14 Haziran 2011 Salı

BERBER DÜKKANINDAN ÇIKAN YILDIZ

























World Soccer dergisinin 50. sayısı için kendisiyle röportaj yapılan Portekiz futbolunun efsanesi Eusebio şöyle diyor "kariyerinizdeki en iyi hoca hangisiydi?" sorusuna cevap olarak, "Benfica'daki kariyerim boyunca çok büyük hocalarım oldu ama Bela Guttmann en iyisiydi, beni doğru zamanda arkadan itti ve bana inandı" cevabını verir. Macar futbolunun efsane isimlerinden olan, büyük futbol dehası Bela Guttmann için ayrı bir yazı yazmak gerekir ama Eusebio'yu nasıl dünya futboluna kazandırdığıyla ilgili küçük bir hikaye anlatalım.

Guttmann'ın kariyeri de sansasyonel olmuştur. Macar futbolunun efsane hocası Gusztáv Sebes ile birlikte ülke futbolunda bir devrim gerçekleştiren Guttmann'ın, örneğin milli takımı bırakış hilkayesi çok ilginçtir. 1924 Paris Olimpiyatları için, Guttmann'ı da içinde bulunduran kadro kamp yapmak için Montmarte'a gider ama takımın oraya götürülmesinin sebebi, milli takım yetkililerinin gece hayatına rahatça akabilmesidir. Kafilede futbolcudan çok yönetici olduğunu gören Guttmann, geceleri uyuyamadıkları gerekçesiyle şikayette bulunur ama kendisini dinletemez. Bunun üzerine bir gece arkadaşlarını yatağından kaldırır, oteldeki tüm fareleri yakalattırır ve hepsini kuyruğundan yöneticilerin kaldığı odaların kapılarına asar. Milli takım formasına, daha 3 kez giymişken veda eder.

















İşte o Guttmann 1960 yılına gelindiğinde, Benfica'nın başındadır. Takımı Portekiz şampiyonluğuna taşımıştır. O günlerde karşısına eski bir öğrencisi çıkar. Brezilyalı Jose Carlos Bauer. Bauer, Guttmann'ın 1957-58 sezonunda çalıştırdığı Sao Paulo takımından öğrencisidir ve 1950 ile 1954 Dünya Kupası'nda oynamış, hatta 1954'teki Macarlarla Brezilyalılar arasında oynanan o müthiş "Bern Savaşı" maçının da kadrosunda yer almıştır. O maçta kendilerini mağlup eden Macarların deha beyinlerinden birisi sonradan hocaları olmuştur. Guttmann ve Bauer Lizbon'da bir berber dükkanında karşılaşırlar. Bauer o sırada bugün Sao Paulo eyaletinin 3. liginde mücadele eden Associação Ferroviária de Esportes takımının başındadır ve Afrika turuna çıkmak üzeredir. Guttmann ona genç yetenekleri araştırmasını ve kendisine bildirmesini ister.

Bauer takımıyla Mozambik'e uğradığında dikkatini bir çocuk çeker. Başkent Maputo takımında oynayan 18 yaşındaki Eusébio da Silva Ferreira. Bauer gencin süratini ve top tekniğine hayran kalır. Genç 100 metreyi 11 saniyede koşabilmektedir. Futbolculuğunda 6 şampiyonluk yaşadığı Sao Paulo'ya teklif eder ama kulüp onu almayı reddeder. Bunun üzerine Maputo takımını pilot takım olarak kullanan Sporting Lizbon devreye girer. Pilot takım anlaşması gereği Eusébio'yu Portekiz'e bedelsiz getirip altyapıya sokarak eğitmeyi planlamaktadır. O günlerde Bauer aynı berber dükkanında, eski hocası Bela Guttmann ile tekrar karşılaşır. Ona genç oyuncudan bahseder. Guttmann paltosunu kaptığı gibi berberden çıkar, Mozambik kulübünü arar ve kulübü bugünkü parayla 135,000 euro gibi bir rakama ikna eder. Sıra gencin ailesini ikna etmeye kalmıştır. Onlara da her yıl 2,000 euro üzerine anlaşılır. Berber dükkanındaki o konuşmadan 2 gün sonra Benfica, Sporting Lizbon'ın burnunun dibinden Eusebio'yu kapmıştır.

1961 yılının Mayıs ayında Benfica, Barcelona'yı 3-2 mağlup ederek Avrupa şampiyonu olur. Bu maçtan 1 hafta sonra Guttmann, kendi elleriyle kaptığı gence kadroda bir şans verir. aşağı yukarı 1 yıl sonra genç sahada Benfica'yı üstüste ikinci şampiyonluğuna götürecektir. Finalde Real Madrid'i 5-3 mağlup ettikleri maçta skoru kopartan 2 golü atarak. Real'in o maçtaki 3 golünü de Macarların efsanesi Puskas atmıştır. Bir Macar hoca, kendi ülkesinin mağlup ettiği bir Brezilyalıya hoca olmuş, bu birliktelik daha sonra bir Mozambikliyi kendisine kazandırmış ve bu Mozambikli, Macar hocasına, bir başka Macar efsanesinin (Sebes) yarattığı takımın sahadaki efsanesinin 3 gol attığı maçta kupayı ikinci kez kazandırmıştır...Bundan güzel hikaye olur mu?

2 yorum:

burakcelik dedi ki...

Lefter'den başka futbolcu tanımayan rahmetli dedemin bile bildgigi , çok iyi topçu dedigi bir adamdır Eusebio :) Bide not olarak 24 maçta 40 küsür gol attıgını okumuştum bir yerlerde ki kariyer istatistikleri de aşağı yukarı maç başına bir gole yakındı yanılmıyorsam.

Bir de the equaliser blogda Bela Guttmann hakkında güzel bir yazı var yeri gelmişken onu da tavsiye edeyim

http://equaliserfootball.com/2010/08/05/19-guttmann/

rylstx dedi ki...

Ukalalik olacak ama duzeltmis olayim; World Soccer'in 50. sayisi vesilesi ile degil 50. yili vesilesi ile cikmistir bu yazi. Cok da guzel sayidir hakkaten. Sadece Eusebio ile degil Hagi'den Platini'ye Prosinecki'ye kdr akla gelen tum kalburustu eski topcularla yaptiklari roportajlar vardir o sayida. Tam arsivliktir.