9 Haziran 2011 Perşembe

MOHAMMED SALIM'İN HİKAYESİ

























İngilizler, dünyanın öbür ucundan kalkıp Kwai Köprüsü'nü inşa etmeye gittiklerinde kıtadaki kültüre ve sosyal hayata her alanda etki ettiler tabii. En çok etkiledikleri toplum da şüphesiz Hindistan oldu. İngilizler zamanında Hintli çocuklara okullarda logaritmik cetveli ezberletirlermiş. O cetvelin ne menem bir şey olduğunu bilen bilir. Amaç da çocukların beyinlerini bu tür yorucu şeylerle meşgul ederek, yönetimlerine karşı bağımsızlık yanlısı düşüncelerin oluşmasına fırsat vermemekmiş.

1947 Gandhi'nin önderliğini yaptığı sivil itaatsizlik eyleminin sonunda elde edilen bağımsızlık geride bir dolu İngiliz etkisi bıraktı. Bu etkinin en büyük sonuçlarından birkaçı da spor alanında görüldü. İngilizlerin özellikle Pakistan'da da etkisinin çok açıkça görülebileceği faaliyetleri kriket sporunun bugün hala bu 2 ülkede oldukça ilgi görmesinin önünü açtı. Futbolda ülkelerin dünya arenasındaki başarıları genelde barındırdıkları nüfusla da şekillendirilir. "17 milyonluk Hollanda şu kadar yıldız çıkarıyor, biz 75 milyonluk ülkeden kaç tane futbolcu çıkardık" serzenişlerine çok sık rastlarız, artık siz o 17 milyonluk Holanda yerine az nüfuslu herhangi bir ülkeyi koyabilirsiniz. Aynı şey olimpik sporlarda da geçerlidir. Ülke nüfusundan doğru dürüst bir tek tenisçi çıkmamasını konuşuruz mesela. Örneğin eski Yugoslav devletleri sürekli yenilerini kazandırırken.

Hindistan bu tartışmalarda çok sık yer alan bir ülkedir. Nüfusu milyara yaklaşmış ülkeden doğru dürüst tek bir futbolcu çıkmaması sürekli dile getirilir muhabbetlerde. Doğrudur da. Hindistan'ın bireysel anlamda yıldızları olmadığı gibi, milli takım bazında da iz bırakan işler yapmış değildir. Bugüne kadar hiçbir Dünya Kupası'nda boy gösterememeleri bir yana, Asya Kupası'nda 1964'te oynadıkları final dışında da hiçbir başarıları yok. O kupada İsrail'in ardından ikinci olmuşlardı (İsrail o yıllarda Asya federasyonuna bağlıydı). Zaten 1984'te söz konusu kupada ilk turda elenmelerinin ardından bir daha katılamadılar. Ancak 2008'de kazandıklar AFC Challenge Cup sayesinde 2011 yılında Katar'da düzenlenecek Asya Kupası'nda mücadele edecekler. Milli takımın başında, 2006 yılından beri (sürpriz olmayacak üzere) İngiliz Bob Houghton bulunuyor. Houghton 70'li yılların sonlarında İsveç futbolundaki İngiliz devrimini ilk gerçekleştiren adamlardan birisiydi ve Malmö ile 3 lig şampiyonluğu kazandı. Onun açtığı yoldan devam eden adamsa Roy Hodgson oldu. Houghton bugün aynı değişimi Hindistan futbolunda yaratmaya çalışıyor.

Öte yandan ülkede köklü bir lig organizasyonu da yok. Ligdeki takım sayısı son yıllarda artırılarak 14'e ulaştırıldı. Ülkenin en köklü kulüpleri, Kalküta derbisini oluşturan East Bengal ve Mohun Bagan arasındaki derbiyi daha önce blogda aktarmıştık. Milli takımın ve ülkenin en ünlü futbolcusu, 3 sezon Bury FC forması giyen Baichung Bhutia'nın İlhan Mansızvari kariyerini de daha önce aktardık. Bugün bahsedeceğimiz adam ise, bu "futbol fakiri" ülkenin yurt dışına gönderdiği ilk adamlardan. Britanya futbol tarihinin çıplak ayaklı Hintlisi Mohammed Salim'den.




















