Geçen hafta içerisinde olan bir olay, bir süredir kafamda geliştirdiğim düşünceyi destekler nitelikteydi. Alex Ferguson'un kendi taraftarlarını "cenaze ekibi"ne benzetmesi üzerine taraftarlar "yerimizden ne zaman kalksak, hemen başımızda bir polis beliriyor, bağırmaya kalksak bir daha stada girememe tehlikemiz var" diyerek kendini savunmuştu.
Geçtiğimiz yıllarda Liverpool'a iş için giden bir arkadaşım da şehrin çok tekdüze olduğundan, heyecandan uzak olduğundan, barların, cafelerin saat 5-6'da kapandığından ve herkesin evlerine çekildiğinden oldukça sıkıldığını belirtmişti.
Yay etkisini bilirsiniz. Bir yayın üzerine ne kadar bastırırsanız o kadar zıplar. Türk toplumunda cinsellik böyle bir olgudur mesela. Çocukluktan beri o kadar bastırılmıştır ki insanlarımızın düzenli cinsel yaşama sahip olmaları bir hayli zaman alır. Taksim'de yılbaşı gecesi uçkurunu sokağa salan grubun başına gelen de budur bana sorarsanız. Bir türlü kendini rahat ifade edemedikleri, ancak kalabalıkta ellerinde içkiyle “seçilemeyecekleri” bir ortam.
İngiliz holiganlarının başına da belki bu geliyor. Liverpool seyircilerinin İstanbul’a geldiklerine Nevizade’yi kop tribününe çevirme sebepleri buydu belki de. Sabahlara kadar açık barlarla dolu bir ortama girmeleri. Belki de her gittikkleri deplasmanda olaylara karışmalarının sebebi bu. Çünkü serbestileri o kadar kısıtlanıyor ki kendi ülkelerinde, üzerlerinden zincirler kalkınca, üzerine bastırılmış yay gibi tepki veriyorlar.
Gerçi, burada bu aşırı güvenlik önlemlerinin alınmadığı dönemde de İngiliz futbolunda yaşanan olayları hatırlıyoruz. Ama yine de bu kadar baskının, insanları güvenlik altında tutacağını zannetmeyenlerdenim. Geçen sene Ali Sami Yen Stadı'ndaki Galatasaray-Fenerbahçe maçı öncesi polisle yaşanan meydan muharebesi kaç maçtır her stadda güvenlik güçlerinin taraftarlara yaptığı zulümün bir geri patlaması idi değil miydi adeta?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder