Türk takımlarının son yıllarda takımlarına büyük beklentileri ile transfer ettikleri oyuncuların, istenileni verme açısından en başarılı olanlarını son yıllarda Fenerbahçe örneginde görduk. Kadroya katılan hemen hemen tüm yabancılar, belli oranda başarı ve katkı sağladılar. Buna rağmen Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor takımlarının transferleri ile “bekleneni veremeyen”ifadesini defalarca yan yana gördük. Öyle ki geçtigimiz yıl Galatasaray şampiyonlugun son haftalarında Nonda dışında hiçbir yabancı oyuncusunu oynatmıyordu. Bugün gazetelere, geldiğinden beri Schalke 04’teki istikrarsızlığının da altına düşen Cassio Lincoln’un Wolfsburg’la anlaştıgı yansıdı. Asıl konumuz bu değil ama satır arasında belirteyim, Galatasaray bu transferden bonservis kazanacaksa (ki Lincoln ile anlaşması gereği kazanmalı) hiç beklemeden Brezilyalıyı elinden çıkarması kendisi için yararlı olacaktır.
Gelelim asıl konuya. Menajerlik oyuncuları oynayanlar bilirler. Bir futbolcuyu transfer etmek istediğinizde karşınıza çıkan seçeneklerin en önemlilerinden birisi futbolcunun, transfer olacağı takımda göstereceği performansa göre eski takımına ödenecek meblağdır. Bu belli kriterlere bağlanır. 20 gol attığında, Avrupa Kupalarında 15 gole ulaştığında, 10 kere milli olduğunda, yeni takımında 50 maç oynadığında gibi….Bir diğer önemli nokta ise genç yeteneklerin satışı sırasında anlaşmaya konulan, gelecekteki satıştan yüzde almaktır. Bunun iki yararı vardır, hem futbolcuyu yetiştiren kulüp satış anında elde ettiği bonservise ilaveten, futbolcunun potansiyelinin arttığı her transferden kendisine pay alır, hem de ilk maddeleri kullanarak, transfer ettiği futbolcu performans gösterdikçe, eski kulübüne değeri icin ödeme yapılır. Bu aynı zamanda şu anlama gelir. Eger futbolcunun o andaki sahibi kulüp, gelecek ödemeleri gol, milli olma veya yeni takımında forma giyme gibi şartlara bağlamaya yanaşmıyorsa, daha kendi kulübü, o futbolcuya geleceği hakkında güvenmiyor demektir ki bu futbolcunun kalitesi hakkında genel bir fikir verir.
Bizde böyle bir durum yok. Bir oyuncuyu büyük paralarla transfer ediyoruz. 4 senelik kontratını, her yıl yapılacak zammı belirliyoruz. Eski kulübüne ödenecek bonservisi ödüyoruz, son zamanlardaki eğilime göre gerekirse taksitlere bölüyoruz. Sonra eski kulüple işimiz bitiyor. O futbolcu yılda 20 gol atma umudu ile alınıp topu topu 5 gol atsa bile, yeni kulübü parayı vermis oluyor. Futbolcunun sıfatı da “bekleneni verememiş futbolcu”. İngiliz kulüpleri yıllardır yukarıdaki sistemi uyguluyorlar. Futbolcu yüksek performans gösterdiğinde hem eski kulüp maddi, hem yeni kulüp başarı açısından kazanç sağlıyor. Bu sistemi, futbolcu sirkülasyonunun çok yüksek olduğu Türkiye’nin acilen alışkanlık haline getirmesi lazım. Bu sistem, hem transfer ücretlerinin bir anda kulüp kasasından çıkmasını engelleyecek hem de futbolcuyu satacak kulübün o futbolcunun değeri ile ilgili görüşünü öğrenme açısından yararlı bir yol olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder