11 Nisan 2012 Çarşamba

ROBBEN'İN KABUSU


















Bundesliga bu, 75 dakika büyük bir hevesle başına oturduğunuz ama maç içi yarattığı heyecan açısından sizi hayal kırıklığına uğratabilecek bir maç bile bir anda gözlerinizi kırpmayacağınız bir maça dönüşebiliyor. Aslında maçın henüz 3. dakikasında İlkay Gündoğan'ın Bayern defansının arasına salladığı topu Kuba içeriye atsa bu maçın sonu da 4-4'lük Stuttgart maçına bağlanabilirdi.Ama Neuer kaleyi çok erken terkedip açıyı çok iyi kapattı. Buna rağmen durmadı Dortmund. Kazanmaları halinde ligin bitimine 4 hafta kala 6 puan fark yapacaklardı. Bayern'in üzerine gittiler ilk 20 dakika. Dortmund geçtiğimiz sezon kendi evinde oynadığı maçta Bayern'i 2-0 mağlup ederken o efsane güney tribünündeydim. O maçta Nuri Şahin takımı nasıl yönettiyse, İlkay da ilk yarım saatte öyle yönetti takımı.

Aslında maçın ilk yarısı Bayern'in sol kanatı ile Dortmund'un sağ kanatı arasındaki satranç hamleleri ile geçti. Alaba ve Ribery, Avusturyalı genç oyuncunun hücum yönünde çok iyi katkı yapma potansiyeline ve etkili çıkışlarına rağmen bir türlü o tarafta pozitif sonuç üretemediler. Ribery devre boyunca Alaba'ya söylendi durdu, devre bittiğinde takımlar soyunma odasına giderken hala söyleniyordu. Bu ikili yaptıkları onca kanat bindirmesine rağmen çizgiye inip Gomez'i görebilselerdi Dortmund elbette daha temkinli olacaktı. Sonuç çıkmadı oradan. İkilinin sonuç gelmeyen her atağının dönüşünde Lewandowski'nin de sürekli sağ kanata gömülmesiyle Kuba aradığı desteği buldu ve zorladı Bayern'in sol tarafını. Ama bunun bir sakıncası vardı, oyun sahanın bir kanatına kitlendiğinden Kagawa dar alandaki yaratıcılığını kullanamadı ilk 45 dakika boyunca. Aynı şekilde diğer tarafta da Müller ortalarda görünmedi. Buna rağmen ilk yarım saatin mutlak hakimiydi ev sahibi.





















İşler ikinci yarıda değişti. Takımlar ligin bitimine 360 dakika kalacakken durumlarında büyük değişiklik yapacak riski almak istemediler. Boateng, Badstuber, Lahm ve Alaba da baskıyı görmeyince çizgiyi dakikalar geçtikçe orta sahaya doğru çekmeye başladı.Dortmund oyunu Bayern sahasına yıktığında çıkaramadı istediği pozisyonları zira Götze'nin yokluğunda Lewandowski'ye servis yapacak bir tek Kagawa vardı ama onun da yukarıda bahsettiğimiz gibi oyunun gidişatında tüm etkinliği kaybolmuştu. Ama Bayern oyunu kısa süre de olsa Dortmund'un kalesine yönelttiğinde farkı yaratacak 2 çizgi adamına sahipti. İşlemedi onlar da. Ribery zaten ilk yarıda momentumunu kaybetmişti. Hollandalı? Başlığı boşuna atmadık onun kabus gecesi olacaktı. 50-60 arası bu 2 oyuncu Gomez'i görebilselerdi Bayern maçı da çevirebilirdi. Olmadı. 60'da Müller kenara gelip Schweinsteiger girdiğinde zaten Bayern'in son 30 dakikadaki felsefesi belli olmuştu. Ama onları bitiren Gomez-Olic değişikliği oldu. Yapıldığı anda değil sadece 2 dakika sonra gelen golle.



















