9 Mart 2011 Çarşamba

ŞAPKADAN TAVŞANLI MADENİ ÇIKTI












FourFourTwo Subat ayi sayisinda yayinlanmistir

----------------------------

Daha dört yıl önce amatör ligde oynayan ekip, bugün Bank Asya’da zirveyi zorluyor. Üstelik bunu denk bütçeyle yapıyor. FourFourTwo, Tavşanlı Linyitspor mucizesinin perdesini aralıyor

Yazı Ahmet Yavuz

Pazar sabahının saat 9:30’unda aramakla belli ki hatta ettik. Telefonu meşgule düşürüyor. Kütahya’nın Tavşanlı ilçesinde bu saatte oturup soluklanacak tek yer, o gün açık olan esnafa hizmet eden kıraathaneler. Tam birine oturmuşken telefon çalıyor. Arayan Tavşanlı Linyitspor Başkanı Mustafa Çokuslu. Biraz sonra arabasıyla geliyor ve biz de kendi aracımızla peşine takılıyoruz. İstikamet ilçenin hemen çıkışında bir yol üstü dinlenme mekânı.

Başkanı arabadan iner inmez kalabalık bir grup karşılıyor. Tek tek tokalaşıyor hepsiyle. Sıra bize gelince elimizi sıkmakla yetinmiyor, bir de yanaklarımızdan öpüyor.

Burası çevre illerden gelen Tavşanlı Linyitsporluların maç öncesi buluşma noktası. Taraftarları taşıyan otobüsler boşalıyor ve inen herkes başkanla birer birer selamlaşıyor. Sofralar kurulduktan sonra taraftarlarla başkan hep birlikte kahvaltı yapıyor.

Bu ilişki modeline, piyasa değeri 180 milyon euroya ulaşan Bank Asya 1. Lig takımlarından birinde şahit olmak gerçekten garip. Ama bundan daha garip olan şeyler var. 1. Lig’e sezon başında yükselen Tavşanlı Linyitspor daha dört yıl öncesine kadar amatör ligde mücadele ediyordu. Bu takım Transfermarkt’ın listesine göre 4,5 milyon liralık piyasa değeriyle Bank Asya 1. Lig’de Diyarbakırspor’un üzerinde 17’nci sırada yer alıyor. Ama puan cetvelinde kendilerine buldukları yerle herkesi şaşkına çevirdiler. Ligin 21’inci haftasında oynanacak Boluspor maçı öncesi liderin yalnızca üç puan gerisindeler!

“Geçen sezon 2. Lig’deyken de küme kalma hedefiyle yola çıkmıştık, bu sene de öyle” diyor başkan ve gülüyor. Belli ki, sezon başından bu yana sürekli bunu tekrarlıyor. Takım elbisesini örten uzun paltosuyla, sanki vücudundan bir parça haline gelmiş bıyığı ve sağa yatırılmış, hafif aklaşmış saçlarıyla bu adam, Türkiye Kömür İşletmeleri Garp Linyitleri İşletmesi Genel Müdür Yardımcısı sıfatına yaraşır bir şekilde tam bir devlet memuru görünümünde. Zaten o da bunu söylüyor: “Ben devlet memuruyum. Alabileceğim riskin altına girerim. Hesabım kitabım belli. Yoksa bunun hesabı benden sorulur. Bir devlet memuru olarak neyin ne kadar hesabını verebilirim ona bakarım.”

“Amatör ruh, profesyonel anlayış”

Peki, bu kadar kısa zamanda ve böylesine dar bir bütçeyle, futbol kültürüyle pek de ünlü olmayan bir şehrin 60 bin nüfuslu bir ilçesinden çıkıp da bu başarıya nasıl imza attılar? Bu aslında sadece FourFourTwo’nun değil, bütün spor camiasının sorduğu bir soru. “Bugüne kadar hep ayağımızı yorganımıza göre uzattık” diyor Mustfa Çokuslu. “Kısıtlı bütçeyi disipline ettik, amatör ruhumuzu profesyonel anlayışla birleştirdik.”


Yıllık 6 milyon tona yakın kömürün üretildiği Tavşanlı, bir enerji bölgesi. Kömür, takımın idman yaptığı Tunçbilek tesislerinin 10 km yakınında çıkarılıyor. Ve bu madende yurdun dört bir yanının enerji ihtiyacını karşılayan 2 bin 300 çalışan, kendi enerjisini son dört yıldır Tavşanlı Linyitspor’dan alıyor. “Madende çalışanların çoğu kulübümüzün üyesi” diyor başkan.

