13 Ağustos 2012 Pazartesi

ENGINE MOTORUN SOĞUSUN


















Federasyonun ya da Fatih Terim'in vereceği ceza, dileyeceği ya da dilemeyeceği özür, Cüneyt Çakır'ın yönetimi, sahada bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi (!) şu bu beni ilgilendirmiyor. Kendisi hakkında uzun uzadıya yazmaya gerek yok, bir futbolcu takımına, mesela maçın 90. dakikasında hala o kanattan öbür kanata koşan Umut Bulut olmak üzere tüm takım arkadaşlarına, kenardaki hocasına, taraftarlarına nasıl ihanet eder en büyük örneğini verdi dün. O ihanet sonrası, bırakın kupa törenine katılmayı, madalya almayı "arkadaşlar Engin özür diliyor ve gelemiyor, madalyamı alın" deyip duş bile almadan otobüse gidip bekleyeceğine hiçbir şey olmamış gibi, kaptanların hemen önünde kupayı kucaklayıp bir de tur atmasındaki "ar ve haya noksanlığı" üzerine de uzun uzun konuşmaya gerek yok. Benim merak ettiğim başka bir şey var. 

29 yaşında Engin, muhtemelen 3 bilemedin 4 sene daha üst düzey liglerde top oynayabilir, 28 yaşında kariyerindeki ilk şampiyonluğunu yaşadı, 29-30 yaşlarında Şampiyonlar Ligi'nde mücadele edecek. Türkiye'nin en üst düzey futbol takımında forma giyiyor. İstanbul'da yaşıyor, tahminen güzel bir kız arkadaşı var (ya da karısı medeni hali çok da derdim değil bu merakımda), güzel bir de evi vardır, güzel de bir hayatı vardır muhtemelen. Bütün bunlara kariyerinin sonlarına yaklaşırken sahip olan bir adam, neden bir futbol sezonu daha başlamamışken, sembolik değeri olan bir kupa maçında, takımının üstün götürdüğü bir maçta, sarı kartı varken, rakibin attığı beraberlik golünde gidip hakeme küfreder, yetmez bir de yakasına yapışır, bunu hangi psikolojinin, hangi motivasyonun yarattığını hangi akıl sağlığı yerinde olan adamın bunu yapabileceğini birisinin gelip açıklamasını istiyorum. O gol bırakın elle oynama veya ofsayt tartışmalarını, Maradona'nın 1986'da attığı gibi elle içeri atılmış bir top da olabilirdi, bütün bunlar, bu yukarıda saydığım her şeye sahip bir adamı nasıl gidip daha sezona bismillah demişken hakemin yakasına yapışmaya sevkediyor bunu ben çözemedim, çözemeyeceğim de. Neden Johan Elmander, onun yaptığını görüp muhtemelen Engin'i değil Cüneyt Çakır'ı korumak için araya girip bir korumaya dönüşüyor da, Engin sahayı haklıymış gibi sağa sola saldırarak terkediyor, yetmiyor bir de kupa törenine katılıyor, işte ben bunu çözemiyorum ve psikolojik sorunları olmayan bir adamın bunu yapabileceğine inanmıyorum. Engin kazanılır mı kazanılmaz mı onu bilemem ama bir psikolog ya da terapistin onu karşısına alıp "arkadaş senin derdin ne?" diye sorması ve bu adamın derdini öğrenmesi lazım. Belki yukarıda saydığım o dünyanın hiçbiri yoktur Engin'de ve mutsuzdur, hayatı zindandır, ama bunun da ortaya çıkarılması lazım. Yoksa onu geçtim, desteklediğim futbol takımı dünkü gibi zarar görmeye devam edecek. 

8 yorum:

TA dedi ki...

emre belezoğlunada yıllardır senin derdin ne diye sorulmadı.hatta şu anda aranıyor keşke gelse deniliyor.emre maçların yüzde 90 nında benzer hareketler yapıyor hakemlere rakip oyunculara.samimiyetsizlik görüyorum bu tür durumlarda.hatta emre bu şekilde bu ülke yada medya kabullendi bile.maalesef.

Çok Temiz T-shirt dedi ki...

eğer ki teknik direktörü 90.dakikada gol kaçıran oyuncusuna ''allah belanı versin!!'' diye bağırabiliyorsa engin'i çok da fazla irdelememek lazım. bir nevi anasına bak kızını al sendromu.

varol döken dedi ki...

başlık çok yaratıcı panpa

josif dedi ki...

