28 Temmuz 2008 Pazartesi
THE DARK KNIGHT
Bu yazı yazıldığında IMDB gelmiş geçmiş TOP 250 listesinde tüm zamanların en iyi filmi (124,766 kişinin oyu ile 9,5 puan ortalaması), izleyicilerin hepsine göre tüm zamanların en iyi Batman filmi, en iyi çizgi roman uyarlaması, en iyi suç filmi, en iyi süper kahraman filmi ve kimilerine göre gelmiş geçmiş en iyi film. Ayrıca Joker'i canlandıran Heath Ledger'ın da gelmiş geçmiş en iyi kötü karakter performansı ve açılış sahnesinin sinema tarihinin en iyi açılış sahnesi olduğu söyleniyordu.
Bu öngörüler ışığında gittik filme. Bu kadar lafa rağmen hiçbir önyargı altında kalmamaya dikkat ederek ve olabildiğince kusur aramamaya çalışarak izledik filmi. Bir filmi değerlendirmek için üzerinden belli bir süre geçmesi gerekiyor kesinlikle, bu süre değişiti tabi. Öncelikle şunu söylemek lazım ortada temposu gayet iyi olan, oyunculukları 1-2 tanesi dışında vasatın üzerine çıkan sağlam yapılmış bir filmle karşı karşıyayız. Normal Batman filmlerindeki süper kahraman temasından çok farklı bir anlayış var filmde. Daha çok bir kara-suç filmi gibi ama tabi süper kahraman sosuyla. Ama söyleyelim gösterim öncesi etrafta dolaşan en karanlık Gotham ve Batman gilmi lafı biraz boş çıktı. Bunu söyleyenler Tim Burton'ın ilk 2 Batmanini hiç izlememiş sanırım. Dolayısıyla "Goodfellas" gibi bir şey beklememek lazım. Oyunculuklardan başlayalım. Hala Michael Keaton benim için en iyi Batman'dir. Ama Christian Bale de hemen onun arkasından geliyor. Daha önce hiç bir Batman'in yapmadığı bir şeyi yapıyor Bale. Bruce Wayne ve Batman karakterlerinin sesi düpedüz farklı. Bu da tanınmamazlık için iyi bir maske. Michael Keane, Morgan Freeman, Aaron Eckhart, Gary Oldman işlerini her zamanki gibi yapıyorlar.Tabi Gary Oldman'ı böyle naif, sakin polis rollerinde görünce insan şaşırıyor. Canlandırdığı bir dolu uçuk karakteri görünce. Filmin falsolarının ilki Maggie Gylenhall. Çok edilgen ve donuktu filmde (gerçi yüz ifadesi zaten öyle), bunu bana dedirteceğini düşünmemiştim ama Katie Holmes ondan daha iyi bir esas kızdı Batman Begins'te. Hele Michellle Pfeiffer gibi bir kadın karakteri görmüş bizlerin bununla tatmin olması mümkün değil.
Sona bıraktık herkesin yaptığı gibi. Heath Ledger. Rahat uyusun, hep bu rolle hatırlanacak Ledger. Filmin kesinlikle en güzel yanıydı. Özellikle ikinci yarıda performansını zirveye çıkardı. Filmin ilk başına kalemi kaybettiği sahnede sinemadakileri yerden toplamak zorunda kaldık. Sanırız birçok ödül alacaktı ve evet Jack Nicholson'ın Joker'inden daha eğlenceli ve daha sadistti. En önemli özelliği ise "komik kötü adam" ve "duygusuz kötü adam" klişelerinin ortasını çok iyi tutturmuş olmasıydı (yine Batman Forever'Daki Jim Carrey ve Green Mile'daki Percy karakter klişeleri gibi). Ama yukarıdaki unvana gelirsek tüm zamanların en iyi kötü adam karakteri lafı Silence Of The Lambs'deki Anthony Hopkins, Shining'deki Jack Nicholson, Misery'deki Kathy Bates veya Usual Suspects ve Seven'daki Kevin Spacey'e çok büyük haksızlık oluyor.
Gelelim filmin kusurlarına. Söyleyeyim filmi izlemeyenler bu kısmı geçebilir. Hatta geçse iyi olur. Şahsen bu tür filmlerde herhangi bir yere varmak için üretilen "elektronik sistemimiz var" felsefesine takılıyorum. Yani çok zorlama oluyor. Morgan Freeman'ın önünde durduğu ekran tamamen Joker'in yerini tespit etmek için yapılmış ama sanki o anda icad edilmiş bir şey gibi çok sevimsiz durdu perdede. Keza James Gordon'un sahte ölümünün ne zaman planlandığı, zira Joker'in tören takımındaki polislerin arasında olduğunun o an öğrenildiği, cenazesinin hiç yapılmadığı, otopsi için hiç kimseye haber verilmediği gibi şeyler havada kaldı. Ayrıca iki gemide vuku bulan oylama sahnelerinin de çok iyi bir fikir olduğunu söyleyemem. Orası Joker'i mat etmek için kullanılmış gibi dursa da fazla Amerikanvari idi. .Bakın bizim içimizde "iyi" var felsefesiyle. Nolan pek bu yollara başvurmaz ama yine de Amerikalıları "bakın biz insan öldürme sevdalısı değiliz" havasında gösterme çabası buram buram kokuyordu. Yılda 10.000 silahlı cinayetin olduğu bu ülkede kimse azılı katillerin bulunduğu öbür gemiyi patlatmayacak öyle mi? Külahıma anlatsınlar. Harvey Dent makyajının çok abartılı olduğunu da söyleyelim, doktorların bu konuyu incelemesi lazım.
Dolayısıyla ne tüm zamanların en iyi Batman filmiyle, ne en iyi çizgi roman uyarlamasıyla (benim için hala V For Vendetta'dır), ne en iyi suç filmiyle, ne en iyi süper kahraman filmiyle ve doğal olarak gelmiş geçmiş en iyi filmle karşı karşıyayız. Karşımızda çok iyi kotarılmış sağlam bir film var. Son olarak belirteyim film öncesi fragmanı verilen Guillermo Del Toro imzalı ikinci Hellboy filmi Hellboy: Golden Army'i de gülümseyerek izledim. Fragmanlara aldanmamak lazım ama enfes bir film geliyor görüntüsü var onu söyleyeyim.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
yazı şahane lakin Michael Keane kısmı hatalı olmuş biraz. Caine olacak o bölüm..
Yorum Gönder