İngiliz futbolunda yerleri tartışma konusu olmayacak 2 teknik adam var. Sir Alex Ferguson ve Arsene Wenger. İlkinin tartışılmama sebebi konusunda hiçbir itirazım yok ama ikincisi hakkında var. Wenger'in tartışılmasını istememin sebebi, tipik bir teknik direktör kellesi isteme alışkanlığı değil ki bu blogda bunun en çok karşı çıktığımız şeylerden birisi olduğunu okuyucular biliyor. Benim derdim biraz masanın üstündeki verilerle. Bu sezon şampiyon olamazsa 8 sezon üstüste şampiyonluk görememiş olacak ki, 1996'da göreve geldikten sonra 8 sezonda kazandığı 3 şampiyonluğun ardından bu uzun kupasızlık çok net biçimde kafa karıştırıyor. Üstelik Gunners 2005'te kazandıkları FA Cup'ın ardından hiçbir kupa kazanamıyorlar 6 senedir. Bu sadece işin başarı yanı. Yıllar boyu, transfer ettiği genç oyunculardan bir iskelet yaratmaya çalışan Arsene Wenger bunda da başarılı olamadı. Arsenal'in 2006 Şampiyonlar Ligi finalinde sahaya çıkardığı 18 kişiden sadece Manuel Almunia (o sırada yedek kaleciydi) bugün takımda. O kadroda emekli olan bir çok isim oldu ama Wenger'in bel bağladığı, Clichy, Toure, Hleb, Eboue, Ashley Cole, Flamini ve son olarak da Fabregas takımdan ayrıldılar. Bugün Wenger yeni bir iskelet kurmak zorunda ama bu yolda da önemli zaafları var. Yüksek ücretler ödeyerek transfer ettiği Arshavin ve Nasri gibi isimler onun için hayal kırıklığı oldular ve olmak üzereler. Nasri'nin Manchester City yolcusu olması nerede ise kesin gibi ve Fransız'ın taraftarlarla arası çoktan açılmış durumda. Ama Wenger'in özellikle son döneminin analizi daha uzun bir yazının konusu. Biz geçtiğimiz hafta sonu oynanan Liverpool maçına bakalım.
Yukarıda bahsettiğimiz 2 isim Nasri ve Arshavin'in maçtaki etkenliği bugünkü mercek altına alacağımız konu. Aşağıda iki oyuncunun Liverpool maçındaki başarıı paslarının bir grafiği var. Nasri 65'te 53, Arshavin ise 37'de 22 gibi bir oran yakalamış. Ancak sorun bu başarılı pasların profilinde. Her 2 oyuncunun da ceza sahası içindeki arkadaşlarını pozisyona sokacak ya da rakip savunmanın dengesini bozacak paslarına çok az rastlanıyor. Özellikle Nasri'nin oyunu ileriye taşımayan yatay paslarındaki fazlalığı görebiliyoruz. Tabii bunlar pozisyonun kendisi ile birlikte izlendiğinde, bir atağı rahatlatıcı yan paslar olarak görülebilir ama maçı izleyenler bu pasların yarattığı etkiyi çok net hatırlayacaklardır.
Daha çarpıcı olan ise ikilinin başarısız pasları. Her ikisinin de ceza sahasına gönderdikleri toplardaki hüsranı çok net görebiliyorsunuz. Nasri'nin ceza sahası dışından içeriye gönderdiği ve boşa gitmiş 8 tane pas var. Bu sayı Arshavin'de 4. Toplam 12 akını, Fransız ve Rus'un ayağından çıkan paslarla bitmiş. İlginç olan ise neredeyse tümünün rakip kaleye doğru oynanmış paslar olması.
Tabii bir de iyi örneği göstermek lazım. Charlie Adam. Geçtiğimiz yıl, Blackpool formasıyla tüm sahayı radar gibi izlediğini gösteren o muhteşem uzun paslarını zaten görmüştük. Arsenal maçında 18'in dışından içine doğru gönderdiği 5 topun arkadaşlarıyla buluştuğunu görüyoruz ki Adam maçta 68'te 53'lük bir pas isabeti ile oynadı. Dikkat edilmesi gereken bir başka nokta, İskoç oyuncunun girdiği 7 ikili mücadeleyi de kazanması ve ayakta kalması.
Fabregas'ın gidişine Nasri'nin eklenmesi ile Arsenal oldukça zor günler geçirecek, şimdilik görüntü bu. Wenger tekrar yeni bir kadro toparlamak ve bu kadroya güven aşılamak zorunda. Üstelik artık Manchester City çok daha güçlü. Londra'nın anahtarını son yıllarda Chelsea'ye bırakan Arsenal, Manchester takımlarının ikisine birden boyun eğmekle karşı karşıya. Üstelik Tottenham da arkadan yaklaşıyor.
Sildim Seni Nasri
2 yorum:
Başka bir blogda yorum olarak biraz daha uzunca yazdım ama buraya sadece Gary Neville'in bir yazısının linkini yapıştırmak istiyorum sadece:, haksız değil şimdi :)
http://www.dailymail.co.uk/sport/football/article-2025700/Gary-Neville-Arsenal-fans-shouldnt-criticise-Arsene-Wenger.html
bu istatistiklere nereden ulaşabiliriz.
Yorum Gönder