Yanlış hatırlamıyorsam eğer düzenli olarak 1994 yılından, Türkiye'den ayrıldığım 2007'nin Aralık ayına kadar 13 yıl boyunca kullandım İETT ve halk otobüslerini. 5 senelik üniversite hayatındaki EGO otobüslerini de katmak lazım araya. Hollanda'da aşağı yukarı 1 senedir kullanıyorum. Aşağıdaki listenin aynısını yap deseler en fazla 3 madde çıkartırım. Henüz 1 seneyi doldurduğumdan değil, anlatacak bir şeyin olmaması. En fazla yüksek sesle konuşan Faslı gençlerden bahsedebilirim o kadar. Ama Türkiye bambaşka. Bir ülkenin sosyal yapısı ile ilgili fikir almak istiyorsanız gözleyebileceğiniz bir kaç yer var. Asker kışlası, üniversite yurdu gibi. Belediye otobüsü de bunlardan birisi. Öyle ilginç bir havası vardır ki bu aracın içine binen adamın gelir düzeyi, toplumsal statüsü ne olursa olsun herkesi aynı seviyeye getirir ve aynı davranışları sergiletir. Bize de yazmak düşer.
1-"Kronik ilerleme" teşhisi koyulan muavin modeli: Halk otobüsünde biletçi olmak için gereken özelikler. Açık mavi gömleğiniz olacak, son teknoloji harikası ama adını bile telaffuz edemediğiniz, duraklar arası oyun oynayacağınız bir cep telefonunuz olacak bir de otobüste sürekli arkaya ilerleme hastalığınız olacak. Halk otobüsleri biletçileri maalesef şanssız bir ruh halindedir. Bu arkadaşlar otobüs boş olsa ve tüm yolcular oturuyor olsa dahi, birini ayağa kaldırıp arkaya ilerletmek için gözleriyle hep otobüsün içini süzerler. "Çift sıra yapalım, gençler cama dönelim, bekleme yapmayalım" şeklindeki sözler bu güruhun değişmez vecizeleridir. Unutulmaması gereken ise bu biletçilerin oturduğu koltuğun altında veya yanında hep pis kokan bir beyaz bidon bulunmasıdır. Halk otobüslerinin olmazsa olmazıdır.
2-Orta Kapı Sorunsalı: Otobüste inmek için düğmeye basılır. Şöför durur, arka kapıyı açar ve ortayı atlar. Ortadaki güruh haykırır "orta kapı" diye. Yalnız bazı talihsiz gençler körüklü otobüste olduklarını unuturlar. Zira 4 kapılı otobüsün orta kapısı yoktur. Daha doğrusu vardır da iki tanedir. Nitekim şahsım bir 14B Ümraniye Birlik Mahallesi otobüsünde şöförün yolculardan gelen "orta kapı kaptan" sorusuna "hangi orta kapı iki tane var?" şeklinde Pisagor matematiği ile yaklaştığını görmüştür. En iyisiarka kapıya ilerlemek ve bu sorundan kurtulmaktır. Tabi kurtulduğunu sanmaktır diyelim. İlerki maddelerde göreceksiniz.. (by forzabrian)
3-İnerken hadise çıkaran model: Bu grupta baskın 2 örnek vardır. Otobüs 80 km hızla giderken, otobüs durağına 5 metre kala düğmeye basıp, şöför doğal olarak durmayınca düğmeye bastığını iddia eden ve üstüne üstlük şöförü dövmeye giden ya da eğer yaşlı bir baynsa bir sonraki durakta inene kadar şöföre saydıran, otobüsten indikten sonra da ön tarafa doğru yürüyüp laflara devam edenler birinci gruptadır. İkinci gruptakiler benim daha da sevdiklerimdir. Otobüsten inmek için kapıya hareketlenilir. Önünde barikat oluşturan yolcuya "hanımefendi müsaade eder misiniz" denir, cevap fitili ateşler "biz de inicez beyefendi, nedir aceleniz". 10 saniye sonra müsabaka başlamıştır. Kırmızı köşedeeee (by forzabrian, Barad-dur)
4-Cam kapattıran model: Aylardan Ağustostur. Sıcaklık 185 derece civarındadır. Yani demem odur ki o an "güneş parçalansın ömür boyu karanlıkta ve soğukta kalmaya razıyım" dersiniz. Otobüse binersiniz. Otobüsün içi daha da kötüdür. Çare bulunur, otobüsün camı açılır, aracın ivmesinden gelen rüzgar ize çöldeki vaha gibi gelir. Bir "oh" çekersiniz. Arkalardan % 99 bir bayan seis gelir. "Camı kapatır mısınız esiyor da bu tarafa doğru". Steve Harris Iron Maiden'ın ilk albümündeki Sanctuary şarkısında şöyle yazmıştır. "I've never killed a woman before, but I know how it feels". Harris'in bu şarkıyı 500 ES otobüsünde Ağustos ayında cam açmaya çalışırken yazdığı söylenir. (by Barad-dur)
5-Otobüsü her yerden geçiren model: Yer Ümraniye. Otobüs Tepeüstü-Mecidiyeköy otobüsü. Otobüse binen yolcudan soru gelir. "Köprüden geçiyor mu?". Hayır Keanu Reeves kullanıyor otobüsü Avrupa'dan Asya'ya atlayacağız. Türk otobüs yolcusunda otobüsün bariz geçtiği durakları dahi soran ve de tam tersi hiç alakası olmayan mekanlardan geçip geçmediğini soran bünyeler vardır. Bostancı-Kadıköy dolmuşuna "Güngören'den geçer mi kaptan?" diyen adam yaşıyor bu memlekette. Ben nasıl kalkınayım? (by forzabrian)
6-Last Man Standing Modeli: Bunun adını ben koydum. Her yer boş koltukla dolu olsa bile ayakta durma hastası bazı insanlar vardır. Ömrüm boyunca çözemediğim şahıslardır. Zira otobüs en keskin virajlarda kaykılsa da, yere yuvarlanma tehlikesi atlatsa da, arka kapının yanındaki demire dayanılır. O an ne hissedilir nasıl bir motivasyon vardır bilemiyorum. Bir ihtimal otobüsteki bayanlara "bakın en büyük sarsıntılarda bile kendi ayakları üzerinde duran bir erkeğim" mesajı verilmek isteniyor olabilir.
