Yazıya Hollandalı spikerin Euro 2008'de buyurduğu ve o zaman da yazdığımız lafla başlayalım. "Fatih Terim'in işi çok zor, kendisi teknik direktör ve 75 milyon tane yardımcısı var". Bir şeyi unutmuştu Hollandalı. Bu 75 milyonun 35 milyonu kendisini Sepp Herberger, 20 milyonu Alex Ferguson, 15 milyonu Jose Mourinho, 5 milyonu da Guus Hiddink olarak görüyor. Zannediyor demiyorum, öyle görüyor. Türkiye'de çalışırken ziyaretine gittiğim bir müşteri yaptığı seyahatlere dem vurarak "ben tüm dünyayı dolaştım, konu ne olursa olsun "her işin en iyisini ben bilirim, bu işi benden başkası yapamaz" diyen bir tek Türk insanını gördüm, hiçbir zaman "bu işi benden iyi bilen vardır buyursun o yapsın" dediğimizi ömrümde görmedim" demişti. O laf benim kulağımda hala durur, modası geçmeyen bir küpedir çünkü. Hakikaten öyleyiz. Evimizdeki musluk bozulunca 30 senedir bu işi yapan tamirciyi çağırmak yerine kendimiz halletmeye çalışıp apartman tesisatını bozan biz değil miyiz? Ya da anahtarı içeride unutunca çilingir çağırmak yerine kapıyı kıran ya da telle açmaya çalışan. Arı sokmasını çamurla, kol kırığını sopayla iyileştirmeye çalışan bir de bunu doktorlardan iyi yaptığını söyleyen nice fiili doktor var bu memlekette. Bu psikolojinin aynısı futbolda da var işte. Her bir izleyici kenisini dünyanın en büyük futbol bilgini sanıyor, takımını ona teslim etsek 3 yılda almadık kupa bırakmaz ona göre, örneğin Madawalazu Wanderers'ı Mozambik üçüncü liginden alıp Dünya Kulüpler Şampiyonu yapabilir ona sorsanız. Böyle görürüz kendimizi. Hakemliğe hiç girmeyeceğim. Bu ülkede pasif ofsaytı, aktif alanı, geri pas kuralını bilmeyen adam küfür ediyor hakeme, ama bu önemli değil, 45.000 kişinin ortasına onu koysanız tek hata yapmadan yönetir takımı. Çünkü o doğuştan Collina'dır.
Milli takımın bir hocası var. Orada oturuyor. Ülkenin lisanslı futbolcu sayısını bilmiyorum. Ama içlerinden 22 oyuncu seçmek zorunda. Ben Euro 2008'de 22 kişilik kadro için 60 tane adam sayıldığını hatırlıyorum. Hiçbirisinin "kimin yerine kadroya alınacağı" söylenmeden. Onlara kalsa 6 kaleci, 12 defans, 32 orta saha, 18 forvetle gidebilirdik turnuvaya. 13 kişi ile çıktığımız Almanya maçı öncesi bile "bu adam nasıl alınır onbire?" dendiğini biliyorum bu ülkede. Takım 13 kişi zaten. Yani 11 kişi ve 2 yedek. Bunu tartıştı bu ülke. Fatih Terim'i bu blogda zaman zaman ne kadar ağır eleştirdiğimizi okuyanlar biliyor. Ama benim bir milli takım teknik direktörünü eleştirmeyeceğim, en azından çok aşırıya kaçmayacağım tek konu kadro seçimidir. Çünkü o adam teknik direktörü takımın bizler değil. Bu mutlaka kamuoyunun fikirlerine zıt uygulamalara başvurması anlamına gelmiyor. Zaten milli takımda herkesin ortak fikre sahip olduğu 12-13 oyuncu oynuyor. Sakat olmadıkları ve formda oldukları anı konuşursak Arda, Hamit, Nihat, Tuncay, Sabri, Hakan Balta, Servet, Mehmet Topal, Aurelio gibi. Geri kalan 10 kişilik kadroyu da bırakalım o koltukta adam seçsin. Bunu yapamıyoruz.
