Euro 2012'de hüsran yaşamış ve 2012-13 Avrupa kupalarına 7 takımla gidip grup müsabakalarına sadece 3 takımını sokabilen Hollanda ile Euro 2012'ye katılamayan ve 2012-13 Avrupa kupalarına 5 takımla gidip grup müsabakalarına 2 takımını sokabilen Türkiye cuma günü Amsterdam Arena'da karşı karşıya gelecek. Sizi bilmem ama Hollanda'yı mağlup etmeye, hem de maçı içeride değil, dışarıda oynamamıza rağmen tarihte bu kadar yaklaştığımız az görülmüştür. Karşımızda son 3 ayı oldukça kötü geçiren, bir önceki milli takım tecrübesinde takımı 2002 Dünya Kupası'na götürememiş bir hocayı tekrar göreve getiren, her zamanki yumuşak karnı savunma hattında arayış içerisinde olan, son hazırlık maçında Belçika'dan 4 gol yemiş ve 80'lerin sonu 90'ların başındaki nesli, "1981-86 arasında doğan efsane nesil (!)" kadar çarpıcı olmayan bir Hollanda var. Tabloyu çok mu iyimser çizdim? Olan bu aslında. Tamam Belçika maçını dikkate almak çok da doğru bir yaklaşım değil, Hollanda bir milli maçta en son 4 gol ve fazlasını yediğinde yıl 1999'du ve yine Belçika'yla oynadıkları maç 5-5 bitmişti ve evet her ikisi de hazırlık maçlarıydı. Ama birçok etken cuma akşamı sahada Hollanda'yı zor duruma düşürmememize yardımcı olabilir.
Yenilenen bir takım
Bruno Martins Indi, Jetro Willems, Ricardo van Rhijn, Nick Viergever, Daryl Janmaat, Ron Vlaar...Bu saydığım 6 defans oyuncusunun hiçbirisi milli takımda 10 maçtan fazla forma giymediler ve tümünün toplam milli olma sayısı 18. Onların yanındaki Joris Mathijsen ve John Heitinga toplam 164 kez milli formayı giydiler ama halleri Euro 2012 performansları göz önüne alındığında pek de iyi görünmüyor. Van Gaal 32 yaşındaki Mathijsen'ı daha kaç yıl orada düşünüyor bilmiyorum ama Euro 2012'deki Danimarka maçının ilk dakikalarında oyuna hızlı başlayan ancak daha sonra turnuva boyunca performansı düşen Willems da dahil üzerinde soru işaretleri dolaşan bir hat görecek karşısında milli takım hücum oyuncuları. Üstelik Umut Bulut gibi son 2 aydır çıktığı her maçta oyunda inanılmaz aktif görünen bir oyuncumuzun formunu da elimizde silah olarak tutuyoruz. Yanındaki destek forvet veya tek forvet kaldığında arkasındaki 3'lü hücuma dönük orta saha oyuncuları, kim olursa olsun bu hattı zorlamalıyız ve bundan hiçbir şekilde çekinmemeliyiz. Arda Turan ve rotasyona göre Selçuk, Sercan, Burak, Hamit ve diğerlerinin maç için performansları bizim için belirleyici olacak.
Hollanda sadece geri dörtlüde değil, orta sahada da yenilenme arayışında. Mark van Bommel'in köşeye çekilmesi ve Nigel de Jong'un kadroya alınmaması üzerine orada yine yeni bir yapılanma olmak zorunda. Leroy Fer Bursaspor'la oynanan Avrupa Ligi play-off maçında Twente formasıyla harikalar yarattı. Bu futbol onu ilk 11 için Hollanda halkının gözüne favori durumuna getirdi. Van Gaal 4-4-2'yi seçerse Sneijder'ı yedek bırakma lüksünü göz önüne alacak gibi görünmüyor bu yüzden Fer'in oynaması demek onun 4-2-3-1'i bozmadan devam ettirmesi ve bu ikilinin arkasına Emanuelson veya Strootman'dan birini yerleştirmesi demek. Feyenoord'lu genç yetenek Jordy Clasie de o mevkinin adaylarından.
Hücum hattı ise performans en çok tahmin edilen tarafı Hollanda'nın. Hatta Arjen Robben'in oyun stili "ezberlenmiş olması" sebebiyle Hollanda'ya yarar getirmekten çok zarar vermişti Euro 2012'de. O turnuvada süre alamayan Luciano Narsingh ve turnuvaya hiç götürülmeyen (ki bana göre Van Marwijk'ın hatalarından birisiydi), Bas Dost hücum hattının yeni kahraman adayları. 2 senedir Hollanda halkının milli takımda çok şey beklediği ama sadece forma giydiği kulüplerde "uçan" Robin van Persie'den büyük bir patlama beklemiyoruz. Van Gaal Belçika maçında Huntelaar'ı ileri uca koymuş, Narsingh'i de uzak forvette kullanmıştı. Tabii 32 yaşında olan ve bizi artık iyi tanıyan Dirk Kuijt da hiçbir zaman yabana atılmamalı.