Tavşanlı Linyitspor’un yedi kişiden oluşan yönetim kurulunda üç memur, dört işçi var. TKİ’nin nakdi yardımının olmadığını söylüyor başkan Mustafa Çokuslu. “Ama devletin ayni yardımları var. TKİ’ye ait bir binayı yönetim binası yaptık. Elektrik, su ve barınma devlete ait. Bunun dışında futbolla ilgili tüm giderler, futboldan elde edilen gelirlerle karşılanıyor.” Yönetimin arkasında destek olan bir de siyaset adamı var. AKP Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu, Tavşanlı Linyitspor’la yakından ilgileniyor.

İşin içine siyasetin girmiş olması bir dönem Tavşanlı Linyitspor’un iç işlerine de yansıdı. 2008-2009 sezonunda belediyeye bağlanan kulüp, 2009 seçimlerinde Fazilet Partisi adayının göreve gelmesiyle yeniden devlete geçti. Ama tüm bu süre içerisinde takım hız kesmeden çıkışına devam etti; 2006-2007’de 3. Lig’e, 2008-09 sezonu sonunda 2. Lig’e yükseldi. Bu sezonun başındaysa Bank Asya 1. Lig vizesi aldı. Burada sergiledikleri performansı ise sezon başında kimse beklemiyordu. Nitekim Tavşanlı Linyitspor da kötü bir başlangıçla ilk altı haftada iki puan alarak ligin dibini boylamıştı. Ama ilk yarının devamında 11 maçta elde ettikleri yedi galibiyet ve üç beraberlikle ilk yarıyı altıncı sırada bitirince tüm dikkatleri üzerine çekti. Bu sadece spor kamuoyu için değil, Tavşanlılar için bile büyük sürprizdi. Başkan Mustafa Çokuslu için de şaşıranlardan biriydi: “Bazı takımlar trilyonlar değerinde transferler yaparak şampiyonluk parolasıyla lige başladı. Bu da ister istemez onlar üzerinde baskı oluşturdu. Bizim üzerimizde bir baskı yok, bu nedenle çok rahatız.”

Tavşanlı Linyitspor, gerçekten de sezona mütevazı bir kadroyla başladı. Sezon başında Bonservisi elinde bulunan Oğuz Dağlaroğlu kadroya dahil edilirken, Gençlerbirliği’nde forma şansı bulamayan Mehmet Akyüz takıma katıldı. Tek yabancı transferse Orduspor’dan alınan İbrahim Sulemana oldu. 2006 yılında Tavşanlı Linyitspor’un amatör lig kadrosunda forma giyen Ahmet Yakar, Abdi Aktaş ve Hasan Yaşar gibi isimler de kadroda yer almaya devam ettiler. İlk yarıdaki başarılı performansının ardından transfer döneminde gözler özellikle Mehmet Akyüz’ün üzerindeydi ancak yönetim, gelen teklifleri geri çevirdi. Üstüne üstlük takım, Kartalspor’dan gelen Ogunseye’yle daha da güçlendi.












Başkan Mustafa Çokuslu ilk hedefin kümede kalmak olduğunu belirtse de “Devre arasında kapımızı çalanlar oldu. Biz de belli bir yola girdik. Bu yolda silahlarımızı rakibimize vermek istemeyiz” sözleriyle sanki biraz şampiyonluğa da göz kırpıyor. Ama ne kadar zorlasak da ağzından şampiyonluk iddiası çıkmıyor. “Sezon başından beri hedefimiz değişmedi. Ana hedefimiz ligde kalmak.” Acaba başkan Süper Lig’de uykularının kaçacağından mı korkuyor? “Hayır” diyor. “Yol bizi Süper Lig’e götürürse biz onun da altından kalkarız.”

Bir devlet kuruluşunun takımı olmanın pek çok avantajı var elbette. Her şeyden önce takımda muhalif kanat yok. Bu elbette, küçük bir ilçenin takımı olmanın da bir sonucu. “Bizde ayak oyunu yok. Belli bir kitlenin altını oyup yönetimi ele geçirmeye çalışanlar yok. Dış etkilere kapalıyız. Çok fazla kafadan ses çıkmıyor. Hesabı kitabı ona göre yapıyoruz. Yıkıcı etkilere kapalıyız. Disipline edilmiş bir mali yapı. Bu da önemli bir avantaj” diyor başkan.

Plaka numaraları 43,5
Maçın başlamasına dakikalar kala Muratgazi ve Neşter isimli taraftar gruplarıyla Bursa Linyitsporlular Derneği üyeleri sahaya sırtını dönüyor ve yönetime seslerini duyurmaya çalışıyorlar: “Stat istiyoruz!” Sezon başından bu yana maçlarını Kütahya Dumlupınar Stadı’nda oynuyorlar. Hava güneşli ama zemin çamur deryası ve Tavşanlı Linyitspor’un coşkusu 8 bin 500’lük kapasiteye sığmıyor.