7-Fellowship of The Akbil Modeli: Akbil kardeşliği. Birinci maddedeki muavin işkencesini çekmemek için doğrudan arka kapıdan otobüse binen modeller vardır. Ancak bu beraberinde bir bedeli de gerektirir. Akbil arka kapıdan elden ele ön kapıya gönderilir. En ön kapıdaki akbili hüküm dağına basar, geri gönderir, yol üzerindeki herkes akbil kardeşliğine katılır. Aynen yüzüğü takanın yok olması gibi arada öne uzatılması için gelen akbili cebine attığı gibi yok olan tipler de yok değildir. Hatta bu işi her sabah yaparak köşeyi dönen ufak çaplı bir kartel halen Ümraniye'de faaliyettedir. One akbil to rule them all. (by forzabrian)
8-3 maymun adamı: İkinci maddede orta kapıda olan bu sefer arka kapıya olur. Şöför arka kapıyı açmaz. Bu sefer bağırışma arka kapıdan başlar. Ama ne olursa olsun şöföre kadar ulaştırılamaz. İşte bu anda arada köprüyü kuracak arkadan gelen sesi öne iletecek bir adam vardır. O adamlar da genelde sessizdir. Siz suratına bakıp "arkadaşım arka kapıyı açsın şöför söyleyin" diyene kadar da kılını kıpırdatmaz. Bu tiplerin bir diğer özelliği burnuna uzatılan ve ön tarafa gönderilmesi istenen akbili siz söyleyene kadar almamasıdır. (by Gorky, Barad-dur)
9-Orta kapıdan otobüse yükleme yapan işportacı modeli: Otobüs durakta durur, orta kapıdan incek olan iner. O kaşla göz arasında otobüsün ortasına doğru 2 büyük siyah torba fırlatılır. Fransa nükleer denemelere Hint Okyanusu'nda değil 130 Kadıköy-Tuzla hattında başlamıştır. Değil tabi, otobüse işportacı binmiştir. Torbalar uygun yere yerleştirilir. Şöförün yanına gidilip ücret verilir. Bu eğer halk otobüsü ise biletçinin yüzündeki hoşnutsuzluk doruğa çıkar. Otobüse ilerleyemeyen iki cansız varlık binmiştir. Onun rahatsızlğı yol boyunca yüzünde kalır.(by forzabiran)
10-Marathon Man modeli: Soyu maalesef tükenen canlılar olduğu için Göztepe Köprüsü durağında koruma altına alınan bir türdür Marathon Man modeli. Bineceği otobüs duraktaki diğer otobüslerin arkasında kalıp duraüğın 100 metre gerisinde dursa da ayakta kalmamak için oraya kadar giden, şöförün kapıyı açması için cama tıklatan, ancak tam o sırada durağın boşalması ile otobüs asıl yerine hareket edince, kapıya paralel olarak ABD başkanının korumaları gibi koşan bu türün eli siyah poşetli devlet memuru olanları Paris Louvre Müzesi'nin modern kleksiyon bölümünde sergilenmektedir.
11- Bonus track - Walkman dinleyen sağır adam: Sağır dememin sebebi bir insanın o derece yüksek sesli müziğe nasıl dayanabildiğidir. Acı olan otobüslerde bu tür yüksek sesle müzik dinleyen şahısa kimsenin uyarıda bulunmaması ama uyarıda bulunmayanların tümünün arasında şahısa bir dolu laf söylemesi vardır. Şahsım bir Esenboğa seyahati sırasında yanımdaki yolcunun 8 kere üstüste yüksek volümle "Can Kırıkları"nı dinlemesi sonucu Şebnem Ferah'ı "artık uzun cümleler kurarak" anmıştır.
