25 Ağustos 2011 Perşembe
BİRİ BANA ANLATSIN vol.10: FORVETTEN KAPTAN OLUR MU?
Bu seriyi de böyle kapatalım.Fikir benden çıkmadı, Liverpool efsanelerinden, takımın kaptanlığını da yapmış, bugün BBC Match of the Day'in yorumcularından Alan Hansen, Arsene Wenger'in Robin van Persie'yi Arsenal kaptanlığına getirmesinin ardından "forvetten kaptan olmaz, Van Persie kararı yanlış, Arsenal'in kadrosunda kaptan olacak kişi defansta oynayan Thomas Vermaelen'dir" şeklinde bir demeç verdi. Öncelikle kaptan olmak için geçerli olan kıstasların içinde mevki de bulunur mu bunu konuşmak lazım. Tabii sonra da bunun gerekçelerini. Hücum hattında oynayan çok iyi kaptanlar gördü dünya futbolu. Francesco Totti, Ryan Giggs, Roberto Baggio, Diego Armando Maradona, Pele, Lothar Matthaus (kariyerinin başlarında Alman milli takımında). Tabii tüm bu oyuncuların mevkilerinden daha önemli özellikleri vardı ülkeleri için. Doğrudan forvet hattında bulunan ve takım kaptanlığını yapan oyunculara Avusturya milli takımındaki Toni Polster, İspanya'dan Emilio Butragueno, Şili'de Ivan Zamorano gibi isimleri örnek verebiliriz. 2010 Dünya Kupası'ndaki 32 takımın 14'ünün kaptanı defans oyuncularından oluşuyordu ve sadece 5'inin kaptanı forvet oyuncusuydu. Danimarka'dan Jon Dahl Tomasson, Kamerun'dan Samuel Eto'o, Kuzey Kore'den Hong Yong-Jo, Fildişi Sahili'nden Didier Drogba ve İsviçre'den Alexander Frei.
Buyurun...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
11 yorum:
Benim çocukluğumda (ki 80'lerin başlarına tekabül eder) 3 büyüklerin kaptanı da 5 numaraydı. Terim, Alpaslan, Mehmet Ekşi. Çocuk aklımla kaptanlar 5 numara mı olmalı acaba diye düşünür olmuştum. Neyse Trabzonspor'un da kaptanı Şenol Güneş'ti. O dönemlerde Milan'da Baresi, İnter'de Bergomi, Real'de Sanchis, Barca'da Zubizaretta'ydı kaptan. Kısacası eskiden daha çok yaşlı ve takımda yıllanmış oyunculara veriliyordu kaptanlık. Şimdi takımın vizyonu olan yüzlere veriliyor kaptanlık sanki daha çok. Bilemedim?
buyurun dan sonrası çıkmamış sanırım.
yoo o kadar orası....buyurun işte..
Alan Hansen harika bir oyuncuydu. Hatta uzun süre Ada'nın topla oynarken, hücuma kayılıp oyun kurarken en zarif stoper-liberosu oldu. Liverpool son şampiyon olduğunda da Hansen 36'sında olmasına rağmen savunmanın belkemiğiydi. Şampiyon olunamayan son 22 yılda belki kısmen Hyppia hariç kimse Hansen'in Liverpool savunmasında bıraktığı boşluğu dolduramadı.
Yine de yorumculuk döneminde böyle genellemeler üzerine kurulu keskin yorumlarında asla futbol sanatçılığındaki kadar başarılı olamadı Hansen. 1995-96 sezonunun başında Ferguson Man Utd kadrosunda revizyona gidip Neville'lar, Scholes'lar jenerasyonuyla gençleştirdiğinde ilk kaybettikleri maçtan sonra "Ferguson şunu iyi anlamalı: Çocukları oynatarak hiçbir şey kazanamazsınız" demişti. Gerisi hepimizin malumu. O her 5 yılda bir altyapı-özkaynaktan yenilenen Man Utd -maalesef- çok gerilerden gelip şampiyonluk sayısında Liverpool'u geçti.
Bu "Forvetten kaptan olmaz" genellemesi de aynen 1995-96'daki gibi bir süre sonra dalga konusu olur ki bizzat Kenny Dalglish dinlerken "E be baba, biz o kupalara şampiyonluklara abone olduğumuzda kaptan baban mıydı, ben miydim?" diye kıs kıs gülmüştür. Sonrasında da Dalglish Liverpool'da menajer-futbolcu olduğunda Hansen sakatlıklarla boğuşurken Whelan'ı kaptan yaptı... hatırlarsınız Euro 88'de Dassaev'e Van Basten de sonra en güzel golü atan adam (Golü daha önce attı İrlanda - SSCB grup maçında ama estetik açıdan önce Van Basten'in golü gelir sonra Whelan'ın ona istinaden "sonra" ifadesini kullandım) Whelan. Whelan orta sahaydı, SOuness da Houllier ile beraber Liverpool tarihinin en kötü teknik direktörü olmasına rağmen futbolculuğunda müthiş bir kaptandı ve Dalglish bizzat TD olmadan çok önce futbolcuyken Souness gelince kaptanlık bandını SOuness'a bıraktı. Sonraları Rush ve Barnes kaptan oldu vs. Biraz Hansen'in içinde kalmış o da arada birkaç sezon kaptanlık yapsa da...
Ben de izledim, duydum o anı; çok dalga konusu oldu yine Hansen o genellemeden sonra...
Biraz tecrübeli olacak. Takımda da zaman geçirmiş, ortamı biliyor olacak. Tabii biraz da "adam" olacak. Gerisi önemli değil. Öyle "Forvetten kaptan olmaz", "Şarkıcıdan oyuncu olmaz", "62'den tavşan olmaz"... muhalefetlerine hiç gerek yok.
Bence bunun iki ana nedeni var. Ilki; kalecilerin ve defansif oyuncularin, altin caglarini genelde futbol hayatlarinin ilerleyen donemlerinde yasar. Dolayisiyla, yas veya kulupte gecirilen uzun sure ve sadakat, futbolcuya olan saygiyi arttirir.
Ikincisi, defansif oyuncular -haliyle- rakibi durdurmak icin, sert bir futbol mizacina sahiptirler. Insanoglu, her ne kadar bunu inkar da etse liderlerini, bu ozelliklere sahip birisinden secmeye ozen gosterir.
bence orta sahalara daha çok yakışıyor kaptanlık. xavi, gerrard gibi adamlar takımın oyununu yönlendiren adamlar. zaten pazubandsız da olsa kaptan onlar gibi geliyor bana. biraz karakter de önemli tabi. kaptan yaptığın adam pepe gibi bir adam olursa o takım her maç 8-9 kişiyle bitirir.
Kaleci ya da defans oyuncularının kaptan olmasındaki asıl sebep sahanın neredeyse tümünü ve tüm oyuncuları hemen hemen her zaman görebilmeleridir bence. tabi kaptanlık özünde mevkii işi değildir, bence hiç farketmez.
forvet kaptan denince neden kimsenin aklına Hakan Şükür gelmedi :) Kaptanlık için bence mevkii önemli değil. kaptan yapacağın adamın itici gücü olmalı.
hakan şükür 2005-2006 sezonu..nokta!
Forvet konusunda haklı değil elbette ama Van Pearsie'nin yönetici özelliklerinin yeterli olmadığı konusunda haklı Hansen.
Genellemenin esiri olmuş sanki biraz o lafta. Genelde sahanın daha büyük kısmını gören oyuncuların yönetici özelliklerini daha fazla geliştirebilmesinin orantısına kanmış gibi.
Yorum Gönder