Şimdi şu tablo size de çok güdük gelmiyor mu? Arsenal sahaya 20 yaş ortalaması ile çıktığında "işte gençlere verilen önem, Wenger büyük hoca" demek, blogda verdiğimiz Alex Ferguson ve 1995-96 yılındaki "Fergie'nin yavru kuşları" örneğindeki gibi gençlere önem veren bir hocayı yere göğe sığdıramamak, Milan'ın her fırsatta yaşlı bir kadrosunun olduğuna dem vurmak, Real Madrid'in transfer ettiği Hollandalılar ile giderek takımı gençlerdirdiğine övgü yağdırmak ama ardından "Neden bu takımın forveti Batuhan ve Mevlüt, Ümit Karan ve Fatih Tekke değil?" diye sormak. Üstelik bu adamlardan birisi Avrupa'nın en büyük 5 liginden birinde gol krallığına koşarken. Bilmiyorum bana çok güdük geliyor. Yukarıda belirttiğimiz gibi kadroya alabileceğimiz forvet sayısı belli işte. Dolayısıyla seçime saygı duymak lazım. 24 yaş ortalaması ile sahadaydı dünkü takım. Ben ömrüm boyunca bu yaş ortalaması ile sahaya çıkan bir milli takım görmedim. Sahanın ön bölgesindeki 4 oyuncumuzun en yaşlısı 22 yaşında idi. Kazım, Arda, Batuhan ve Mevlüt. Benim için rüya gibi bir durum bu milli takım için. Bunun zevkine varamıyoruz.
Çok dürüstçe kendinize sorun. Mesut Özil adında 19 yaşında bir adamsınız. Sizi Alman ve Türk milli takımları kadrosunda görmek istiyor. Türkiye-Bosna maçı ile ilgili tüm platformlardaki yazıları okudunuz. Allah aşkına türk milli takımını seçer misiniz? Genç oyuncuları oynattık diye "çocuk bahçesi" ve Fransa Ligi'nin gol krallığına oynayan bir futbolcu için "ona ihtiyacımız yok kendi liginde atsın bu golleri, bir daha kadroya zor girer" diye ekranlarda konuşulan bir adamın olduğu ülkenin formasını giyer misinz? Ben giymem söyleyeyim. Mesut'u milli takıma kazandırsak ne olacak. İkinci maçta "çoluk çocukla bu iş olmaz, Bundesliga'da atsın o golleri" edebiyatına başlayacağız nasıl olsa. Suç hakikaten kimde?
10 yorum:
suç bu ülkenin yanlı ve skorcu geçinen medyasında. tek bir avrupa ligi'ni takip etmeyen ve yeniliklere kapalı bu garip medya ile bizim bir yerlere gelmemiz zor. selçuk yula'nın belçika maçındaki çağlar takıntısı yüzünden maçı izleyememiştim ben. orda bi fenerli olsa tamam ama denizli'den bir çağlar geldi maç boyu ona yüklen. bu mudur selçuk yula'nın ve bu garip medyanın futbol anlayışı!
Hepimiz çok biliyoruz, fırsatımız olsa muhteşem kadrolar kurarız. Mevlüt sanki kendisine yapılan bunca eleştiriyi ve dalga geçen söylemleri biliyormuşcasına panikti dün gece. Kaçırdıkça ağlamaklı bir yüz ifadesi yerleşti suratına. Fransa'da iyi işler başarırken, gitsin gollerini orada atsın demek nasıl bir zeka ürünü?
Dün maç başladı ve sakatlanana kadar Cüneyt Tanman Batuhan'ı konuştu. Yok bu maç yanlışmış oynaması için, yok çok erkenmiş, yok heyecandan ayakları şişmiş. Kalkıp galibiyeti Batuhan'ın sakatlanıp, çıkmasına bağlayanlar bile var.
Mesut Özil de en güzel kararı verdi.
Batuhan konusu üzerinden aynı şeyi yazdım blogda ben de.. Hakkaten çok saçma eleştiriler geliyor. Euro 2008 zamanındaki bazı eleştiriler bile her şeye rağmen, normaldi. Ama tıpkı senin de dediğin gibi, bir yandan elalemin gençleştirme operasyonlarını beğenmek, ve alkış tutmak, öte yandan aynısını Batuhan'la biz yapınca, ne işi var 17'lik adamın orada sorusu.
Hakkaten de çok saçma.
laf olsun diye yorum yapmaktan hazzettem ama bazı zamanlar da nadir de olsa üzerine birşey ekleyemeyeceğim yazılar oluyor. aynı şeyleri düşündüğüm yazılar. ve takdir etmek istiyorum. bu da öyle anlardan ve yazılardan biri işte.
eline sağlık. çok güzel noktalara değinmişsin.
çok güzel yazı olmuş hocam elinize sağlık...
yazıya katılamıyacağım açıkcası hemde hiç katılamıyacağım!!!!