Düşüncelerini klavyeye dökerken, bu blogun yazarlarının da etten kemikten insanlar olduğunu unutmadan yorum yapın gibisinden bir uyarı var yorumcuya.Blog yazarı icinde aynı şeyler gecerli olmalı Engin içinde aynı seyler gecerli olmalı.İnsanın tasvip edilmeyen davranıslar gostermesi icin maddi veyahut manevi sıkıntıda olması gerekmez.Zidane,Cantona,Gascoigne bu adamlar evi hacizde oldugu icin ya da karısı bahcıvanla kactıgı için agresif davranıslar gostermis insanlar degiller.Bu davranısları sadece akıl saglıgıyla acıklamaya kalkmak meseleye düz adam mantıgıyla bakmaktan oteye gitmiyor malesef.Johan'ı 5 mac ustuste oyundan atsanda Engin gibi hakemin uzerine saldırmaz karakterleri farklı iyi ya da kotu anlamında degil yapı olarak farklılar birbirlerinden.Son olarak Engin'in macta yaptıgı hareket kabul edilecek bir hareket degil bu konuda sanırım herkes hemfikirdir ama gittigi her takımda sorunlu futbolcu damgası yiyip,son sansı olarak gorulen Galatasaray'da 40 mac sonunda gelen sampiyonlukta yadsınamaz bir pay sahibi olduktan sonra''kabul edilmeyecek bir hata''ile tamamladıgı hatta yarıda bıraktıgı macın sonunda kupa sevincine katılmasında ar ve haya noksanlıgı aramaya calısıosan Engin ile birlikte kendinide sorgulamalısın bence.

Flying Dutchman dedi ki...

@josif

Verilen örneklerden gidiyorum

Zidane'a dünya kupası finalinde, saha içinde, kariyerinin son maçında, kupayı alacakken kızkardeşine küfredildi...O kafayı bana göre yine atmamalıydı... yine de o şartlarla Türkiye Süper Kupası maçında, nizami olup olmadığı tartışmalı bir pozisyon için hakemin yakasına yapışmak arasında fark olduğunu düşünüyorum

Cantona'ya tribünden küfredildi, Cantona da uçmamalıydı, uçtu, 9 ay ceza aldı, kulübü kaptanlığını aldı, rekor ceza verdi, Cantona futbola dönüp Man. Utd'ı şampiyon yaptı

Gascoigne başka bir vakaydı, Engin'e benziyordu biraz, ama sorunları futbolu bıraktıktan sonra anlaşıldı. Klinikler, tedaviler

Yani bu adamların ya cidden bir sorunu vardı ya da yaptıkları harekette karşısına kıyacağımız bir motivasyon. Engin'in karşısına koyacağımız motivasyon nedir? Baroni topa elle oynamış...

Engin Baytar bu işten "ama benim yapım böyle" diye sıyrılamaz, senin yapın böyleyse futbolun da yapısı böyle, uyum sağlayacaksın, ya da kötü yönlerini örtecek işler yapacaksın. Servet Çetin'in de Feldkamp-Cevat Güler sezonundaki şampiyonluğu yadsınamaz, bu onun iş ahlakı yoksunu bir adam olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Engin'inde takımın şampiyonluğunda rol oynaması onun yaptığıyla takıma ihanet ettiğinin ve sonrasında bu ihanetten hiç utanmayarak kupa törenine katılmasındaki absürdlüğü değiştirmiyor.

Engin Baytar'ın kendi yaptıklarıyla, tuttuğum takımın başarısını göz göre göre tehlikeye atmasından sonra ben kendimi sorgulayacaksam, o Engin yarın bir gün yakaya yapışmakla kalmaz hakeme kafa atar, biz de hala kendimizde neyi sorgulayalım diye düşünürüz

dt.ibo dedi ki...

Engin zaten futboluyla mental olarak ne kadar eksik bir adam oldugunu ispatliyordu. Yurekten oynama fln hikaye gecen seneki kadroda rotasyon yetersizliginden oynamaktaydi. Sampiyonlugun mimari falan da degil. Rakip savunmayi eksik yakaladigimiz pozisyonlari ezip topu kaybetmesi kesinlesince yanindaki adama pas verip pozisyonlari oldursun sonra 2 adam gecip bi asist yapinca sampiyonlukta katkisi var.
Super kupa macinda taca giden adami indirdi duran toptan ilk golu yedik, 2. Golden sonra bi o mu gordu elle oynamayi da gidip hakeme sovuyo?
Benc bu sene anca kupada fln oynar/oynamali seneye de kim talipse gonderilmeli. Zaten GS kalibresinde bir futbolcu degil, bari giydigi formanin kiymetini bilecek kadar insan olaun yaw!
Tamam basin emrenin ustune gittiginden fazla gitti ustune de emreyi koruyan fb lileri elestiriyorsak engine de ilk biz sallamaliyiz

Muratonovic dedi ki...

Galatasaray 2-1 öne geçtiğinde de Engin hakeme itiraz ediyordu.. Golü kimin attığı önemli değil, maksat hakemle kavga etmek, arız çıkartmak.. Burda Şenol Güneş'e herkesin içinde küfür eden bir adamdan bahsediyoruz..

onurkarakose dedi ki...

Yazıya imzamı atarım ama bu adam (!) hakkında başka bir şey söylemek istiyorum;

Sayıları hiç de az olmayan Galatasaray taraftarları, geçen seneki şampiyonlukta bu adamın payının yüksek olduğunu söylüyor, yazıyor...

Geçen sene Engin yerine, Bank Asya'dan herhangi bir futbolcu olsaydı, ne değişirdi? Cevabını ben vereyim; Galatasaray daha fazla puan farkıyla şampiyon olurdu!

Adam sorunlu, buraya kadar tamam. Soru şu; her sorunlu, iyi futbolcu mudur?

Saygı ve sevgi dileklerimle (Engin'de olmayan şeyler)