Bulutlardan yere çakılan bir kadro
Dirk Kuijt bu hafta içinde Hollanda basınına "eskiden korkulan bir takımdık ama Euro 2012 bu korkuyu yıktı, bunu tekrar inşa etmemiz lazım" derken o şişik egoların nasıl yere indiğini gösteriyordu. Dünyanın en lafını esirgemeyen teknik direktör egolarından Louis van Gaal'in bu egoları tekrar kendine güven ve ayakları yere basan bir taktik disiplinle inşa etmesi gerekiyor. Hollandalı'nın en bilinen özelliği gittiği takımlara kafasındaki formasyonu dikte ettirmeye çalışması değil oyuncu yapısına uygun dizilişi arayıp bulması. Hollandalının tümünde başarılı olduğu 4 takımdan Ajax’ta 4-3-3, AZ’de 4-4-2, Barcelona’da 2-3-2-3 ve Bayern Münih’te 4-2-3-1 dizilişlerini kullanması onun istikrarsızlığından değil, yukarıda bahsettiğimiz takımını analiz etmekten ileri geliyor. Muhtemelen 4-4-2'ye dönebilen bir 4-2-3-1 ile karşımızda olacaklar. Ne olursa olsun bu dizilişi bozmamızın yolu Hollanda'nın sağlam durmayan bekleriyle kanat oyuncularının arasına girmekten ve onları pasifize edip tandemin arasına atacağımız toplardan geçiyor.
Belçika maçında yenilen gollerin Hollanda savunma mekanizmasındaki bireysel hatalar ve çarpıcı yerleşme hatalarından kaynaklanması bize bir mesaj olmalı. Hem bu maçı hem de Almanların Euro 2012'de oynanan maçta ilk yarıdaki "örümcek" misali felsefesi iyi analiz edilmeli. Almanya o maçta rakip kaleyi 2 golle sarsarken oyunun hiçbir anında rakip üzerinde baskı kurmamış veya tek taraflı bir mücadeleye çevirmemişti. Adeta hissettirmeden, yavaşça rakibi oyun içinde pasifize ettiler ve Mario Gomez'le 2 öldürücü darbe vurdular. Bunu biz de yapabilir miyiz? İşte girişte bahsettiğimiz tarihimizde Hollanda'yı mağlup etmeye en elverişli dönemde olduğumuz iddiasının arkasındaki dayanağımız da bu sorunun cevabı
Avcı
İstanbul'da geçirdiği uzun sezonlardan tutun da tesadüf bu ya soyadına kadar bu maçın atmosferi Abdullah Avcı için yaratılmış adeta. İstanbul büyükleri onun takımı karşısında düzenli olarak sahadan boynu bükük ayrılırken herkes bunun nasıl olduğunu soruyordu. Çünkü İstanbul BŞB kontratak futbolu oynamıyordu, ani baskınlar yapmıyordu veya oyunu çirkinleştirmiyordu. Top ayağındayken efektif bir pas organizasyonu ve doğru zamanda doğru yerde olmak takımın en önemli özelliklerindendi. Hollanda'yı mağlup etmek istiyorsak, bu ülkenin oyuncularında, futbol okullarındaki eğitimlerinden gelen oyunu okuma ve birkaç saniye sonrayı sezme yeteneğinin getirdiği oyunu kontrol etme çabasına mutlaka darbe vurmalı ve onların bunu bir pas organizasyonuna dönüştürmesine izin vermemeliyiz. Bursaspor buna izin verdiği için kendi evinde 3-1 kazandığı ve son 45 dakikasına 4-2 önde girdiği bir 180 dakikayı bir Hollanda takımına karşı 5-4 kaybetti. Bundan ders almamak ve tekrarlamak yapacağımız en büyük hata olacaktır. Taktik disipline o kadar fazla ihtiyaç duyacağımız bir maç olmayacak bu ki bunun bizim coğrafyanın en büyük problemlerinden birisi olduğu düşünüldüğünde iyi haber. Aksine Hollanda'yı zorlamalı, şaşırtmalı ve mutlaka defans hattının üzerine oynamalıyız.
