İskoçya'da hakemlerin grevinden ve bu hafta sonu oynanacak maçlara çıkmama tehditlerinden bahsedeceğiz ama önce şu bizim hakemlerle ilgili son 3-4 aydaki gelişmelere değineyim.
Biliyorsunuz Maraton programında Markus Merk görev alıyor her hafta sonu. Bize hakemlerin sadece kendi işleriyle ilgilenmediklerini, aslında futbol hakkındaki bilgilerinin daha fazla olduklarını gösteriyor. Tabii bu Merk'in farkı da olabilir, ömrümde gördüğüm en otoriter en sert birkaç hakemden biriydi. Hatta, onu ilk kez gülerken TV ekranında gördüm itiraf edeyim. Bundan 1 sene önce aynı Maraton programında, bugünlerde futbolcuların bacak arasıyla ilgilenen, hakemlikle ilgili en kaydadeğer anısı Gürcistan Futbol Federasyonu Başkanı tarafından tehdit edilmesi ve aynı dönemde silah satın alması olan ve çok sevdiği panpasıyla, cahil-i cühelanın programında düzenli olarak "adamlık" üzerine dersler veren bir zat görev yapıyordu. Böyle bir adamın boşalttığı koltuğa Markus Merk gibi bir adam gelince insan Yalçın Çakır'la Acı Umut'tan, Seynan Levent'le Akşama Doğru'ya geçiş yapmış gibi oluyor. Peki bizde öyle mi oldu? Hayır.
O müthiş programda birbirini bulmuş, Laurel&Hardy'den sonra dünyanın en uyumlu ikilisi
Merk'in bir federasyon projesi sonucu Türkiye'ye getirildiğinden ve Türk hakemlerinin adını temizlemek için çalıştığından bahsettiler. Çok sevdik bu komplo teorisini ve hemen sarıldık. Tabii canım, mutlaka öyle olmalıydı...Baksanıza adam Moğolca konuşur gibi laflar söylüyordu..."
Böyle ileri-geri yaparsanız, hakemleri değerlendiremezsiniz", "
Maçın gidişine göre bir hakem kart politikasında değişiklik yapabilir" gibi...Halbuki bize gelmezdi böyle laflar. Biz "
penaltı gibi penaltı", "
belinden su aldı", "
Tomas bu sarı kart sana komaz"ların izleyicisiydik. Hem Merk yemekten de anlamıyordu. Bekledik "
Misimovic su an dolapta 3 gün beklemiş kuşbaşına benziyor Şansal, yahnisini de haşlamasını da yapamazsın" desin diye ama yok, o Dzeko-Grafite ikilisiyle olan bağlantısından örnek verdi....Hem Mustafa Denizli'ye arada "
Mustafa, Sie sind ein edler Mensch" (
ey Mustafa adamsan!!) diye başlayan laflar gönderip tartışma da başlatmıyordu. Biz ne yapacaktık bu "
burada hakem nefis bir karar verdi" diye hakemleri öven adamı...Bize maçlar sonrası bir günah keçisi lazımdı ve sıkıştığımızda hep hakemleri kullanıyorduk. Gelip işi bozdu, evet kesinlikle federasyonun adamı olmalıydı. Tahminen de Alman köylüsüydü...
Acaba diyorum, bizim hakemler de bir ara yetti yahu, diyerekten düdüğü bir kaç haftalığına bıraksalar da şu yıllardır ortalıkta dolaşan "
yabancı hakem lazım yabancı hakem" diye dolaşanlar muradına erse. Rusya, Bulgaristan, Yunanistan Ligi'nden hakemleri alsak da durumun vehametini görsek. Hayır aynı adamlar modern futbol tarihinin en iyi 10 hakeminden birisine dahi kulp bulurken elin Bulgar Ligi hakemini beğenecek mi çok merak ediyorum.
Ben başa döneyim, İskoçya'da hakemler basında kendilerini sürekli eleştiren haberlerden, kulüplerin eleştirilerinden ve saha içinde güvende hissetmediklerinden hareket ederek bu hafta sonundaki maçlara çıkmama konusunda ciddi bir plan içerisindeler. Özellikle son 1 ay içerisine Celtic'in başını çektiği bir güruh hakem camiasına büyük eleştiriler getirdiler. Bunun üzerine 1. kategorideki hakemler yaptıkları toplantıda grev yönünde karar aldılar. Öyle ki 33 üyeden 31'i evet oyunu kullandı ve kalan 2 üye toplantıda mevcut değildi.
