1 Eylül 2008 Pazartesi

ANKA KUŞU WESTFALEN'DE


















2002 yılının Mayıs ayında Bundesliga'nın şampiyon olduğundan beri Borussia Dortmund düşüyordu. İzleyen sene 3. olduktan sonra sırası ile 6., 7., 7.,9. oldular. Geçen sene ise son 5 haftaya girilirken düşme hattının sadece 3 puan üstünde yer alıyorlardı. Maddi yönden büyük bir çöküntü geçiren kulübün resmen de bir alt lige düşmesi onlar için felaket demek olurdu. Düşme hattının sadece 3 sıra üstünde 13. sırada ligi bitirdiler. 1997 yılında Ottmar Hitzfeld'in yönetiminde Münih'te Şampiyonlar Ligi şampiyonu olduktan sonra (ki önceki 2 sene de Bundesliga'da zirveye çıkmışlardı) eski günlere dönme sinyalini Matthias Sammer ile verdi Dortmund. 2001-02 sezonunda UEFA Kupası finali'ni gördü takım ve Bundesliga'da bir kere daha zirveye çıktı. Ancak izleyen Bert Van Marwijk dönemi takımın saha içindeki peformansından çok iflasın eşiğine gelen ekonomik durum ile konuşuldu hep. 2003 yılında takım Club Brugge'a penaltılarla elenip Şampiyonlar Ligi'ne giremediğinde yaşanılan şok büyük oldu. Kulüp hisseleri inanılmaz bir düşüşle Alman borsasında % 80 oranında değer kaybetti. Futbolcuların tümünün maaşlarında % 20'ye varan kısıtılamalara gidildi. Bu bir çok oyuncunun takımdan ayrılmasına yol açtı. 2005 senesinde kulüp kapanmanın eşiğine gelmişti ve Jan Koller'in başını çektiği bir çok oyuncu para almadan maçlara çıkıyordu. Her maç tıklım tıklım dolan efsanevi Westfalen Stadı elden çıkarıldı. Van Marwijk'ın ardından göreve gelen Jurgen Röber ve Thomas Doll düşüşe Dur diyemedi. Takım geçtiğimiz yıl son 20 yıldaki en kötü lig performansını göstererek yukarıda belirttiğimiz gibi 13. olarak ligde kalmayı başardı.

Dortmund tekrar eski başarılı günlerine dönüş için sinyaller veriyor. Takımın başına Mainz ile 7 yıllık bir istikrar yakalayan Jürgen Klopp'u getirdiler. Üçüncü haftası oynanan Bundesliga'da 7 puanla ligin zirvesini Hamburg ve Schalke ile paylaşıyorlar. Eğer geçtiğimiz hafta 10 kişi kalan Bayern Munich karşısında 1-0 önde iken daha cesaretli olabilseler ligin 9 puanlı tek takımı olacaklardı. Mohamed Zidan ve Thomas Hajnal bu sezonun en iyi transferlerinden olduklarını gösterdiler. Hajnal orta sahanın ortasında, Zidan ise hücum hattında takıma büyük güç kattılar. Nelson Valdez, sakatlıktan dönmesi halinde Alexander Frei ve Zidan çok önemli bir hücum hattı oluşturuyorlar. 10 senedir takımda yer alan Dede, Kovac ve Rukovina defans hattının önemli isimleri. Orta sahada Hajnal'a yardımcı olan Kehl ve Fringe de bu kadroya eklenince en azından silkinip kendine gelecek bir takımdan söz ediyoruz. Bizim gibi Westfalen Stadyumu'ndaki sarı-siyah renklere aşık futbol sevdalıları için güzel bir haber. Sezon sonuna kadar takip edeceğiz.

3 yorum:

Figueres dedi ki...

aslinda bildigimiz bi konuyu bu kadar detayli anlatinca okumasi, hatirlamasi keyifli oldu. klavyene saglik. bu tarz gecmisle gunumuzu harmanlayici yazilardan daha okumak dilegi ile.

Fuzzy Logic dedi ki...

Bu sene epey saglam olacak gibi. Hoca takima iyi hava getirdi.

Gerci onceden de boyleydi ama 80.000 bilet, hadi 15 000 kombine olsun, 65 000 bilet 15 dakikada biter mi arkadas? bitermis.

aşkın dedi ki...

Herkes eleştirdi ama ben takdir ettim, bir CL şampiyonluğu için müthiş para harcandığı söyleniyordu ve maddi sıkıntının da bu yüzden olduğu söyleniyor.Olsun, Bayern ve nostaljik Hamburg haricinde ben de varım dedi arılar..