16 yorum:
bir de ineceği durağı bilmediği için önceden düğmeye basıp, otobüsü yanlış durakta durduranlar vardır. otobüs durduğunda bu tipleri bir panik alır, "ulan ne bok yedim ben" diye. ve genelde "kaptan yanlış oldu" tepkisini verirler. şöför ise ekseriyetle sessiz kalır bu gibi durumlarda, ama arabayı yeniden hareket ettirirken vitesi haşince değiştirir.
Birde elinde hayvan kadar mont ve çanta olmasına rağmen senden kalkmanı isteyen ve yapmadığında aile terbiyenden başlayarak kafa ütüleyen yaşlı ve çoğunlukla teyze olan insanlar vardır.
Bu arada 6 ve 11 numaralı modellere uyan biriyim. Özellikle Beyazevlerden kadıköy'e giderken epi topu 10 dakika sürecek bir yolculukta hafifte hava sıcaksa ayakta ve arkada durup camdan gelen rüzgarın serinletici etkisini oturup terlemeye tercih ediyorum.
11 numaralı maddeyi ise 141, 85m ve 78 otobüslerinin uzun sefer süreleri sırasında uyurken etraftan rahatsız olmamak için yapmak durumunda kalırdım.
Bence en önemlisi unutulmuş. Cep telefonuyla konuşursun, yüksek ihtimal bir teyze olmakla, +60 yaşında biri seslenir. "Telefonu kapatır mısınız, otobüs bozulacak"
Fransa nükleer denemelere Hint Okyanusu'nda değil 130 Kadıköy-Tuzla hattında başlamıştır.
burda yarılmanın da ötesine geçtim.
ben bu bloga kurban oliim be :D
14b
522
522b
122c odaklı hayatımın kesit bulduğum bir yazı olmuş
6 numarali last man standing modelinin motivasyonunu aciklayayim. Bizim otobuslerde koltuk cok degerlidir. Yazida deginilmeyen bir teyze modeli vardir mesela, gozune genc bir elemani kestirir ve yerini almak icin gozuyle taciz eder bu teyze. Gergin dakikalardir ve bu gerginligin tek sebebi sizin oturmus olmanizdir. Gerginligi sadece bu yasli model yaratmaz. Oturursunuz koltuga yaniniz bos kalmistir, genc yasli ne kadar bayan varsa ayakta dikilir ama yaniniza oturmaz. Potansiyel tacizci konumundasinizdir artik, kalksaniz bi turlu kalkmasaniz bi turlu. En iyisi hic oturup boyle dertlere bulasmamaktir. Gec ayakta dur, bu cok kiymetli ve dunya meselesi olan koltuklara otursun namusunu gozu gibi koruyan hanimefendi, hic ugrasamam valla.
harika yazılmış, emeği geçenlere teşekkürler :))
10 sene "14S" otobüsünde tavuk taşındığına şahit olunmuştur.
yazılanlar tam nokta atışı olmuş.İlave olarak burnunu cama dayayıp uyuyan adam roller vardır. Maksat başındadikilen yaşlı teyzeye yer vermemek.
Gecen gün otobüste telefonla konusuyordu bir genc.Yasli amca ve teyze capraza ates altina aldilar cocugu.cocuk kapatti telefonu, hala yaranamiyor.bir ton firca yedi."tamam amca sorun yapmiyorum,kapattim" dedi cocuk.amca kafasina göre yorumladi duyduklarini,"bak bide sorun yapiyormusum" gibi sacma sapan konustu.genc birde istanbulda ilk kez biniyormus otobüse, bindigine binecegine pisman olmustur,acidim vallahi.
14b diyorum başka da bişey demiyorum .. yine mükemmel bir yazı olmuş .
"Unutulmaması gereken ise bu biletçilerin oturduğu koltuğun altında veya yanında hep pis kokan bir beyaz bidon bulunmasıdır. Halk otobüslerinin olmazsa olmazıdır"
Hayatın anlamı bu gibi aksesuarlarda gizli...Şu halde bile gülümsedim günler sonra.Nefis tepsitler,nefis yorumlar.
Ankara'da bu "Camı kapattıran adam modelinin" tersi bir olay vuku bulur daima. O Mersedes otobüslerin açılması ciddi anlamda güç isteyen artistik camını açmaya çalışırlar, ama genelde açamazlar. Çünkü açmak ciddi zordur
Birde orta kapıdan binmeler vardır.Otobüs dolu olur,yetişilmez vs vs.Sinir olurum bu duruma.Genellikle orta kapıda duran biriyimdir :)
süper :)
Cam kenarinda oturup da kafasini cama dayayip uyuduktan sonra o camda igrenc bi leke birakan insanlar vardir. Bak midem kalkti yine...
Yorum Gönder