WENGER KANUNLARI

Arsene Wenger'in nasıl bir futbol beyni olduğundan bahsetmeye gerek yok. Dünya futboluna saldığı muazzam futbolcu avcısı ekibi ile oluşturduğu genç kadro ve genel olarak da genç oyunculara sürekli şans vermesi Wenger'in kendi çapında bir stil oluşturmasına yol açtı. Tabi bu bana sorarsanız Premier Lig tarihinde Manchester United ile mücadelesinde 3'e karşı 10 şampiyonluk gibi bir fark yaratmamalıydı. Wenger'in şanssızlığı Sir Alex Ferguson gibi bir futbol efsanesi ile aynı dönemde görev yapması. Ancak 2010'da Ferguson emekliye ayrıldığında henüz 61 yaşın girmiş olacak ki bu onun için bir şans olabilir. Wenger'in en çok eleştiri aldığı noktalardan birisi de Lee Dixon, Tony Adams, Martin Keown, Paul Merson, David Platt, David Seaman gibi İngiliz oyuncularla özdeşleşmiş takımı tam bir uluslararası karmaya döndürmüş olması ve bunun İngiliz futboluna zarar verdiğidir. Wenger ise "bir kulüp söz konusu olduğunda bağlılık önemlidir pasaportlar değil" şeklinde cevap vererek takım ruhuna vurgu yapar. Wenger'in Arsenal'inin de sırrı budur zaten, yıldız oyunculardan çok takım oyunu ve kollektif uyuma bağlılık. Bahsedeceğimiz olay da bunun güzel bir örneği.

Arsenal'in geçtiğimiz hafta sonu Bolton Wanderers'ı 3-1 mağlup ettiği maç sonrası, takımın kaldığı oteldeki toplantı odasında maç sonrası Wenger'in oyunculara verdiği mektubun bir örneği bulunmuş. Mektup takım oyununa, uyuma ve sinerjiye atıf yaptıktan sonra 14 maddeden oluşan bir nevi "Wenger Kanunları"nı içeriyor. Bunları okuyunca Fransız'ın neden 12 sene boyunca dünyanın en büyük markalrından birinin başında kale gibi bir ekol yarattığını da anlıyorsunuz.

-------------------------------------

Bir takım iç ilişkilerinin durumu oranında güçlüdür.
Bir takımın itici gücü, üyelerinin güçlü ilişkiler yaratıp bunu muhafaza ettirmesine bağlıdıri bu yolla dinamizm kazanılabilir.
Bu, takımın hayatımıza getireceği faydalardan yararlanmamızı sağlar ve güçlü bir takımdan alacağınız performansı maksimize eder.

Takımı güçlü kılmanın yolları

Sahada pozitif bir oyun sergilemek
Herkesin takımın ortak yararı için karar vermesi
Hedefe ulaşabileceğimize ilişkin sasılmaz inanç
Takımın gücüne olan inanç
Her zaman daha fazlasını istemek ve daha fazlasını vermek
İletişime odaklanmak
Kendi kendinizin talepkarı olmak
Her zaman zinde ve kazanmaya hazır olmak
Zihinsel olarak güçlü olmak ve bunu sonuna kadar sürdürmek
Deplasman maçlarında en az iç saha maçları kadar kazanmaya olan inanç
Birlik olmak
Futbolcu ve insan olarak alçakgönüllü olmak
Kazanma arzusunda olduğunuzu her hareketinizle göstermek
Bir takım üyesi olmanın büyüsüne kapılmak yerine ona katkıda bulunmak

------------------------------------------

Okuyunca davranış bilimleriyle veya NLP ile ilgili kitapların önsözünü okur gibi hissettim kendimi. Belirteyim bu tür kitaplardan da hiç hazetmem. Ama sonuçta bir grup genci ortak bir paydada birleştirmek için zaman zaman bu tür idealist tavırlar gerekebilir. Wenger yukarıdaki politikayı Sergen Yalçın, Yusuf Şimşek, Volkan Demirel üçlüsüne anlatsa pek bir etki yaratmaz tabi. İyi teknik adam doğru hamleyi, doğru zamanda yapana deniyor zaten.