10 Aralık 2007 Pazartesi

SAN SIRO NOTLARI




Geçtiğimiz Ekim ayında Milano’daydım. Planlar daha gitmeden San Siro’da maç izlemek üzerine kuruluydu. Pazar günkü (21.10.2007) AC Milan – Empoli maçını gözüme kestirmiştim ancak program uymadığı için maalesef bu maça gidemedim. En azından stadı görebilmek için turlardan birine katıldık, tabi ki kesmedi.

Ertesi gün otelde CSKA – Inter maçını izlerken aniden Milan’ın şampiyonlar liginde oynadığı, Inter deplasmanda ise Milan’ın içeride oynayacağı aklıma geldi ve direkt resepsiyonu arayıp yarın Milan’ın maçının olup olmadığını sordum. Cevap “Yes sir, with Shaktar. You can buy the tickets from Milan Store or Banca Intesa.”

24 Ekim sabahı, saat 08:30, otelin hemen karşısındaki Banca Intesa şubesindeyim, sıra numaram 1, gişedeki yaşlı adamın beni çağırmasını bekliyorum. 08:45 olmasına rağmen banka da kuş uçmuyor, çalışanların çoğu gelmemiş, hepsi yavaş yavaş teşrif ediyorlar. Nihayet 15-20 dakikalık bir bekleyiş sonrasında adam beni çağırıyor. İngilizce bilmeyen adama derdimi anlatmak için bildiğim tüm İtalyanca kelimeleri sıralıyorum, Kaka, Milan, il partita di calcio, oggi, biglietto...Biletleri Curva Sud’ün ikinci katından almak istiyorum ancak tüm biletler daha önce satılmış olduğundan tercihim üçüncü kat oluyor. İki bilet için 26 euro ödüyorum.(Selam olsun bizim yöneticilere) Pasaportlarımızı verip ismimize düzenlenen biletleri ancak 15-20 dk süren bir mücadeleden sonra alabiliyorum.

Gün boyu süren şehir turunda aklımda akşamki maç var, nihayet akşam yemeği ve maça gitme vakti. Metroyla stada en yakın durak olan Lotto’da iniyoruz. Durak çıkışında stada giden shuttle’lara binip San Siro’ya ulaşıyoruz. Curva Nord yönüne doğru stada gidene kadar bizim Orijin Köfte’ye rahmet okutacak kadar büyüklük ve çoklukta yiyecek içecek arabaları ile atkı forma satan arabalar yolun kenarında dizili. Yine de hiçbiri bol soğanlı ve domatesli köfte ya da ciğerin tadının yanından bile geçemiyor. Bu arada arabalarda satılan tüm ürünlerin korsan olması dikkatimi çekiyor. Her ne kadar tarih olsalar da bir FDL atkısı alıp boynuma takıyorum. Yol boyunca hissedilmeyecek kadar az polis olması da ilginç.

Kapıdaki pasaport kontrolü ve İtalyan polisine kaptırmak istemediğim elmamı yedikten sonra gayet lakayıt bir üst aramasıyla içeri giriyoruz. Heyecanım yerimize ulaşmak için daireler çizerek tırmandığımız kule içinde gitgide artıyor. İçeriden gelen sesler, adımlarımı hızlandırıyor. Ve yaklaşık 4-5 dk’lık bir tırmanma sonrası merdivenlerin bitip yeşil sahanın göründüğü büyüleyici an.

Barış Manço’nun Gullit, Van Basten ve Rijkaard ile beşte beş yaptığı o programdan beri Milan’ı severim. Onlarca efsanenin oynamış olduğu bir nevi bir tarihi eserin içinde uzun süren bir şaşkınlık ve afallama sonrası, eşimin uyarısı ile yerimize oturup, kuşbakışı ısınan Milan'lı futbolcuları izlemeye başlıyoruz. Bu arada siyah uzun paltosu ile Luce de elleri ceplerinde ve o meşhur düşünceli tavrıyla futbolcularını izliyor.

Maça Shaktar hiçte fena başlamıyor, ard arda birkaç pozisyon sonrası Milan Pirlo’nun kornerinde Gilardino’nun kafa vuruşu ile öne geçiyor, derken bir gol daha Gilardino’dan ve 15 dakikada durum 2-0 oluyor. Maç boyunca hiç susmayan “alt kat” her yapılan iyi hareket sonrası futbolcu isimleriyle bağırıyor. Bu arada Shaktar’lı Lucarelli de bu tezahüratlardan nasibini, iyi ya da kötü bilinmez, alıyor.

İkinci devre Shaktar, Lucarelli ile golü buluyor. Ancak golden 10 dakika sonra Kaka, 70 metrelik bir depar ve arkasında bıraktığı 5 Shaktarlı oyuncu sonrası kaleciyle karşı karşıya kalıyor vuruşu kaleciyi geçip uzak direğin içine çarpıyor ve çizgiye neredeyse paralel geri dönüyor. Shaktar defansı topu güçlükle kornere atarken stad alkıştan yıkılıyor, herkes ayakta , ben zevkin doruklarındayım. Yine Pirlo’nun kornerinde seken topa Seedorf’un vuruyor ve 3-1. Golün 4 dakika sonrasında Seedorf bir kez daha vuruyor ve maç 4-1 sona eriyor.

Maç sonu tarifi zor duygular içinde metro durağına doğru yürürken aklımda hafta sonu (28.10.2007) oynanacak olan Milan-Roma maçı var.

Diğer fotoğraflar için ; http://www.flickr.com/photos/goyildiz

by Gorky.

Hiç yorum yok: