9 Mayıs 2011 Pazartesi

BRÜTÜSLER
















Chelsea'den eski takım arkadaşları Wayne Bridge ile John Terry'nin arasındaki hadiseyi bilmeyen kalmadı herhalde. İbrahim Üzülmez ve İbrahim Toraman hadisesi son yıllarda aynı takımın oyuncuları arasında gördüğümüz en büyük anlaşmazlık (meşhur terlik hadisesi ve İbo'yu feshe götüren süreç). Daha önce hatırladığımız Fenerbahçe'nin Ortega-Ceyhun ikilisinin anlaşamamazlığından oldukça büyük zarar gördüğü hatta Arjantinli'nin ülkesine dönmesinin takım içinde kendisine karşı oluşan bu gruba bağlı olduğu dedikoduları. Bir Gençlerbirliği deplasmanında Ceyhun'un kendisinden top isteyen Ortega'ya "bir sur bir sus" diye çıkıştığını çok net hatırlarım (tabi Türkçe). Türk basını bir süre de Hakan Şükür-Ümit Karan ve eskilerden Suat Kaya-Tugay Kerimoğlu çatışmasını malzeme olarak çok kullanmıştı. Bu olay aynı takımın futbolcuları arasındaki ilişki bozukluğunun ilk örneği değil. Hatta çok daha ciddi olanları var.

Bunların en ünlüsü 1999 yılında meşhur "The Treble" şampiyonu, Lig, FA Cup ve Şampiyonlar Ligi Kupası'nı evine götüren Manchester United'dan. O sene forvetin iki önemli ismi Teddy Sheringham ve Andy Cole tam 1,5 sene boyunca birbirleriyle konuşmamıştır. Sebebi 1998 yılında Manchester United-Bolton Wanderers maçında Andy Cole'un, Sheringham'ın oyuna girişi sırasında elini sıkmamasıdır. Cole bunu daha sonra "60 bin kişinin önünde en azından bir tokalaşma veya iyi şanslar lafı bekliyordum ama ortada hiçbir sebep yokken Teddy beni tersledi, o an benden hoşlanmadığını anladım" şeklinde açıklamıştır. İlginç olan bu 2 forvet zaman zaman maçlara ileri ikilide partner olarak çıkmış, birbirlerine gol attırmış ve takımlarını galibiyete götürmüşlerdir. Konuyla ilgili olarak Sheringham, "bizler profesyoneliz, aramızın bozuk olması takımımız için çabalamayacağımız anlamına gelmez" şeklinde demeç vermiştir. Bu işine bağlılık da Sheringham'ın Nou Camp'teki finalde mucizeyi gerçekleştirenlerden birisi olmasına yol açmştır. Alex Ferguson da antrenmanlarda takım menajerliğinin Yoda'sı Sinan Engin gibi "haydi burada kozlarınızı paylaşın bitsin bu iş" dememiştir tabi.

12 yıl Liverpool takımında forma giyen, Commodore serisini efsane oyunu Emlyn Hughes' Soccer oyununun eslinlenildiği isim Emlyn Hughes, Anfield Road'da oynadığı yıllarda takım arkadaşı Tommy Smith'le kavgalı olmasına ve kariyerinin tümünde onunla iyi geçinememesine rağmen, Smith'in bunu basına sızdırmaması sebebi ile takımın başarısını engellememiştir. 1977 yılında Liverpool benzer bir olayla karşı karşıya gelmiştir. Şimdinin hocası, Kop tribününün o yıllardaki sevgilisi Kevin Keegan o sene Borussia Monchengladbach ile oynanan ve Liverpool'ın kazandığı final sonrası basın toplantısına morarmış bir gözle çıkmıştır. Daha sonraları bunun Keegan'ın Roma'daki finalden önce oynanan ve kaybedilen FA Cup finalindeki kötü performansı sonrası takım arkadaşı Jimmy Case tarafından gelen bir sağ kroşe olduğu öğrenilmiş, Keegan sezon sonu Hamburg'un yolunu tutmuştur.

İkili çekişmelerin bir başka meşhur olanı Lothar Matthäus ve Stefan Effenberg arasında olandır. Bu ikili 1999 Şampiyonlar Ligi finali ve onca lig şampiyonluğuna giden yolda bile aralarını iyi tutamamıştır. Hatta Effenberg, 2003 yılında piyasaya sürdüğü otobiyografisinde (I Showed Them All), "işte Matthäus'un futboldan anladığı bu" adında bir bölüme yer vermiş ve o sayfayı boş bırakmıştır.

