20 Ağustos 2011 Cumartesi

HARRY KEWELL MELBOURNE VICTORY'DE

























Kızıyor bazı insanlar ona gösterilen sevgiye. "Bilmem kaç maçta bilmem kaç gol atabilmiş bu adama Hakan Şükür'e gösterilmeyen sevgi niye gösteriliyor?" diyorlar. İşin şahsi görüşe kayan tarafını geçtim, benim için Harry Kewell gibi bir adamın karakterini Hakan Şükür gibi bir karakterle kıyaslamak bile büyük yanlıştır ya onu çok başka bir yerde tartışmak gerek. Bunun yerli-yabancı, kulübün evladı-elin oğlu gibi malum zatın çok sevdiği bel altı ifadelerle desteklendiğini görmek beni daha da kızdırıyor. Kewell Galatasaray tarihinde başarı açısından üstlerde yer almayacak muhtemelen. Zaten görev yaptığı 3 sezonda Galatasaray hep hüsranı yaşadı neredeyse. Kulübün gelmiş geçmiş en kötü sezonunda o da vardı sahada. Biz de yeri geldi bu blogda onu ve ona gösterilen sevginin saha içi bazı zaaflarını örtmesini eleştirdik. Bugün bunu hala oturup konuşuruz. Ama aşk, sevgi bunlar mantık çerçevesinde tartışılacak şeyler değildir. Buna inat ederseniz, ömrünü Manchester United'a vermiş, sayısız kupa kazanmış bir adam olan Scholes'un jübilesinde, neden kulüpte sadece 5 sezon görev yapmış, hiçbir Avrupa başarısında adı olmayan ve hatta Avrupa maçlarında da iyi performans gösteremeyen bir Eric Cantona'nın maskelerini takmış onca adamın stadyuma hücum ettiğini anlayamazsınız. Aynen topu topu 2 sezon oynayan Pierre van Hooijdonk'un bugün neden Kadıköy'de çok sevildiğini de....

















Bu adamlar başka karakterdeki adamlardı (Kewell ve Van Hooijdonk'tan bahsediyoruz). Kewell Hamburg maçında hakem Sabri'ye faul çaldığında hakeme gidip "be hoca, bizim Sabri ufaklık, yere düşen adam 2 metre nasıl faul olur bu" diye anlatışı için sevildi bu ülkede. Bu kulübe onca futbolcu ve hatta onca yabancı gelip geçti. Avustralyalı'nın neden Hagi'nin yaşattıklarının zerresini yaşatamamasına rağmen, neredeyse onun kadar sevildiğinin sırrı kalplerde yatıyor. Öyle de kalacak.

Melbourne Victory ile 3 yıllık sözleşme imzaladı 32 yaşındaki oyuncu. Kariyerini orada kapatacak. Kaderin cilvesi, Melbourne Victory'nin teknik direktörü Mehmet Durakovic Karadağlı bir isim. Üzüntümüz belki onu en azından 1 şampiyonlukla uğurlasaydık biraz azalabilirdi. Ama gelip geçtiğiyle kalacak Ali Sami Yen'den. Yine de onu unutmak mümkün olmayacak. Daddy Cool şarkısı bu ülkede her duyulduğunda akıllara kendini getirecek ve biz onu öyle hatırlayacağız. Uğurlar olsun...Oynadığı maç, attığı gol, yaptığı asist geçirdiğği sakatlık şu bu...bazen aşık olunana neden aşık olduğunuzu bilmezsiniz...İşte öyle bir şey...

Hiç yorum yok: