20 Şubat 2011 Pazar

TOP 10 COMMODORE CİNNETİ



















Yaşı tam hatırlamıyorum ama muhtemelen Orta 2 olması lazım. 11-12 civarı. Artık kaç tane öğle yemeğinden feragat edip Yengen'e uzaktan iç çekmişiz bilmiyorum. Sonunda bir 3-4 milyon biriktirmiştim. Neyse düştük yollara Üsküdar'a. O zamanlar Üsküdar bugünkü Üsküdar değildi, popülerlik, çekicilik, alışveriş olanakları açısından Kadıköy'le yarışır durumdaydı. Üsküdar'da (hala kapanmamasına şaştığım) Kanaat Lokantası'nı geçip çarşıya girdiğinizde önünde bisikletlerin sıralandığı bir oyuncakçılar ve elektronikçiler çarşısı vardı. Daldık içeriye. Kim beni oraya göndermişti hatırlamıyorum ama adam elime bir tane commodore 64 klavye, bir tane teyp, bir adaptör ve bir de joystick tutuşturduğunda dünyanın en mutlu insanı bendim. Giden paralar umurumuzda değil tabii...Torbaya bir tane de Futbol Paketi attım, eve bir gelişim var hatırlamıyorum, sanarsın bilgisayar oyunu oynamıyorum, Andreas Brehme "ya benim ayağım sakat şu penaltıyı sen atsana" demiş de öyle motivasyonla dolmuşum.. Babaların klasik tavrı olan "oğlum ne yapacaksın ya, boşver, bizim zamanımız bidi bidi" şeklinde lafları da atlatıp televizyonun karşısına kurulduk. Benim Amiga 500'üm hiç olmadı. Ben Commodore'cuydum. Amigacıların cinnetlerin bilemem, ama Commodorecularınkini çok iyi bilirim.

1-Kafa ayarı: 1978-82 yılları arasında doğmuş olan herhangi bir adama yukarıdaki aleti gidip gösterin. Vücudunda görülen semptomların tanımlamasını herhangi bir doktorun yapabileceğini sanmıyorum. Bu aletin sağ tarafında görülen sayacın altındaki o küçük delikten içeri bakarken teybi kırmış, klavyeyi kırmış hatta boynunu, kolunu kırmış yiğit çoktur bu alemde. Amaç şudur. Commodore 64 denen teknoloji harikasının yukarıda gördüğünüz kasetlerinin içindeki oyunları yüklemek için en uygun ayarı bulmak. Sağ ele bir küçük tornavida alınır, ışığın gözlendiği bölmeye sokulur, içindeki (genelde yalama olmuş olan) vida, ekranda oyun yüklenirken görülen yatay çizgiler inceleşinceye kadar ve ışık en parlak haline ulaşıncaya kadar çevrilir. Bu bazen 20 saniye alır, bazen 15 dakika. Bu kafa ayarı illetini yaparken kafa ayarını bozmuş çok adam vardır camiada. Şahsım tam teşekküllü bir hastanede kafa ayarının yan etkilerinden 32 seansta kurtulabilmiştir.

2-Bozuk kaset: Karate paketi (Yie Air Kung Fu sağolsun), Futbol Paketi (Emlyn Hughes Soccer varolsun), Araba Yarışı Paketi (Le Mans 24 Hours hamdolsun), artık hangi paket gelirse alınır. Eve gidilir. Yüklenir. Heyhat oyun bozuktur. Kasetin alındığı "oyuncu"ya gidilir. "Abi bu kaest çalışmıyo" denir. Diyalog şöyle gelişir. "Dos ayarlarını yaptın mı?"...."Hü...ne ayarı abi"....."Dos ayarı...ondan olmuyo senin, getir yapalım, çalışır"..."Peki abi getiriyim"...."3 milyon ama ayar"....."Abi o zaman ben başka paket alıyim"....Başka paket alınıp eve gidilir....

3-Joystick: Ortadireğin joysticki Turbo, burjuvanınki Pyton'dur bir kere onu bir kabul edelim. Futbol oyunlarinda o zamanlar calim icin ozel tuslar olmadigindan ve joysticki surekli hareket ettirmeniz gerektiginden, azami 3 ay sonra teklemeye baslar. Bir gun oyunun en heyecanli aninda da topu atar. Butce denklestirilip yeni "kol" alinana kadar asagiya yonlenmeyen joystickle profesyonellesilir.Sirf bu yuzden Emlyn Hughes Soccer'da tamamen sol kanattan atak gelistirerek sampiyon oldugumu bilirim.

4-Adaptör: Joystick, kafa ayari, kaset yetmiyormus gibi bir de adaptor denen bir illet vardir Commodore dunyasinda. Adaptor asagida goreceginiz, yaklasik 5 kilo olan, birinin kafasina vuruldugunda cinayet silahi olarak kullanilabilecek bir alettir ve genelde daha 5 dakika icinde oyle bir isinir ki, Terminator'de T1000'in icinde eridigi sivi bunun yaninda ilik kalir.






















5-Mavi ekran: "Mavi ekran vermek"lafinin kaynagi tam olarak nedir bilmiyorum ama 80 kusagi icin mavi ekran demek olum demektir. Oyun acilir oynanmaya baslanir, oyunun tam en heyecanli yerinde (genelde de turnuva icin eve arkadaslar cagirilmisken), ekran donar. Once joysticke basilir, ardindan klavyedeki tum tuslara "dur la basalim bakalim ne olacak" diye basilirken acaip yazilar cikar ve son olarak da mavi ekrana doner. Arkadaslarla bilgisayarin olmayan anasina kufredilerek adaptor kapatil acilir.