Birmingham'lı Kenny Burns ve Trevor Francis'e gelelim. İkili Burns'ün bir Birmingham antrenmanında Franci'e sert girmesiyle kapışırlar. Bunun üzerine uzun süre küs kalırlar, Burns otobiyografisinde, insanların dedikoduları kadar kavga etmediklerini, sadece farklı tipte insanlar olduklarını yazar. Benzer bir nefret Valencia'da kaleci Santiago Cañizares ve defans oyuncusu Miroslav Djukic arasında da mevcuttur. 2000 yılında Djukic, El País gazetesine yaptığı açıklamada, 5 yıl boyunca konuşmadıklarını itiraf etmiştir. Bu ikili atışmaların en ünlülerinden bir tanesi de 2000 yılında Vasco de Gama forması giyen 2 önemli isim Edmundo ve Romario arasında olandır. Bir maç öncesi kaptanlık Edmundo'dan alınarak Romario'ya verilir. Edmundo buna oldukça içerler. Birkaç maç sonra ikili bu sefer kazanılan bir penaltının kullanılması konusunda anlaşmazlık yaşarlar. Edmundo bunun üzerine Vasco başkanını "kral", Romario'yu da "prensi" olarak tanımlar, Romario bunun üzerine Edmundo'ya "palyaço" yakıştırması yapar. Edmundo aynı yıl bavulunu toplayıp Santos'a gider.

Brezilya demişken Didi ve Di Stefano'nun Real Madrid'deki ilişkisine bakalım. Didi 1959'da Real Madrid'e vardığı günden itibaren Di Stefano ile yıldızı hiçbir zaman barışmamıştır. Di Stefano Didi'nin kendisi için sürekli bir tehdit olduğunu algılamıştır. 2 sezonda oynadığı 58 maçta 31 golün altına imza koyan Didi, Rio'ya döneceği gün antrenman sahasında takım arkadaşlarıyla vedalaşmaya gider. Antrenman sonrası soyunma odasında herkesin tek tek elini sıkan Didi onlara sonraki kariyerlerinde başarılar diler. Bir kişi hariç. Di Stefano. Daha sonra odadan çıkmak için kapıya yönelir. Birden durur, Di Stefano'ya döner ve "seninle Şili'de görüşeceğiz" der (1 sene sonra Şili'de Dünya Kupası düzenlenecektir). Di Stefano "Şili'ye gidemeyecek kadar yaşlısın, işin bitmiş" der Didi'ye (Didi kupa sırasında 33 yaşında olacaktır ama Di Stefano da 36 yaşındadır) İkili birbirlerine birkaç saniye bakıp ayrılırlar. 1 sene sonra Didi Dünya Kupası'nı kaldıran Brezilya'nın yıldızlarından birisi olurken Di Stefano kupayı evinden takip etmektedir. Zira kupadan kısa süre önce geçirdiği sakatlık sebebiyle milli takıma seçilememiştir. Arjantin gruptan çıkamaz. Kupa sonrası Di Stefano milli takım kariyerine nokta koyar.

Bu atışmaların saha içinde olanlarının en ünlüsü Charlton Athletic forması giyen Mike Flanaghan ve Derek Hales'in 1979 yılında, FA Cup mücadelesinde Maidstone United maçında yaptıkları kavgadır. Maçın bitimine 5 dakika kala, Flanaghan topu alır, Hales defansın arkasına boş bir koşu yapar ama Flanaghan topu ona atmaz, ayağında tutar, attığında ise Hales ofsayt pozisyonundadır. İkili pozisyon sonrası birbirini suçlayarak ağız dalaşına başlar. Sonra birbirlerinin üzerine yürürler. Sonra yumruklaşırlar. Hales kovulur, Flanaghan para cezası alır ve satış listesine konulur.

















Olof Mellberg ile Freddy Ljungberg'in kavgası ise 2 aşamada gelişmiştir. Önce ikili 2002'de bir antrenmanda kapışmıştır. Ardından da 4 yıl sonra, 2006 Dünya Kupası'nda 0-0 biten Trinindad Tobago maçından sonra soyunma odasında birbirine girmiştir. Kavgayı Daniel Andersson ve Henrik Larsson zorlukla ayırmıştır.

Bir başka müthiş efsane. 1994'te Feyenoord ile karşı karşıya gelen Werder Bremen'in oyuncuları Avusturyalı Andreas Herzog ve Yeni Zelandalı Wytnton Rufer'in Feyenoord'lu defans oyuncuları Henk Fräser ve John De Wolf'a Werder'den takım arkadaşları Mario Basler'i sakatlamaları karşılığında 500 mark teklif ettikleridir.

Bu konuda en sabıkalı isimlerden birisi de Stan Colymore'dur. Onun hikayesi biraz Ortega ve Fenerbahçe hikayesine benziyor. Collymore 1994-95 sezonunda Nottingham Forest forması giyerken sezonun sonlarına doğru arkadaşları ile yaşadığı problemlerden ötürü takımdaki herkesle bozuşmuş ve ayağına aldığı topların hiçbirini pas vermeyip kendisi kullanmıştır. Nottingham'lı oyuncular da aynı yola başvurunca Collymore sezon sonu soluğu Liverpool'da almıştır. Ancak Collymore Ortega'dan farklı olarak, takım arkadaşı Kevin Sinclair'in ifadesine göre, hiç kimse tarafından sevilmediği bir takımda bir çok gol atmış ama bu golleri tek başına kutlamış, arkadaşları ona hiçbir sevincinde eşlik etmemiştir.