Son söz de elbette tribünlerdeki seyircilere. Gurbetçi demek potansiyel stadyum gerginlikleri, oyunu durduran meşaleler veya elde bayraklarla sahaya atlamak demek. Hollandalı futbolcular bu tür davranışları bir silah olarak kullanacaklardır çünkü oyunun durduğu her saniye onların maç içerisindeki oyunu analiz etme yeteneklerinin daha fazla çalışma zamanı bulması demek. Biz ise hissettirmeden ısırmalı ve onları maç boyunca abondone pozisyonda tutmalıyız. Oyunu durduran her türlü etken onların tekrar yenilenmesine yardımcı olacaktır. Cuma akşamı, Hollandalıların kazanacaklarından emin oldukları bir akşamı onlar için bir kabusa çevirme şansımız var hem de zannettiğimizden çok daha yakın olabilir.
Yenilenen bir takım
Bruno Martins Indi, Jetro Willems, Ricardo van Rhijn, Nick Viergever, Daryl Janmaat, Ron Vlaar...Bu saydığım 6 defans oyuncusunun hiçbirisi milli takımda 10 maçtan fazla forma giymediler ve tümünün toplam milli olma sayısı 18. Onların yanındaki Joris Mathijsen ve John Heitinga toplam 164 kez milli formayı giydiler ama halleri Euro 2012 performansları göz önüne alındığında pek de iyi görünmüyor. Van Gaal 32 yaşındaki Mathijsen'ı daha kaç yıl orada düşünüyor bilmiyorum ama Euro 2012'deki Danimarka maçının ilk dakikalarında oyuna hızlı başlayan ancak daha sonra turnuva boyunca performansı düşen Willems da dahil üzerinde soru işaretleri dolaşan bir hat görecek karşısında milli takım hücum oyuncuları. Üstelik Umut Bulut gibi son 2 aydır çıktığı her maçta oyunda inanılmaz aktif görünen bir oyuncumuzun formunu da elimizde silah olarak tutuyoruz. Yanındaki destek forvet veya tek forvet kaldığında arkasındaki 3'lü hücuma dönük orta saha oyuncuları, kim olursa olsun bu hattı zorlamalıyız ve bundan hiçbir şekilde çekinmemeliyiz. Arda Turan ve rotasyona göre Selçuk, Sercan, Burak, Hamit ve diğerlerinin maç için performansları bizim için belirleyici olacak.
Hollanda sadece geri dörtlüde değil, orta sahada da yenilenme arayışında. Mark van Bommel'in köşeye çekilmesi ve Nigel de Jong'un kadroya alınmaması üzerine orada yine yeni bir yapılanma olmak zorunda. Leroy Fer Bursaspor'la oynanan Avrupa Ligi play-off maçında Twente formasıyla harikalar yarattı. Bu futbol onu ilk 11 için Hollanda halkının gözüne favori durumuna getirdi. Van Gaal 4-4-2'yi seçerse Sneijder'ı yedek bırakma lüksünü göz önüne alacak gibi görünmüyor bu yüzden Fer'in oynaması demek onun 4-2-3-1'i bozmadan devam ettirmesi ve bu ikilinin arkasına Emanuelson veya Strootman'dan birini yerleştirmesi demek. Feyenoord'lu genç yetenek Jordy Clasie de o mevkinin adaylarından.
Hücum hattı ise performans en çok tahmin edilen tarafı Hollanda'nın. Hatta Arjen Robben'in oyun stili "ezberlenmiş olması" sebebiyle Hollanda'ya yarar getirmekten çok zarar vermişti Euro 2012'de. O turnuvada süre alamayan Luciano Narsingh ve turnuvaya hiç götürülmeyen (ki bana göre Van Marwijk'ın hatalarından birisiydi), Bas Dost hücum hattının yeni kahraman adayları. 2 senedir Hollanda halkının milli takımda çok şey beklediği ama sadece forma giydiği kulüplerde "uçan" Robin van Persie'den büyük bir patlama beklemiyoruz. Van Gaal Belçika maçında Huntelaar'ı ileri uca koymuş, Narsingh'i de uzak forvette kullanmıştı. Tabii 32 yaşında olan ve bizi artık iyi tanıyan Dirk Kuijt da hiçbir zaman yabana atılmamalı.
