Hıncal Uluç'un sık sık kullandığı bir lafı vardır "bu takım teknik direktörsüz oynasa, futbolcular aralarında çıkıp oynayalım dese şampiyon olur". Doğrudur yanlıştır bilinmez, zira her ne kadar bu lafın çok uç bir yorum olduğu söylense de futbolda menajer-oyuncu gibi bir kurumun varlığı bu sözün çok da yabana atılacak bir şey olmadığını ortaya koyar. Bazen futbolcular arasında taktik teknik bilgisi yüksek bir adam pekala saha içinden de takımı yönetebilir ki buna çoğu zaman futbol tarihinde şahit olmuşuzdur.
Geçen hafta Ajax'ın Twente deplasmanında 2-0 kazandığı maç bu açıdan önemli bir örnek verdi. Ajax kendi futbol tarihinin en defansif taktiklerinden birisiyle oynadı. Neredeyse ikinci yarı rakip kaleye doğru dürüst gitmediler ve ilk yarıda elde ettikleri 1-0'lık üstünlüğü korumaya uğraştılar. Twente Ajax'ın üzerine dalga dalga geldi ama direkler ve kaleyi tutmayan şutlar, biraz da Oleguer ve Vertonghen'in iyi oyunu buna izin vermedi. 91. dakikada da Lindgren ile bir kontrataktan ikinci golü buldular. Ajax ve Van Basten (nam-ı diğer St. Marco) bu oyun karakteri sebebi ile çok eleştirildi ancak hafta içi Ajax'ın İsveçlisi ve ikinci golün sahibi Rasmus Lindgren'in açıklaması önemli.
"O günkü taktik sadece Van Basten'in değil, bizim de taktiğimizdi. Maç öncesi özellikle hücumdaki sakat ve cezalı oyuncuların eksikliği üzerine (önemli hücum silahları Sulejmani, Cvitanich ve Aissati sakattı) defansa dayalı oynamamızın daha iyi olacağı konusunda onunla konuştuk ve o da tavsiyelerimizi dinledi,
Twente kendi evinde çok iyi oynayan bi ekip ve oyunu kendi sahamızda kabullenmenin bu eksiklerle daha yararlı olacağına birlikte karar verdik" diyor. Önemli bir nokta. Bu teknik direktörün futbolcularını ara sıra dinlemesinin yararlı olabileceğinin de göstergesi. Zaten bunu yapması o adamın otoritesizliğini değil, beraber çalıştığı insanların fikirlerini de dikkate alma olgunluğunıu gösterdiğini gerekmez mi? Biz olaya böyle bakmıyoruz. Çoban-koyu ilişkisi içinde olmasını bekliyoruz futbolcuların. Hıncal Uluç'un yorumuyla başladık onunla bitireyim. Yıllardır kulübede bir "ikinci adamın" var olması ve teknik direktörü ile tartışması gerektiğini söyleyen Uluç'un yorumundan yola çıkarsak bu adamların saha içinden çıkması da çok büyük bir kusur değil.
1 yorum:
gerçekten nefis. kuper yazmıştı ya kitabında, hollandalı oyuncuların konuşmaya, fikir alışverişine çok açık olduğunu, ancak ingilizlerin emir-komutasına alışkın bobby robson'ın psv'de bu yüzden çok sıkıntı çektiğini. orada en iyi anlaştığı oyunculardan birisinin de bizimkine benzer bir kültürde yetişmiş popescu olması da önemli bir noktaydı.
ingiliz futboluna aşık da olsam, hollanda futboluna, oyunu algılayış biçimlerine, kültürlerine bayılıyorum.
elinize sağlık.
Yorum Gönder