1 Nisan 2008 Salı
JOKER
Reinhard Saftig döneminde Galatasaray'da Arif Erdem'in göreviydi bu. 2 maçta sonradan girip gol attığından formda olduğu zaman bile yedek bırakılmıştı o dönem. Hatta gazeteler Saftig'in ağzından "Arif benim jokerim" diye yazmışlardı. Bu unvanı hakedecek birisi varsa o da Norveçli Ole Gunnar Solskjaer'den başkası değildir. Solskjaer 11 yıllık Manchester United kariyerinde her yönüyle eşsiz bir oyuncu olmayı başarmıştır. Solskjaer Premier Lig tarihinin oyuna sonradan girip en fazla gol atan oyuncu unvanını elinde bulundurmaktadır. Toplamda Manchester United kariyerinde attığı 126 golün 23'ünü oyuna sonradan girerek kaydetmiştir ve bunların 17'si Premier Lig'dedir. Bu gollerden birisi tarihin en dramatik Şampiyonlar Ligi Finali'nde kupayı Kırmızı Şeytanlara getirmiştir. Kasım 2007'de Norveç kralı 5. Harald tarafından kendisine şövalyelik unvanı St. Olav verilmiş ve Norveçli bu unvanı alan ülke tarihindeki en genç insan olmuştur. Ne ilginçtir bu ufak tefek İskandinav tipi nedeniyle hobbitlere hatta Frodo Baggins'e benzer. Kısa boyludur, bebekyüzlüdür, saçları kıvırcıktır, 23 yaşında Düşler Tiyatrosu'na geldiği günle 34 yaşında futbolu bıraktığı andaki yüzü aynıdır. Anti-aging'in yaşayan sembolü gibidir.
Şu anekdot onun nasıl altın bir yedek olduğunu gösteriyor. Solskjaer United kariyerindeki ilk golünü sahaya çıktığı ilk maçta, oyuna girdikten 6 dakika sonra Blackburn'a, kariyerindeki son golü ise yine Blackburn'a, yine oyuna sonradan girerek ve yine girdikten 6 dakika sonra atmıştır. Manchester kentine yaptığı hizmetlerden dolayı 2008-09 sezonunun başında Old Trafford'da kendisine bir veda günü düzenlenecek. Yedek kaldığı için sadece hocasıyla konuşmak yerine tüm bir takımın kimyasını alt üst eden Torinolu Krallarımıza duyurulur.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
gördüğüm en iyi yedeklerden biriydi
girerdi ve mutlaka golünü atardı
Semih ona çok benziyor
evet malesef o gollerden biri şampiyonlar ligini getirdiydi
nefret ediyorum şu Manudan,o maç haliyle rakibi desteklemiştim (ki Bayern idi) ve maç sonunda 89 dakika sevinen bünyem yıkılmış vaziyetteydi
ama Solskjaeri severdim
eline sağlık abi. ama tabii bu saatten sonra değişmez, işin kötüsü o.
yedek kalma, yedek kalmayı hazmedebilme konusunda çok büyük bir örnek solskjaer. bizim türk oyuncuları incelemeli en başta.
Ben yedek kalmayı kabullenmeyi olgun bir hareket olarak göremiyorum, yedek kaldığında sorun çıkarmamak daha uygun bir tabir gibi geliyor. Nitekim Semih'in yaptığı tam olarak bu. Elinden geleni yapıyor, sorun çıkarmadan sitemini dile getiriyor. Seviyoruz kendisini.
Konudan sapmadan; Guti'de de bir OleGunnar havası var sanki, Galacticos döneminde kenardaydı, öncesinde de fazla direk oynamadı, bu sezona kadar da en öndeki oyuncu hiç olmadı ama hep bir yerlerde vardı, girdi, çıktı, attı ama hep kaldı orada.
Güzel şeyler bunlar, darısı Ali Bilgin'in başına.
Solskjaer'le ilgili yazılanlara tamamiyle katılmakla birlikte , merak ettiğim bir konu var...
Acaba Solskjaer ömründe hiç sakal bırakmış mıdır :)
Yorum Gönder