Bulutlardan yere çakılan bir kadro
Dirk Kuijt bu hafta içinde Hollanda basınına "eskiden korkulan bir takımdık ama Euro 2012 bu korkuyu yıktı, bunu tekrar inşa etmemiz lazım" derken o şişik egoların nasıl yere indiğini gösteriyordu. Dünyanın en lafını esirgemeyen teknik direktör egolarından Louis van Gaal'in bu egoları tekrar kendine güven ve ayakları yere basan bir taktik disiplinle inşa etmesi gerekiyor. Hollandalı'nın en bilinen özelliği gittiği takımlara kafasındaki formasyonu dikte ettirmeye çalışması değil oyuncu yapısına uygun dizilişi arayıp bulması. Hollandalının tümünde başarılı olduğu 4 takımdan Ajax’ta 4-3-3, AZ’de 4-4-2, Barcelona’da 2-3-2-3 ve Bayern Münih’te 4-2-3-1 dizilişlerini kullanması onun istikrarsızlığından değil, yukarıda bahsettiğimiz takımını analiz etmekten ileri geliyor. Muhtemelen 4-4-2'ye dönebilen bir 4-2-3-1 ile karşımızda olacaklar. Ne olursa olsun bu dizilişi bozmamızın yolu Hollanda'nın sağlam durmayan bekleriyle kanat oyuncularının arasına girmekten ve onları pasifize edip tandemin arasına atacağımız toplardan geçiyor.
Belçika maçında yenilen gollerin Hollanda savunma mekanizmasındaki bireysel hatalar ve çarpıcı yerleşme hatalarından kaynaklanması bize bir mesaj olmalı. Hem bu maçı hem de Almanların Euro 2012'de oynanan maçta ilk yarıdaki "örümcek" misali felsefesi iyi analiz edilmeli. Almanya o maçta rakip kaleyi 2 golle sarsarken oyunun hiçbir anında rakip üzerinde baskı kurmamış veya tek taraflı bir mücadeleye çevirmemişti. Adeta hissettirmeden, yavaşça rakibi oyun içinde pasifize ettiler ve Mario Gomez'le 2 öldürücü darbe vurdular. Bunu biz de yapabilir miyiz? İşte girişte bahsettiğimiz tarihimizde Hollanda'yı mağlup etmeye en elverişli dönemde olduğumuz iddiasının arkasındaki dayanağımız da bu sorunun cevabı
Avcı
İstanbul'da geçirdiği uzun sezonlardan tutun da tesadüf bu ya soyadına kadar bu maçın atmosferi Abdullah Avcı için yaratılmış adeta. İstanbul büyükleri onun takımı karşısında düzenli olarak sahadan boynu bükük ayrılırken herkes bunun nasıl olduğunu soruyordu. Çünkü İstanbul BŞB kontratak futbolu oynamıyordu, ani baskınlar yapmıyordu veya oyunu çirkinleştirmiyordu. Top ayağındayken efektif bir pas organizasyonu ve doğru zamanda doğru yerde olmak takımın en önemli özelliklerindendi. Hollanda'yı mağlup etmek istiyorsak, bu ülkenin oyuncularında, futbol okullarındaki eğitimlerinden gelen oyunu okuma ve birkaç saniye sonrayı sezme yeteneğinin getirdiği oyunu kontrol etme çabasına mutlaka darbe vurmalı ve onların bunu bir pas organizasyonuna dönüştürmesine izin vermemeliyiz. Bursaspor buna izin verdiği için kendi evinde 3-1 kazandığı ve son 45 dakikasına 4-2 önde girdiği bir 180 dakikayı bir Hollanda takımına karşı 5-4 kaybetti. Bundan ders almamak ve tekrarlamak yapacağımız en büyük hata olacaktır. Taktik disipline o kadar fazla ihtiyaç duyacağımız bir maç olmayacak bu ki bunun bizim coğrafyanın en büyük problemlerinden birisi olduğu düşünüldüğünde iyi haber. Aksine Hollanda'yı zorlamalı, şaşırtmalı ve mutlaka defans hattının üzerine oynamalıyız.
Son söz de elbette tribünlerdeki seyircilere. Gurbetçi demek potansiyel stadyum gerginlikleri, oyunu durduran meşaleler veya elde bayraklarla sahaya atlamak demek. Hollandalı futbolcular bu tür davranışları bir silah olarak kullanacaklardır çünkü oyunun durduğu her saniye onların maç içerisindeki oyunu analiz etme yeteneklerinin daha fazla çalışma zamanı bulması demek. Biz ise hissettirmeden ısırmalı ve onları maç boyunca abondone pozisyonda tutmalıyız. Oyunu durduran her türlü etken onların tekrar yenilenmesine yardımcı olacaktır. Cuma akşamı, Hollandalıların kazanacaklarından emin oldukları bir akşamı onlar için bir kabusa çevirme şansımız var hem de zannettiğimizden çok daha yakın olabilir.
1 yorum:
van gaal yerine o haliyle kluivert böyle hareketler yaparsa her türlü yeneriz bence :D
Yorum Gönder