Beşinci efsane oyun olarak seçtiğimiz Pang aslında, geçtiğimiz günlerde İsviçre’de CERN’ün yapmış olduğu deneylerin başlangıcı olarak kabul edilir. Özellikle tüm fizik dünyasına ilham kaynağı olan efsane oyun, gökten düşen maddeleri parçaçıklarına ayırma daha sonra da incelemeden yok etme esasına dayalı bir oyundur.
Bu oyunla ilgili hiç unutamadığım bir anım var. Ortaokul ve atari salonundan mesai arkadaşım İlker, Einstein’ın kötü bir öğrenci olduğunu duyduktan sonra dünyaca ünlü bir fizikçi olmak için mi bilmem okulu ikinci plana atıp kendini Pang’e adamıştı. Bendenizin okulda nöbetçi olduğu ve matematik yazılısından yırttığı bir günde, İlker’in annesi Semra teyze oğlunu kontrol etmek için okula gelmişti ve beni kapıda görüp İlker’i sordu. Tabi ki görmediğimi söyledim. Daha sonra ben, Semra teyze ve müdür yardımcısı hep beraber yazılının ortasında İlker’i bulmak üzere sınıfa daldık. Tabi ki İlker o sırada Pang’in başında elinde kağıt, kalem parçalamış olduğu atom parçaçıklarını kaydediyor ve o güne kadar hiç duymadığı Nobel ödülü yolunda büyük adımlar atıyordu.
Kısa bir süre sonra önde itirafçı/işbirlikçi (ki bu ben oluyorum), arkada Semra teyze, müdür yardımcısı ve “özel kuvvetler”den bir polis memuru hep beraber o günlerde hücre evi muamelesi gören atari salonuna doğru yavaş yavaş ilerliyorduk. Tabi ki İlker’i elimizle koymuş gibi bulduk, Panic Mode’da tırmalıyordu. Oyunda iki farklı mod vardı Panic mode ve Tour mode.
Birinci modda yukarıdan düşen topları patlatarak devamlı olarak bölüm atlanıyordu ve oyun hiç durmuyordu. Tour mode’da ise ülke ülke gezip o ülkelerin görsellerinin arka planda bulunduğu bölümleri birer birer geçiyorduk. Bir bölümde arka planda Sultanahmet camii dururken nedense Hint müziği çalıyordu! Panic mode’da sadece standart ikili silah ile oynarken bu modda tavana yapışan silah, makineli tüfek benzeri bir silah, tüm parçaları en küçük haline getiren dinamit ve koruma gibi farklı silahlar ve özellikler vardı. Ayrıca her topun en küçük parçalarından birini de yok edince oyun iki saniye dururdu.
O günlerde atari ve bilardo salonları küçük çocukların kötü yola düştükleri yerler olarak bilindiği için, Semra teyze salya sümük oğlunu makinenin başından çekip çıkarmıştı. Daha sonra salon 18 yaşından küçükleri aldığı için 1 ay kadar kapalı kalmıştı ama olsun zaten top sezonu açılıyordu.
Bugün yalnız ve güzel ülkemize bir Nobel ödülünün gelmesi 17-18 sene gecikmişse bunda polis marifetiyle atari salonunu basan ve çocuğunu kötü yoldan kurtardığını sanan Semra teyze bir numaralı sorumludur.
by gorky.
5 yorum:
Hayatımın oyunlarından biridir kesinlikle. Panic mode'u ayrı güzel, tour mode'u ayrı güzeldi bence. Sanki biraz böyle panic mode oynayanlar daha profesyonel görünürdü, daha karizmaydı.
Önemli olani turlar ilerleyip balonlar (toplar?) büyüdükçe, balonu mümkün olduğunca en tepede vurup, ikiye ayrılan parçaların tercihen her ikisini de, olmadı birini tavana çarptırıp yok edebilmekti. Eldeki silahla 2'ye ayır ayır nereye kadar?
Yok edilemeyenler içinse, ortalıkta çok fazla büyükbaş dolanıyorsa eğer, sırayla parçalamak daha doğruydu. Ortalığa çok fazla küçük parça yayınca bir yerinden mutlaka değiyordu sana.
Hız mühimdi, hız elzemdi
2 kişi oynanabiliyordu. Ancak ortakla konuşmak (telaşla böğrüşmek?) mühimdi. Adama vermişsin ekranın sağını temizlesin diye, bir tane küçücük balonu bile kaçırıp senin durduğun tarafa geçirtse, bir de üstüne "la la geliyo la" demese dikkat etmez ölürdün
Tour mode'de alınan silahlarda tavana yapışanı iyiydi hoştu ancak yanlış hatırlamıyorsam o tavana yapışıkken bir kez daha silah atamıyordun. Bu yüzden o silah ancak tüm balonları ekranın bir tarafında gördüğün an işe yarıyordu.
Bu arada bu oyun birkaç oynayışın ardından tek jetonla en uzun süre geçirilebilecek oyunlardan biriydi. Fakir öğrenci dostuydu, beslenme çantasında haşlanmış yumurtaydı...
De gidi eski günler...
Çocukluğunu ateri salonlarında geçirmiş biri olarak geriye baktığımda semra teyzeyede hak vermiyor değilim.
Daha 11-12 yaşlarında evden dışarı çıkmak için teravih namazına gidiyoruz deyip çıkar ateri salonlarına giderdik. bu salonlarda genelde bodrum katlarda, karanlık pasajların dehlizlerinde olurlardı eheh. Bir çok arkadaşım sigaraya böyle ortamlarda başlamıştı. O zamanlar harçlığım günde 5 jeton almaya yetiyordu tüm paramı ateri salonuna yatırıyordum
bu oyunu pek oynayamazdım ama şimdi konulunca hatırladım benden biraz daha büyükler oynarken izlerdim hep
abi bide wolfied benzeri makasla haritayı kestikçe çıplak kadın çıkan bir oyun vardı :) onu koyacakmısın son 5 e merak ettim :D
Baba büyüksün diyorum , karakutu zamanına döndürdün yine beni.
Bu oyun hafızamda derinlere gitmişti ki ; hatırlatınca çok mutlu oldum.
Amiga'da uzayıp kısalan bir penguen oyunu hatırlıyorum da aynı zamanda adını hatırlayamıyorum. Bilmem sen hatırlar mısın ?
Nerden akliniza geliyor da bulabiliyorsunuz, gercekten inanamiyorum. Bu oyunu en son oynadigimda heralde 12-13 yasinda falandim, ismini unutmusum bile. Hayir merak ettigim, ismine nerden ulasiyorsunuz. Kucukken ingilizce soyleyemedigim oyunlarin ismine turkce dublajlar uydururdum aklimda kalsin diye. o yuzden gercek isimleri yer etmemis hic hafizamda. bu da guzel bi nostalji oldu, harbi hastasiydim bu oyunun da..
Yorum Gönder