Mohammed Salim, 1904 yılında Kalküta'da dünyaya geldi. Futbola, Kalküta'nın diğer kulübü olan, bir nevi "Hindistan'ın Beşiktaş"ı Mohammedan Sport Club'da başladı. Mohammedan, 1891 yılında kurulmuş, Hindistan'daki müslümanların desteklediği ama ülkedeki elit tabaka müslümanların Muslim Institute kulübünü desteklemesi sonucu yıllarca maddi sıkıntılarla boğuşmuş, hazırlık maçından öteye geçemeyen bir kulüptü. Öyle ki maçlarını oynadıkları sahada tribün namına bir şey olmadığından, taraftarlar çadır kurarak maçları takip ediyordu. 1934 yılında Kalküta Ligi'ne kabul edildiler. Edildikleri ilk yılda da şampiyon oldular. Böylece ilk kez bir Hint takımı bu ligde şampiyon olarak İngilizlerin hegemonyasını kırdı. Ligi 6 yıl üstüste kazandıktan sonra (şampiyon serinin sahibi oyuncular yukarıda), 1941'de Asya'nın en eski turnuvalarından Durand Kupası'nda, yine İngiliz hanedanına son verdiler. Bütün bunları gerçekleştirirken takımın en önemli oyuncularından olan Mohammed Salim, 1936 yılındaki şampiyonluktan sonra Çin Olimpik Milli takımı ile oynanacak bir maça davet edilir. Kendisinin İngiltere'de yaşayan kuzeni Hasheem bu maçlardan ilkini izlemeye gelir ve Salim'in oynadığı futboldan o kadar çok etkilenir ki onu ikinci maça çıkmayıp kendisiyle gelmesi için ikna eder. İkili önce Kahire'ye oradan da uzun bir gemi yolculuğu ile İngiltere'ye giderler. Hasheem'in Londra'daki evinde birkaç gün kalırlar ve Glasgow'a geçerler.

Glasgow'da, Celtic'in efsanevi menajerlerinden olan, görevde kaldığı 43 yılda kulübe 30 kupa kazandıran Willie Maley ile bir randevu ayarlanır. Hasheem, Maley'e Hindistan'dan çok yetenekli bir oyuncu getirdiğini, ancak ortada ufak bir problem olduğunu, zira kendisinin çıplak ayakla futbol oynadığını belirtir. Maley buna gülerek karşılık verir, ve kramponlu, profesyonel İskoç oyuncular karşısında Salim'in hiçbir şansı olmadığını düşünür. Ancak Hasheem'in ısrarı sonucu 28 Ağustos 1936'da, sezon öncesi hazırlıkları çerçevesinde Hamilton'la oynanacak maç için kadroya dahil edilir. Salim maçta ayaklarına sardığı bir bandajla oynayacaktır.

Ertesi gün Scottish Daily Express'in sayfalarında Mohammed Salim'in İskoç seyircileri hipnotize ettiği, bu çıplak ayaklı Hint yıldızı ile ilgili övgüler doludur. Celtic maçı 5-1 kazanmış ve bir kanat oyuncusu olan Salim mükemmel oynamıştır. Kısa bir süre sonra Hamilton Accies ile oynanan maçta da forma giyer ve 7-1'lik galibiyette önemli bir rol oynar. Basın onu, "istediği anda topu istediği yere gönderebilen bir oyuncu" olarak tanımlar. Celtic onunla kontrat imzalamak ister. Ancak vatanından uzakta geçirdiği uzun aylar sonrası Salim, Hindistan'ı özlemiştir ve evine dönmek ister. Cetlic onu ikna etmek için elinden geleni yapar. Hatta özel bir maç düzenleyip, maç hasılatının % 5'ini ona verme teklifini dahi yaparlar. Ancak, Salim bunu reddeder ve gelirin yetimlere bağışlanmasını ister. Maç sonunda hasılatın %5'i, o zamanlar için hatırı sayılır bir para olan 1.800 pounda denk gelmektedir. Salim İskoçya'daki son hizmetini yapıp Mohammedan Sports Club'a geri döner. Futbol hatı boyunca bu kulüpte oynayarak emekli olur.

Bundan 43 yıl sonra. 1980 yılında, Salim, 76 yaşındadır ve ciddi bir hastalığın pençesindedir. Oğlu Rashid Celtic kulübüne bir mektup yazarak babasının çok hasta olduğunu ve babasının tedavisi için biraz paraya ihtiyacı olduğunu bildirir. Aslında kendi ifadesine göre asıl amacı para istemek değil, babasının hala Celticlilerin hafızalarında olup olmadığıdır. Beklemediği şey olur ve İskoç kulübü kısa bir süre sonra bir cevap mektubu gönderir Rashid'e. Mektupta, her türlü yardıma hazır oldukları yazmaktadır ve üstelik babasının banka hesabına da 100 pound yatırılmıştır. Mohammed Salim, kısa bir süre sonra hayata veda eder. Rashid bugün hala Celtic kulübünden gelen 100 pounda dokunmadığını söylüyor. 43 yıl önce, sadece 2 hazırlık maçı için yeşil-beyazlı formayı giyen bu ayakkabısız adam, uzun zaman sonra dahi akıllardadır ve o sembolik para bunun bir göstergesidir.

Hindistan'ın ilk yurt dışı temsilcisi olan Mohammed Salim bugün dahi hala ülke futbolunun yetiştirdiği en büyük futbolcu olarak bilinir...

3 yorum:

Karpatský Maradona dedi ki...

Felaket guzel bir yazi olmus, takimlarin su donemde eski degerlerine sahip cikmasi cok onemli.
mbkececi

AFO dedi ki...

P.zevenkler göndere göndere 100 pound göndermişler. :))

eaglemre dedi ki...

2011 asya kupasına katıldı hindistan. avustralya, güney kore ve bahreyn'in olduğu grupta 0 puan aldılar, 3 gol atıp 13 gol yediler.