Gomez kenara geldikten 2 dakika sonra, Neuer ağlardan topu çıkartıyordu. Perisic sol taraftan kazanılan korneri kısa kullandı. Kuba içeriye kesti, Bayern defansının havalandırdığı top ceza sahası önünde bekleyen Grosskeutz'un önüne düştüğünde Alman oyuncu oldukça kötü vurdu ama Neuer'in kucağına giden topa sırtı kaleye dönük olan Lewandowski müthiş bir refleksle dokununca ağlara gitti top. Neuer uzanamayacağı topa atlarken daha ofsayt itirazıyla elini kaldırmıştı ama korner için uzak direği kapatmış Robben zamanında terketmemişti orayı. Bozdu ofsaytı ve nizami gol ev sahibi hanesine yazıldı. Heynckes o an basketbol kurallarının geçerli olmasını çok istedi kenarda, çünkü artık rakip kaleye yüklenecek bir takımın hocası olarak hedef adam Gomez'i kenara almak pek iyi bir fikir olarak durmuyordu. Maçın gazına yüklenen de Polonyalı'nın golü oldu. 8 dakika sonra ofsaytı bozan Robben ceza sahasına sızdı ve Weidenfeller'le girdiği ikili mücadele sonrası yerde buldu kendini .Hollandalı spikerler tereddüstüz penaltı yorumunu yaptılar tabii. İşin ucunda vatandaşlarının maçı döndürme şansı vardı. Ama dedik ya onun günü değildi. Kötü vurmadı penaltıda ama Weidenfeller köşeyi tahmin ettiğinde uzanması yetti. Kaçan penaltı sonrası Sırp Subotic Robben'ın yüzünün 2 santim önünde ona bir hayli söylendi ama (muhtemelen penaltıda kendisini yere attığı düşüncesiyle) gıkı çıkmadı rakibinin. Kendinde olmadığı oradan belliydi.





















Hakem 2 dakika uzatma gösterdiğinde teslim bayrağını çekmek üzereydi FC Hollywood. Ama onları ipten alan Dortmund defansı oluyordu neredeyse. Kendi kalelerine vurdukları kafa Weidenfeller'i kaleye soktu ve direkten dönen top kale sahası içindeki Robben'in önüne düştü. Gelişine vurduğu şey top değil tüm gece boyunca yakasını bırakmayan kötü şanstı. Olmadı. Kuzey tribününün ikinci katına gönderdi topu. 30 saniye sonra Lewandowski son düdüğü çalabilirdi ama Neuer'le burun burunayken topun dibine santimlik fazla girince üst direği gördü. Çok üzülmediler çünkü saniyeler sonra Jurgen Klopp sahada zıplıyordu.





















Ders niteliğinde okutulacak bir hikayedir Borussia Dortmund'un son 5 yıldaki değişimi. Kulüp çok değil bir kaç yıl önce iflası açıklamanın eşiğinde, 350 milyon euroluk borçlarla uğraşıyordu. Tüm yıldızlar tası tarağı toplayıp kaçtığında takım orta sıralara tutunmaya çalışan bir ekibe dönüşmüştü. Döndürdüler. Takım sürünürken dahi Westfalen'i 80 bin ortalamaya oynatan taraftar sahiplendi onlara. Geçen sezon tozu dumana kattılar. Bu sezon Nuri'yi kaybettiler ve çok kötü başlamalarına ve hatta Klopp bir ara "artık şampiyonluğu unuttuk" demelerine rağmen özellikle 2012 yılında gaza basıp son 4 haftaya 6 puan önde girdiler. Hem de en büyük yıldızları Götze'nin, gelecek sezon aynı forma için ter dökeceği Marco Reus'la yanyana izlediği maçta. Klopp 31 yaşındaki Weidenfeller ve 32 yaşındaki Kehl bir kenara bırakılırsa yaş ortalaması 25 olan bir takımı bir kaç yıldır bir arada oynatıyor. Böyle olunca da herkes ezberini oynadığında dahi "usta ayaklar"ın mesaisine duacı olan takımların önüne geçiyorsunuz.






















Son 2 sezondur tribünde hüsran yaşamakta olan Hoeness ve Rummenigge'nin yaz döneminde kafa patlatmaları gerekiyor. Ribery-Robben ikilisinin yönetimi, savunma hattındaki gözle görülür zayıflık ve bireysel performanslara sırtını dayayan oyun felsefesi. Tek tek bakıldığında kendileri ile asla yarışamayacak bireysel kalitedeki oyunculardan oluşan Dortmund 2 senedir onları içeride dışarıda mağlup ediyor. Üstüste 4 maç ve 4 mağlubiyet. Hafta içi Real Madrid de onları silkelerse yine suçluyu kulübede mi arayacaklar göreceğiz.

2 yorum:

mre dedi ki...

Robben karşılıklı gol yok oynamış başka açıklaması yok.

okka dedi ki...

ben bu almanya ligindeki verilen uzatmaları anlamıyorum. maçta kıyamet kopsa yine en fazla 2 dk veriliyor. bunu sebebini duyan bilen var mı?