Son olarak Roy Keane'in simge olduğu Manchester United'dan Celtic Park'a geçişini anlatarak bitirelim. Keane, 2005 yılı Kasım ayında Manchester United'ın Middlesborough'ya 4-1 mağlup olarak Premier Lig takım tarihinin en ağır mağlubiyetlerinden birisini alması sonrası, takım arkadaşı Rio Ferdinand'a "Haftada 120.000 pound kazanıyorsun ve Tottenham'a karşı 20 dakika iyi oynadın diye kendini star mı zannediyorsun?" şeklinde çıkışıp resti çekince 12 yıl emek verdiği kulüpten ayrılarak kuzey topraklarının yolunu tutmuştur.






















1974 Dünya Kupası'nda Hollanda takımı oyuncuları arasında da benzer bir problem yaşanmıştır. Özellikle Ajax'lı ve Ajax'lı olmayan oyuncular arasında. Euro 96'da Hollanda'nın İngiltere'den 4 gol yemesinin arkasında da bu çekişme olduğu söylenir. Ama bu sefer Ajaxlılar arasında hadise vardır. Dedikoduya göre David, Seedorf ve Kluivert, kendilerinden % 20 daha yüksek maaş alan beyaz oyuncular Danny Blind ve De Boer kardeşlere tavır almış. Seedorf, 1995 yılında Sampdoria'ya kapağı atmıştır. Seeodrf sonradan, kendisinin sağ kanattaki görevini Ronald de Boer'a veren Louis van Gaal'a da kızgın olduğunu açıklamıştır. Danny Blind karşılıklı söz düelloları sonrası, turnuvadaki İskoçya maçında kadroya alınmamıştır. Surinam asıllı taraftan cevap gelince bu sefer Davids İsviçre maçında kulübeyi görmüştür. Bunun üzerine, teknik direktör Guus Hiddink için "kafasını bazı oyuncuların kıçından çıkarmalı" sözlerini kullanan Davids, kadro dışı bırakılarak ülkeye geri yollanmıştır.

Listenin sonunda, Bridge-Terry hadisesine benzer bir örnek verelim. 1982 yılında Saint-Etienne forması giyen Jean-François Larios, Fransa'nın Dünya Kupası kadrosundan çıkartılır. Zira, hem kulüpten hem de milli takımdan arkadaşı Michel Platini'nin karısıyla ilişkisi olduğu dedikodusu basına yansımıştır. Platini turnuva sonrası Juventus'a transfer olur. Larios ise bir daha Fransa milli takımının formasını giymemiştir.

7 yorum:

Adsız dedi ki...

"menajerliğin yodası sinan engin"

ahahaha

ShadoW dedi ki...

Collymore'un liverpool kariyeri de mükemmel başlamıştı. ama sonraları ne oldu bilemiyorum, birden bire sönüp gitti adam. ok severdim, deli gibi koştururdu. eski günler geldi aklıma birden...enfes bilgiler. dağarcığımızın hosting alanını genişleteceğiz sanırım. seviyorum bu blogu.

alperensaylar dedi ki...

bir de sanırım 90 dünya kupası'nda ya da 80 lerdekinden birinde almanya'da köln-bayern tartışması gibi bir şey vardı. pek net olmadı ama:) oralarda da bir sürtüşme vardı diye hatırlıyorum o zamanlarda.

flamboyant forward dedi ki...

lee bowyer ve kieran dyer'ın newcastle'da saha ortasında yumruk yumruğa kavgası da eklenmeli bence listeye. ha keza riise ve bellamy'nin golf sopalı kavgası da, o takım gitti atina'da bir de final oynadı üstelik.

ozan dedi ki...

tam olarak konsepte uyumlu mu bilmiyorum ama çok şahane bir Bowyer-Shearer kavgası vardı maç sırasında da süper-haşarı Bowyer'ın Newcastle günleri bitivermiş maçı da 3-0 kaybetmişlerdi. Ama kavga öyle böyle değildi, yani öyle sürtüşme falan az kalırdı.

Adsız dedi ki...

bizde de tanju Çolak-oğuz Çetin ve 10 numara anlaşmazlığı mevcuttu....

Baris dedi ki...

Riise - Bellamy kavgası kesin olmalı listede. CL'de deplasmandaki Barcelona maci öncesi bu ikisi kavga ederler. Bellamy Riise'ye golf sopası ile saldırır. Maçta ikisi de birbirlerine asist yaparak birer gol atarlar ve deplasmanda Barcelona'yı yenerler. Bellamy gol sonrası sevincinde golf vuruşu hareketi yapar...