16 Haziran 2008 Pazartesi

BACK TO THE FUTURE TRILOGY




Geçenlerde "Neşeli Günler" için "ne zaman neresinden yakalasanız oturup sonuna kadar izlediğiniz filmler" vardır derken bahsetmiştim. Bu tür filmlerin kralıdır Geleceğe Dönüş. Bıktırmaz kendisinden kesinlikle. Abartmıyorum üçlemenin her birini parça parça en 20 kere izlemişimdir. Benim için dünya sinema tarihinin gelmiş geçmiş en iyi 10 filminden birisidir bu üçleme. Bunun sebebi bambaşka bir şeydir aslında. Film sinematografi açısından kusursuz değildir, senaryo bazı net mantık hataları içerir (örneğin birinci filmin sonunda Marty McFly 1985'e geri döndüğünde, zengin olan anne babasının, gençliklerinde gitar çalan çocuğun Marty McFly olduğundan hiç bahsetmemesi gibi), büyük bir yönetmenlik sanatı belki yoktur ama sizi koltuğunuzdan çıkarıp filmin ta içine çeken bir havası vardır işte. Uçan kaykaylar, rock müzik, enfes Emmet Brown kompozisyonu ile Christopher Lloyd, "korkak tavuk" meselesi, egzantrik araba DeLorean, üçüncü filmdeki western teması, Nike giyen Clint Eastwood isimli bir kovboy, 3 filmde de kötü adamı farklı yüzlerle canlandıran Thomas F. Wilson'ın Biff Tannen karakteri, efsane Johnny B.Goode performansi, Alan Silvestri'nin enfes tema müziği ve Huey Lewis and The News'den 80'leri yansıtan iki bomba gibi parça, "Power Of Love" ve "Back In Time" ve daha onlarca unsur. Bu filmi efsane yapan budur işte. Atilla Dorsay denen yılların sinema eleştirmeni, bu film serisine kendi kitabında 5 üzerinden 2 yıldız vererek beyninin içinde dolaşan örümcekler hakkında ortada şüphe bırakmamıştır. Bu filme kötü diyen taş olur.

Bu arada belirtelim 2015 yılında geçen ikinci filmde gördüğümüz kendi kendine bağlanan ayakkabılar, kuruyan elbiseler ve uçan kaykaylar için 7 sene kaldı. Duyurulur.

3 yorum:

alperensaylar dedi ki...

2015 mi, hadi ya ben daha eski bir tarih zannediyordum 2002 2003 gibi.

Onur Erdem dedi ki...

Heavy Metal ve Kemal Sunal'dan sonra BTTF de geldi, Voltran tamamlandi. Heavy Metal dinleyip de diger ikisiyle aklini bozmayana rastmaladim. Nasil bir korelasyon varsa aralarinda.

Bu arada Marty alternatif 1985'te Hill Valley'nin merkezine geldiginde Sammy Hagar'dan "I Can't Drive 55" calmaktadir.

Unknown dedi ki...

"ne zaman neresinden yakalasanız oturup sonuna kadar izlediğiniz filmler"

dediğin gibi bu seri yukarıdaki sıfatlandırmayı hak ediyor. özellikle de ilk filmin verdiği keyfi hiçbir şeye değişmem. sanki johnny b.goode'u kendim söyleyecekmiş gibi heyecan yaparım, senaryonun oraya bağlanamayacağını düşünürüm filmdeki gidişat yüzünden ama fotoda karakterlerin tekrar görünmesiyle hayaller geri döner. canlanan elin çekim sahnesi kesinlikle bir efsanedir benim için.