İskoç Futbol Federasyonu alarmda. Hakemlerin geri adım atmayacağını görünce yabancı hakem arayışına girdiler. İlk önce yakın ülkelere başvurdular tabii. Ama İzlanda ve Norveç red cevabını anında yapıştırdı. Norveç Hakemler Birliği Başkanı Rune Pedersen, kendi hakemlerinin programının dolu olduğunu söylerken, İzlanda Hakemler Kurulu'nun başkanı Sigurdur Thorleifsson ise "
İskoç meslektaşlarımıza destek veriyoruz" diyerek kapıyı kapattı. Galler'den 3-4 hakem sözü geldi ve bugün de Hollanda Futbol Federasyonu KNVB'nin, bu hafta sonu görev yapmayan hakemlerden bazılarını İskoçya'ya gönderebileceği yönünde teklif yaptığı açıklandı. Zaten 1 Mayıs'ta Amsterdam Dam Meydanı'nda toplanan insan sayısının 100'ü geçmediği (bazen hiç olmadığı) bir ülkeden greve destek beklemiyordum. Hakem komitesi başkanı Dick van Egmond'un yaptığı açıklamaya göre bu hafta sonu görev almayacak hakemler Jan Wegereef, Ruud Bossen ve Ben Haverkort, yardım maksadıyla İskoçya'ya gönderilebilirler.
İskoçya federasyonu hiç kafaya takmasın, hiç kimseyi bulamazlarsa bizde aşağı yukarı 20 milyon yarı zamanlı teknik direktörlük-hakemlikle ulaşan cengaver var. Göndeririz 100 tanesini ihtiyacı karşılar.
8 yorum:
Peki bu İskoç Hakemler grevlerini bitirince uluslararası statüde görev aldıklarında bu greve destek olamyıp köstek olanları nasıl anımsayacaklar merak edıyorum.
Yazının özellikle iki fotoğraf arasında kalan kısmı enfes olmuş.
Bugun HaberTurk Spor ekinde Markus Merk'i nasil bulduklarini sormuslar cok degerli birkac degerli! isme, cevaplar oldukca mantikliydi. Bu yazidan sonra actim tekrar okudum. Sonra da kendime kufrettim. Bu uke spor camiasi icin uygun laflar bulamadim cunku.
Markus Merk'i getirebiliyorsan niye maç sonrası programa getiriyorsun maç öncesinde hakemlerinin başına getirsene.
Ve evet; federasyon adına "Markus Be, sen söylersen dinlerler" ricasıyla geldiği programın her tarafından akıyor.
@can
programin hangi tarafindan akiyor ben goremedim zira
yazida yazdigim gibi tv ekranindan "adamsan o karti cikarirsin" demek yerine "burada hakem yardimcilariyla nefis bir uyum gostermis" dedigi icin bize oyle geliyor olabilir mi
@flying dutchman
yazıda katılmadığım tek bir cümle yok ama esas kısmının eksik olduğunu düşünüyorum.
Programı yapanlar değişmedi ki, sadece Markus Merk otoritesi sayesinde ılımlı yaklaşımlar sergilenmesi buyurulmuş ki buna da karşı değilim ama;
Yorumcular yorumculardan, hakemler hakemlerden feyz alsın.
Önce de yazdığım gibi madem Markus Merk'i getirebiliyorsun hakemlerin ondan birşeyler öğrensin.
Lig TV de Lineker'i getirsin ne bileyim :)
not; Anders Frisk de sıcak çikolata içip camdan kayak yapanları izliyor olabilir. Böyle otoritelerden lojistik destek almak ayıp mı? Eminim canlı yayından çok daha az meblağlara malolacaktır.
ben de meramını anladım tabii ki ama not düşeyim Mustafa Denizli de çok şey değiştirdi o programda bence harika yorumlar yapıyor...Tam saha içindeki futbolun ve futbolcunun hangi pozisyonda nasıl davranması gerektiği konusunda...Bunu Maraton'da daha önce görmüyorduk
Kesinlikle doğru Mustafa Denizli futbolun her kademesinde yer almış düzgün bir kişi zaten. Diğerleriyle kıyas kabul etmez.
Ancak daha fazla devrimci kaybetmeden - Hiddink ve Schuster'i kastediyorum- köklü değişimlere başlanması gerekiyor bence.
Derwall veya Serpil Hamdi Tüzün gibi örnekleri yaşamamış bir ülke değiliz ki.
"Türkiye işte abi" söylemlerinin yanına bazı yeni şeyler katmak gerekir sanıyorum.
Yoksa yakın zamanda Bunyodkorların, Olympiakosların karşısında zor anlar yaşayacağız, kalelerimizde tehlikeleer göreceğiz.
Çünkü onlarda zaten bizim sahip olmadığımız muhasır medeniyet ortamı mevcut. Diğer eksiklerini de tamamlayacaklarmış gibi gözüküyor.
Saygılar..
Yorum Gönder