Ama taraftarların bu tepkisinin sebebi sadece bu olumsuzluklardan kaynaklanmıyor. Tavşanlıların Kütahya halkıyla araları çok da iyi sayılmaz. Şu anda bölgesel amatör ligde mücadele eden Kütahyaspor’un taraftarları Tavşanlı’yı kabullenebilmiş değiller. Tavşanlı Linyitspor’da forma giyen Emrah Dağ, Kütahya doğumlu ve Kütahyalılar onun Tavşanlı tercihine tepkililer. Tavşanlılılar da kaşkollarının üzerinde Kütahya’nın plaka numarası 43’ü kullanmak yerine 43,5’ü tercih ediyorlar.

“Ama bu durum tersine dönüyor” diyor başkan Mustafa Çokuslu. “Artık Kütahya şehrinde esnaf, dükkanlarına Tavşanlı Linyitspor bayrakları asmaya başladı. Başarıyla birlikte bütün kent Tavşanlı’yı bağrına bastı.”

Gerçekten de Dumlupınar Stadı’nın etrafı kırmızı siyah renklerini kuşanmış bir şekilde karşılıyor bizi. Tribün koltukları Türkiye’nin en garip renklerine (Kütahyaspor’un renkleri olan turkuvaz mavisi ve kobalt mavisi) sahip olsa da, taraftarlar en azından şapkalarıyla kırmızı siyah tonlarını hakim kılıyorlar.

Bir taraftan TFF’nin kriterlerine uymayan Tavşanlı’daki Ada Stadı’nda çalışmalar sürüyor. Başkan sezon sona ermeden bu stada geçilebileceğini söylüyor.

Boluspor’a karşı çıkacakları maç, Tavşanlı Linyitspor adına rövanş fırsatı. İlk yarının dördüncü haftasında 5-0 kaybettikleri rakiplerine karşısında bu kez gülmek istiyorlar. Bunun için ligin en çok gol atan takımını durdurmaları gerek. Boluspor bir türlü istediği istikrarı yakalayamasa da şampiyonluğun favorileri arasında gösteriliyor. Ama Tavşanlı Linyitsporlular kendilerine güveniyorlar, çünkü her ne kadar ilk maçta beş gol yemiş olsalar da ligin en az gol yiyen takımı unvanı onlarda.

Son dokuz maçının beşini kazanan, dördünde de berabere kalan Tavşanlı Linyitspor bu maça da oyunun kontrolünü elinde tutarak başlıyor. Yeni transfer Ogunseye, orta sahada görev yapan Mehmet Besler ve Mikail Üzümcü tek golcü Mehmet Akyüz’ü golle buluşturmaya çalışıyor ama ilk yarı golsüz sona eriyor. İkinci yarıya daha etkili başlayan Tavşanlı, 49’uncu dakikada Mehmet Akyüz’ün asistiyle Mikail’in ayağından golü buluyor. Son 15 dakikada sahneye bu kez Oğuz Dağlaroğlu çıkıyor ve iki kritik top çıkararak maçın 1-0 sona ermesinde büyük rol oynuyor.

“Ortaya Tavşanlı Linyitspor helvası çıktı”

Kütahya bayram yeri… Çamur sahaya doluşan teknik heyet ve futbolcular birbirine sarılırken biz de teknik direktör Mustafa Akçay’ın yanına doğru sokuluyoruz. Daha öncesinden tanışmıyoruz ama tebriğimize sarılarak karşılık veriyor. Ona Tavşanlı’da Türk Mourinho diyorlar. 4-5-1’le mucizeler yaratıyor.

Oyunculara “İnsanları kahraman yapan imkânsızlıklardır” diye nasihat verdiğini duymuştuk. Peki ne demek istiyor bununla? “Kamuoyu tarafından bu ligin takımı olarak benimsenmemek bizim için en büyük imkânsızlıktı. Lige yeni çıkmış bir takımız ve tesislerimizde sıkıntılar var. Ayrıca ekonomik açıdan diğer takımların oldukça gerisindeyiz. Bunlar da bizim adımıza imkânsızlıklardan bazıları. Ama tüm bunlar bize lokomotif olan değerleri içinde barındırıyor. Bu da bize iyi bir yakıt oldu” diyor Akçay.