6-Oyun buglari: Benim futbol paketindeki en muhtesem bug, Kick-Off oyununda kendi kalenize attiginiz gollerin rakip kaleye atilmis sayilmasiydi. Bu yuzden her takim rakip kaleyi savunur acaip goruntuler ortaya cikardi. Bir de Emlyn Hughes Soccer'in oyle bir bugi vardi ki, oyuncu kendi aut cizgisinden disari cikarsa, rakip kale onunden sahaya girerve bir anda kaleciyle karsi karsiya kalirdi. Simdi hazir lafi gecti, yillar once kendisine Sega Master System alan amcamin ozdeyisi aklimageldi. "Ben demo modda oyniycam cocuklar ayarlayin"...Ulan demo modda sen mi oynuyorsun

7-Evde bir kovalama havasi: Bilindigi gibi bu Commodore konsollari televizyona baglanir, orada oynanirdi. Boyle olunca da evin tek televizyonu varsa anne-baba ile bir psikolijk savasa girilir, son mac kazanilana kadar oyunun kapatilmamasi mucadelesi verilirdi. Hatta bir gun, haberleri izlemek isteyen babamin bana sirf gicigina "sen o takimi zor yenersin yen de gorelim" dedigini, hirs yapan bendenizin son saniyelerde attigi golle rakibi yendigini ve ardindan da babama donup sag kolumu sol elin altindan cikartarak yaptigim "girdi mi?" hareketinin ardindan evde masanin etrafinda ufak capli bir kovalamaca yasandigini bilirim.













8-Amiga 500: "Fırat sen hala Commodore mu kullaniyosun lan?"...."Ne var evet".."Babam bana Amiga 500 aldi öölüüum, teyp meyp yok sen hala mal gibi tornavidayla ugras"..."Ne diyon lan sen gotün mü kalkti...Karı mısın"...."Asil sen ne diyon lan" seklinde baslayan bu rekabet iki cocugun oyunda gordugu karate numaralarini birbirine uygulamaya calismasi ve mahalle arkadaslarinin araya girmesiyle son bulur. Bir keresine International Karate oyunundaki 2 ayakla ucan tekme hareketini yapmaya calisip yere dusmustum. Amiga 500'u de Amiga 500'u olan çocukları da sevmedim sevemedim....Ne lan o misir cipsi adı gibi...Bi de oburundeki asalete bak...Commodore....

9-Kardeş katli: Ben ailenin tek çocuğu olduğum için bu tür bir cinnetten uzak kaldım ama nice arkadaşımın "lan Yavuz Sultan Selım iyi yapmış aslında" türünde söylemlerine, kardeşlerini altetmek için yaptıkları planlara şahit oldum. Abi veya ablanın bu derece bir etkisi yoktur ama kardeş tam bir baş belasıdır Commodore aleminde. Siz oyun oynarken gelip tuşlara basar, adaptörü kapatır, bunun üzerine bağırdığınızda da eşşoğlusu her bir boku yememiş gibi gidip sizi annenize şikayet eder. Anne gelir "hadi oğlum biraz da o oynasın, sen çok oynadın"....Bütün dalavereyi çeviren bacaksız değil evin suçlusu abi olur. Söylenerek dışarı çıkılıp maç yapılır.

10-Pazartesi yazılısınız: Cuma günü gelmiştir, İstiklal Marşı'nın -is-tik-laaal kısmının son hecesi söylendiğinde servisin ön koltuğunu kapmak için yapılacak koşu ve sonrasında (babanın cumartesi günü çalışmasından ve evde olmamasından dolayı) yapılacak müthiş çizgi film + commodore kombosu hayal edilirken hocadanbomba gelir. "Pazartesi günü tarihten yazılısınız"....Bir anda River Raid'in, Barbarian'ın, Outrun'ın, Final Blow'un yerini Melikşah, Gıyaseddin Keyhüsrev, Alaaddin Keykubat ve Anadolu Selçuklu döneminde yapılmış kümbet ve kervansaraylar alır. Yahu ben ne yapayım, Gıyaseddin'in yaptırdığı ümbeti, gidip 2+1 kiraya mı vereceğim...Eve gelinir ve bilindik cümleiçten tekrarlanır. "Biraz oynıyim, sonra çalışırım"....Biraz oynanır...Saate bakılır...Pazar gecesi 20:00'dır....Parliament Sinema Kulübü Pazar Gecesi Sineması'na gidilir...Hey....I've looked...aaaaalll my life....for you.....now you're heeere

5 yorum:

Ortega dedi ki...

Şu babaya yapılan, "girdi mi?" hareketiyle alakalı hikayeyi ilk okuduğumda çok gülmüştüm, hala da çok gülüyorum. :)

solo dedi ki...

"pazartesi yazılısınız" bölümü favorim

Hemşo dedi ki...

çok güzel ya. yine gittik maziye :)

Old Sports Pub dedi ki...

O zamanlar Call of Duty yok Cabal vardı. Need for Speed yok Test Driver vardı. Max Payne yok RoboCop vardı.

umutation! dedi ki...

abi amiga 500'ün rahatlığı şu anki windows 7'de yok yemin ediyorum. disketi takıyordun oyun başlıyordu kafa rahat ne güzel. monitörü vardı onun ayrıca, anne babayla da papaz olunmuyordu o yüzden. tam zengin işiymiş ha :)

bir de sensible soccer vardı tabii. abdullah ercanla o kadar çok soldan kaptırırdım ki şuan hala gözümde dünya yıldızıdır, gerçek hayatla oyunu karıştırır oldum.