27 Mayıs 2008 Salı

KİM "FİTNA"YI SOKUYOR ACABA?



Bilmiyorum haberiniz var mı, Hollanda'nın adıyla politikası bek bağdaşmayan aşırı sağcı partilerinden Özgürlük Partisi'nin lideri Geert Wilders 2- ay önce Kur'an-ı Kerim'in Hollanda'da toplatılmasını ve camilerde okutulmasının yasaklanmasını de içeren bir dolu reform teklifini "Fitna" isimli İslamiyer karşıtı15 dakikalık bir filmi internet sitesinde dile getirdi. Filmin hiçbir sinemasal kalitesi olmadığı gibi yıllardır söylenen sözler ve izlenen 11 Eylül görüntülerinden başka bir şey vermiyordu. Wilders'ın düşüncelerinin ana kaynağı Hollanda'ya gelen göçmenlerin Hollanda kültürünü ve yaşam tarzını benimsemek yerine kendi kültürlerini buraya kabul ettirmeye çalışmaları. Wilders'ın haklı olduğu yanlar var bu söylemde, özellikle yabancıların bir çok bürokratik işleme hile bulaştırması, hala toplumun genelinde duyulması gereken saygı ve görgü kuralarına uymamaları gibi. Bu davranışları yaparken de ülkenin özgürlük ortamından yararlanıyorlar. Örneğin göçmenlerin yoğun yaşadığı yerlerde herhangi bir otobüste yüksek sesle gülüp kahkaha atan, bağıran ya onu geçtim müzik setiyle otobüse binip sesini sonuna kadar açan gruplara (ki bunlar maalesef Hollandalı değil) kimse bir şey diyemiyor. Zira en ufak kibarca uyarıda bile uyarı yapan kimseyi taciz etmeye,  ona hakaret etmeye başlıyorlar, buna kalkışan bir Hollandalı kıza otobüste yaptıklarını gözlerimle gören birisi olarak konuşuyorum. 

Tabi Wilders'ın bunu engellemek için öne sürdüğü tedbirlerin de mantıkla hiç bir alakası yok. Sürekli ifade özgürlüğünü öne süren Wilders'ın "kutsal kitap yasaklama" gibi bir yolu seçmesi de oldukça ironik. Zaten ne filmi, ne görüşlerini pek kimse ciddiye almadı. Her ülkede varolan (Türkiye'de aynı sayıda olan) kafatasçı kesim dışında. Ama ona da doğru tepki verilmedi tabi. İnternet sayfalarını hackleme, youtube videolarına küfür yazma, Wilders'a ölüm tehditleri yollama dışında. Yani adamı kahraman yapmak için gerekli olan her şey yapıldı. Yazılan makalelerin çoğu tek taraflı bağcıyı dövmek amacıyla yazılmış olanlardı. Kimse uzlaşmayı denemedi. Böyle olunca da o boş fikirli adama "bakın ben şiddet yanlısı göçmenler, kendi kültürlerini bize kabul ettirmeye çalışıyorlar derken haklıymışım" deme şansı verdiler. Derken bugün bir haber daha geldi Hollanda'dan. Aşağıda haber. Özetini geçiyorum


İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan kalkan KLM’ye ait uçaktaki türbanlı bir Türk kadın, İslam dinine göre bir erkekle yan yana oturmasının günah olduğu gerekçesiyle yanındaki yolcunun kaldırılmasını istedi. Bu talep üzerine kadın yolcunun yanında oturan Hollanda iktidar partisi CDA’nın Amsterdam Belediye Meclisi üyesi Lex van Drooge koltuğundan kaldırıldı. Van Drooge, Hollanda’ya iner inmez durumdan şikayetçi oldu.

Van Drooge sonradan basına yapğtığı açıklamada, “Demek ki böyle durumlarda nasıl davranmamız gerektiğini bilmiyoruz.” diye konuştu. Hollanda basını ise haberi, “KLM İslam’a boyun eğdi” başlığıyla duyurdu.

Şirket yetkilileriyse kabin görevlileri hakkında soruşturma başlattı. KLM’den yapılan açıklamada, böyle bir uygulamanın kabul edilemeyeceği ifade edildi ve neden erkek yerine kadın yolcunun yerinin değiştirilmediğinin henüz açıklığa kavuşmadığını belirtti.


Neresinden tutsam. Bu yobaz düşüncenin hala 21. yüzyılda varoluşuna mı, Avrupa'da bizi yakıyorlar diye ağlayıp sızlanılan ülkelerden birinin belediye meclisi üyesinin uğradığı ilkelce davranışa rağmen sergilediği olgunluğa mı değinsem bilmiyorum. Yaygara koparmakta, şikayet etmekte üzerimize yok, ama iş boş inançların peşinde koşmaya gelince bunu "kültürümüz" diye süsleyip öyle güzel mangaldaki külü yokediyoruz ki. Kültürmüş. Böyle kültüre oturayım afedersiniz. 

Yukarıdaki sorunun cevabına gelince. Zamanında Kanadalı karikatürist Anthony Jenkins'ten alıntılamıştık. Deja vu yaşayalım. Bir de daha bu tür deja vular yaşamamak için

1 yorum:

Adsız dedi ki...

sana katılıyorum Flying Dutchman
böyle tarikat düşünceleri çok zarar yapıyor ve kendi kalene gol atmak gibi oluyor

Flameking1