.
Yorum Gönder