Uzun sakalları ve yüzünün yarısını örten şapkasının arasından gözlerini zor seçebiliyoruz. Ama tüm sorularımıza bilgece cevaplar vererek etkiliyor bizi. Hollanda futbolunu araştırıyor ama takımını çoğu zaman 4-5-1 oynatıyor. “Bu durum elimizdeki argümanların sağlıklı kullanımıyla ilgili. Futbolun iki yönü var. Hücumu da savunmayı da düşünmelisiniz. Ama Bank Asya 1. Lig’in zorluk seviyesini göz önünde bulundurmak zorundayız. Biz, hayalcilikten çok gerçeklerle yüzleşmeyi seçtik. Eldeki mevcutları değerlendirerek bir helva yapmaya çalıştık ve ortaya Tavşanlı Linyitspor helvası çıktı.”

Takımda iki yıldız öne çıksa da iyi bir ekip ruhu var; bunu biz de maçı izlerken gözlemledik. Kaleyi Fenerbahçe altyapısından yetişen tecrübeli file bekçisi Oğuz Dağlaroğlu koruyor. Mehmet Akyüz ise Süper Lig’e yeniden göz kırpan bir performans sergiliyor. “Kişiler içinde bulundukları ortama yaptıkları kadar saygı görürler ve yaptıkları katkı kadar içinde bulundukları katkı kadar” diyor Mustafa Akçay. Mehmet Akyüz ve Oğuz Dağlaroğlu’ndan takım oyunu içinde çok iyi fayda sağladıklarını söylüyor. Bunun karşılıklı bir alışveriş olduğunu belirtiyor.

Başarının altında ise Tavşanlı’nın tabanına yayılmış ruhunun yattığını söylüyor Akçay: “Yöneticilerimizin çok fazla parası olmayabilir ama çok büyük gönülleri var. Camia küçük olsa da altın saflığında bir saflık söz konusu. İlişkilerde maddi bir çıkara dayalı bir düşünce yok. Bu da ilişkilerin devamlılığını beraberinde getiriyor ve bizi motive ediyor. Küçük şehrin ortak akıl üretmesi, büyük şehirlere göre daha kolaydır. Biz de bunun avantajını kullanıyoruz.”

Onun da ağzından şampiyonluk kelimesi çıkmıyor. Gerçekçiliğini koruyor. Kümede kalma hedeflerini neredeyse garantilemiş olsalar da ilk hedefleri bunu garantilemek. “Ama” diyor, “insanın kendini kandırması kadar kötü bir şey yoktur. ‘Aklımızın bir köşesinde şampiyonluk yok’ desek yalan söylemiş oluruz. Yolculuk bizi hangi noktaya getirir bilemeyiz. Umarım Tanrı bizi seçmiştir. Bunun için çok çalışacağız.”

Mustafa Akçay, Tavşanlı’da gerçekleştirdiği devrimin bizzat içinde olmakla kalmıyor, Türk futbolunda da devrim potansiyelinin olduğuna inanıyor. “Altyapılarımızla çok sağlıklı, marjinal ve ihtilal düzeyinde eylemler yaparak her şeyi yeniden başlatabiliriz. Tanrı’nın bize genetik kodlamayla vermiş olduğu yetenekleri; duygusal zeka, inisiyatif alma kabiliyeti ve analitik düşünceyle birleştirebilirsek o zaman Türk futbolu olarak zirveden inmeyiz. Ben buna inanıyorum, potansiyelimize güveniyorum ve her zaman cebimin bir köşesinde bu düşünceyi taşıyorum.”

Tavşanlı Linyitspor Boluspor’u mağlup ederek liderle puanını eşitliyor ve averajla dördüncü sıraya yerleşiyor. Artık Türkiye, daha önce adını duymadığı bir ilçeyi futbolundan tanıyor. Ama asıl önemlisi lig tarihi, eşi benzerine zor rastlanır bir destana tanıklık ediyor. Tavşanlı Linyitspor, milyon dolarlık transferlerle başarı peşinde koşan takımlara denk bütçeyle nelerin başarılabileceğinin dersini veriyor. Maçtan sonra futbolcular madeni işlemeye devam etmek üzere Tunçbilek’e yola koyuluyorlar. Haftaya yeniden sahne alacaklar ve belki de cevherlerini önümüzdeki yıl Süper Lig’de sergileyecekler.

by Ahmet Yavuz

1 yorum:

tarsusian dedi ki...

aslında üzerine düşülmesi gereken bir konu; türk futbolunda durmaksızın üst liglere tırmanan takımlar. bildiğim kadarıyla adanaspor sezon kaybetmeden süper ligden amatöre, amatörden de bank asya'ya kadar çıkmıştı. yine yanılmıyorsam 2000'lerin başında kayseri erciyes (o zamanlar bir adı hacılar erciyes'ti) sezon kaybetmeden süper lig'e ya da bank asya'ya çıkmıştı. yine birer sezon arayla çıkmasa da kasımpaşa da kısa sürede alt liglerden süper lige çıkmıştır. ilginç bir araştırma konusu olacağı kesin:)