15 Ekim 2008 Çarşamba

TÜRK SEYİRCİSİNİ YIKAN MAÇLAR 5/10: 3 NİSAN 1997


Serinin diğer maddelerinin aksine bir maç yok başlıkta, bir tarih var. 3 Nisan 1997. Nam-ı diğer "Kara Perşembe". Türk sporunun aynı gün içinde birden fazla hüsrana uğradığı anlar olmuştur tarihte. Ama hiçbirisi bu günün yarattığı etki ve çöküntüye yol açmamıştır. Türk sporu o gün belki de evine 2 Avrupa Şampiyonluğu ile dönecekken elleri boş bir halde günü kapatmıştır.

Yıl 1997. Efes Pilsen'in Milano'da Stefanel karşısında Koraç Kupası'nı kaldırmasından sonra gözünü diktiği Euro League şampiyonluğu için Final Four'un kapısına gelmiş ve kadrosunda Jim Bilba, Delaney Rudd, Alain Digbeu ve Brian Howard gibi isimleri bulunduran Asvel Villeurbanne'nin karşısına dikilmişti. Fransız temsilcisine karşı 3 maç üzerinden oynanan seride ilk maçı kendi evinde kazanan ikinci maçı ise deplasmanda kaybeden Efes üçüncü ve son maçı kazanıp Final Four'a yükselmek için parkeye çıktığında şahsım Efes Pilsen'in üstüste 12. Avrupa maçına iştirak ediyordu. O gün herkesin neşeli olduğunu çok iyi hatırlıyorum. Zira neşeli olmamız gereken başka bir ebep daha vardı. Bursa'nın basketbol lokomotifi, Rashard Grifftih, Steven Rogers, Asım Pars'lı Tofaş Sas'ı da iki maç üzerinden oynanan Koraç Kupası finali ilk maçında Yunan temsilcisi Aris'i deplasmanda 77-66 mağlup etmiştir ve kendi evinde 10 sayı farkla yenilse dahi kupayı kaldıracaktır. Kısacası Efes şampiyonluk için son dörde kalacak Tofaş ise bir sene önce Türkiye'ye gelen kupayı yine sınırlar içerisinde bırakacaktır. Saat 6 sularında herkes bunları düşlemektedir. Saatler 10'u gösterdiğinde iki maç da biter. Türk basketbolunun elinde hiçbir şey yoktur. Efes Pilsen kendi evinde 82-77 kaybeder. 11 yıl geçti ama maçın bitimine 1 dakikalık bir süre kala, sürekli geriden götüren Efes'in farkı 2 sayıya getirdiği anda Delaney Rudd'ın orta saha çizgisinin biraz önünden attığı ve farkı tekrar beşe çıkaran mucizevi üçlüğün görüntüsü hala gözümün önündedir. Eve süklüm püklüm gelişimi ve genelde sonradan anlatılanlar gibi "bari Tofaş'la sevinseydik" psikolojisinde olmamama rağmen TV'yi açıp karşısında kurulduğumu ve deplasmanda rakibine 11 sayı fark atan Tofaş'ın, Bursa'da 88-70 ve 18 sayı fark ile yenilerek Yunan temsilcisine kupayı verdiğini hatırlarım. Maçın son 5 dakikası Bursa Atatürk Spor Salonu'nda çıkan olaylar sebebi ile seyircisiz oynanmıştır. O günden kısa bir süre sonra Tofaş basketbol şubesini kapattı ve yıldız oyuncuların çoğu kendilerine başka bir takımda yer buldular. Tofaş kısa bir süre önce tekrar basketbol şubesini faaliyete geçirdi ancak 1997'nin o efsane kadrosu ve çıkışının yanına dahi yaklaşamadılar. Bu 2 maç belki de 2 sene boyunca aralıksız süren Türk basketbol seyircisi adı altında oluşan kemik kadroyu da yerle bir etti. O 2 sezondan sonra Abdi İpekçi hiçbir Avrupa maçında tam olarak dolmadı. Ta ki 2001 yılındaki "12 Dev Adam" dönemine kadar.

7 yorum:

cankalender dedi ki...

Griffith'li Rivers'lı kadro neydi öyle .. Efsane kadrolara basketbolu da katsan eminim listeye girerdi

rıza yaşar dedi ki...

Tofaş'ın o sene kadrosunda David Rivers yoktu. David Rivers 98-99 ve99-00 senelerinde Tofaş'ta oynamıştır. Bahsedilen sene kadroda yabancı kontenjanından rashard griffith, samir avdiç ve steven rogers yer almaktaydı. Ve tofaş basketbol takımı sözü edilen sezonun ardından 3 sezon daha basketbol faaliyetlerini sürdürmüş ve 98-99 ve 99-00 senelerinde (david Rivers'in ve slaven rimac'ın transfer edildiği ve asıl yatırımın yapıldığı seneler) türkiye basketbol liginin şampiyonu olmuştur ve şampiyon olduğu 2. senenin ardından basketbol şubesini kapatmıştır.

düzeltme ihtiyacı hissettim.

yazı için teşekkürler.

Adsız dedi ki...

Asvel maçını bende İpekçide seyretmiştim,Yurttan(Cevizlibağ Atatürk Öğrenci Yurdu-AÖS)grup halinde gitmiştik,dönüşte ise psikolojimizi tarif etmeye kelimeler yetmez,Tofaşın verdiği maç ise apayrı bi efsane zaten ; Tofaştan söz acılmışken basketbolda ki o efsane klubler geçti gözümün önünden Orhun Ene'li Eczacıbaşı,Paşabahçe,Çukurova,Beslen..vs sanırım herşey eskiden daha güzeldi ve biz büyüdük çirkinleşti herşey :((

Bu güzel yazı için teşekkürler Fırat Hocam,eline yüreğine sağlık.

Ferman

Gorky dedi ki...

Ne güzel başlamıştı halbuki o gün, akşamına hayata küsmüstük resmen..

Fuzzy Logic dedi ki...

Kazandim derken kaybetmenin ne oldugunu hemde iki kere hücrelerime kadar hissettigim gündür. Hala üzerimde kalintilari vardir.

Ayrica bir Ugur Tütüneker bir de S. Rogers vardir gerisi hikayedir

Adsız dedi ki...

o günü bende unutamam yıkılmıştım hakkaten.bu seri için bi istek 92 yılıydı galiba galatasaray-w.bremen maçı o da benim en fazla üzüldüğüm maçlardan biridir.

Adsız dedi ki...

@rıza yasar;

Yazdıkları doğru Rivers'lı kadro 98-99 99-00 yıllarında vardı ikiyılda 5 kupa almamızı sağlayan kadro. Ne güzel günler ne anılar yaşadı Atatürk Kapalı Spor Salonu onların sayesinde. Aris maçında giriş kapısına kadar gidip oradan geri dönmek. Arislilerin maça gelirken takındıkları rahat tavırlar. Dün gibi gözümün önünde. Efes'i ve Ülker'i o salonun parkelerine gömdüğümüz günler. Ülker'in maçı 47 sayı ile tamamlaması bir devrede (şimdi ki 2. çeyrek sonu) Ülkerin 20 sayıda kalması ne günlerdi. RİVERS RİVERS RİVERS!
-InFeRNo-