Mesut'un TÜRK milli takımında oynamamasının tek sorumlusu Fatih terimdir ve Türk Milli takımınıda seçmezse bu Türkiyede herkesin futboldan çok anladığı ile alakası yoktur. Fatih terim milli takıma yurt dısında yetişen oyuncuları getirme konusunda çok doğru adımlar atmıyor açıkcası Mesut bugun mesut olmadı Schalkede oynarkende bugunlere geleceği belliydi.Sakatlıklardan zor duruma düştüğünüzde almanyada hollanda da parlayan genç yetenekleri birden çağırmak onlşara güvendiğiniz ve onlara bu milli takım kapılarının daima açık olduğu izlenimi vermek için doğru zaman değil.Globalleşen futbolla birlikte milli takımların sadece milli takım olmadığı kariyeriniz için öok keskin bir karar oldugu ortada iken Mesut'un milli takım seçimini kamuoyunda bu kadar tartışmaya bırakmaması gerekirdi mlli takımın hocasının.
Birde yazıda belirtildiği gibi Milli takımın 13 oyuncusunun belli oldugu bir ortamda(ki bu ortam ne kadar doğru orasıda tartışılır) siz Mesut olsanız milli takımı seçerken biraz düşünmezsiniz.
Birde fatih terim gurbetçi oyuncu diyaloglarında ne kadar başarılı tartışmak gerekir aslında kendisi avrupa şampiyonasında yaptığı bazı seçimlerle ilerde ki seçimlerini kendisi zora sokmadı mı ???
bu medyanın senelerdir yaptığı güdülemeden kaynaklanıyor. tvlerde, gazetelerde ben kendimi bildim bileli kahve muhabbetinden öteye geçememiştir futbol. bu arada iki yüzlülüğümüzü ne kadar güzel özetlemişsin. arsen wenger yapınca helal olsun büyük hoca diyoruz, terim yapınca çoluk çocuktan milli takım kurmuş diye eleştiriyoruz.
sergen ne güzel dedi geçen ntv'de "ben milli takımı beğenmedim, bu milli takım maçlarını rahat kazanmalı (nasıl olacaksa) ayrıca futbol basan, koşan, mücadele eden oyuncularla oynanır. evet nokta sergen diyor bunu. böyle medyaya böyle futbolsever.
O zaman sevgili blog sahibi bize, kendi oynadığı maça bahis oynayan ve 6 ay ceza alan Gökdeniz'in, tribünlere el hareketi yapan Emre'nin kaptan olarak sahaya çıkmasındaki o çözemediğimiz hakkaniyeti;
Servet'in Avrupa Şampiyonası'nda gruptan çıkınca kartların silindiğini sanmasında ihmalin kimde olduğunu, Malik Fathi'yi kimlerin Arap sandığını bir izah etsin.
teknik taktik olarak karışmam ama, kadro kurmakta ciddi eksikliklerimiz yok mu? 20 küsür kişilik hak alıp yarı finale 13 kişiyle çıkabiliyorsak bu bir sorun değil mi?
Adam yarı finale çıkarmış daha ne derseniz Çek maçında boş kaleye vurmak üzere olan adamın kafasına kramponu sokan Emre Aşık ı hakem atıp penaltıyı verse ne olurdu diye sorarım.
Şimdi zannedersem yazının sonundaki "suç kimde?" ifadesi yanlış anlaşıldı. Orada bi ironiye parmak basılmak istendi, yoksa Mesut'un Alman milli takımını seçmesinin sebebinin Türk halkının yorumları olduğu değil elbette. Hoş Almanyada doğmuş, futbol eğitimini orda almış ve orada futbola başlamış bir adamın da yine aynı ülkede oynamasını seçmesine takılmamak lazım fazla. Mesut'u Aurelio'dan ayıran tekbi özellik var o da anne babasının Türk olması. Yoksa onun dışında tüm futbol kimliği aynı
Dolayısıyla yine yazıda belirttiğim gibi Fatih Terim bu blogda çok eleştirildi tarafımdan da, bize göre hata yapanın hatası da belirtilmiştir zaten. Ancak ondan bağımsız bu tür olsaydılarla hareket etmemek lazım diye düşünüyorum. Zira bu mantıkla bakarsak Almanya maçının 90. dakikasında Lahm'ın driblinginde Kazım'ın ayağı kaymasa belki şu an federasyonun müzesinde bir kupa duruyordu.
Milli takım yöneticilerinin oyuncu avcılığındaki zaafları ile ilgili belki yarın belki yarından da yakın bir yazı geliyor zaten.Serhat Koç ile değindik biraz zaten
Orhan Ak'ı , Cihan Haspolatlı'yı milli takıma çağıran , Yusuf Şimşek , Ümit Karan gibi adamları en verimli olacağı zamanlarda oynatmayan , Kazım Kazım 'dan Cafu , Hakan Balta'dan topçu yaratmaya kalkan adam teknik direktör diye anılınca herkesler ben bu işi yaparım havasına da girer. Ben de isterim başımızda Ferguson , Schönn , yada İmparator ( çakması değil Franz ) gibi bir hoca olsun bütün dünyaya ve bize futbol öğretsin.
Yorum Gönder