20 Kasım 2008 Perşembe

CAPELLO'NUN İNGİLTERESİ


2010 Dünya Kupası'nda her şeyiyle bir Fabio Capello takımı izleyeceğiz. Dün akşam Berlin Olimpiyat Stadı'nda bunu gördük Almanya karşısında. Bundan 5-6 yıl önce İngiliz milli takımını oluşturmak için çok büyük bir oyuncu yetenek yorumlamasına ihtiyacınız yoktu. Kaleye David James'i koyuyordunuz. Defansa Rio Ferdinand, John Terry ve Sol Campbell ikilisinden hangi ikisi formdaysa onları. Orta sahaya sağdan sola Beckham-Gerrard-Lampard-Joe Cole'u ileri uca da Michael Owen ve o andaki en formda ikinci adamı koyduğunuz zaman size İngiltere milli takımı çıkıyordu. Yani sakat ve cezalılar olmazsa takımda oynayacak 8 oyuncu zaten yerleri garanti ve herkesin ortak fikirde olduğu oyunculardı. Zaten saydığımız dörtlü orta saha neredeyse dünyanın en iyi dörtlüsüydü. Ama bu takım uluslararası turnuvalarda bir yarı final dahi göremedi. Son olarak da 2008 yolculuğunu dahi rüyalarında bıraktı. Capello'nun gelişine muhalif olmuştu İngiliz kamuoyunun bazı aktörleri. Dün akşam Almanya karşısında çok çaresiz duruma düştüler. Zira, evet haklılar çünkü İngilizler bir İngiliz takımı gibi oynamıyorlar, tipik bir İtalyan takımı gibi oynuyorlar. Ama hayır haksızlar İngilizler 5 maçtır (dördü eleme grubu olmak üzere) kazanıyor. Üstelik bunların dördü deplasmanda olmak üzere.

Belirttiğimiz geçmiş yıllarda genelde İngiliz milli takımının maçları şu şekilde gelişirdi. Topa sahip olan bi İngiltere. Hızlı kanat akınları ve birkaç kez parlayan atak organizasyonları, ancak genellikle oyunun sonlarına doğru kaybolan konsantrasyon sebebiyle hediye edilen bir dolu maç. İngilizler son dakikalarda yedikleri gollerle son 5-6 yılda çok maçtan oldular. Bu yüzden de kağıt üzerinde şampiyonluk favorisi olarak gösterildikleri turnuvaların hep büyük hayal kırıklığı olarak anıldılar. Fransızların, Romenlerin (üstelik 2 kez), Hırvatların onlara maçın son bölümünde attıkları tokatlar İngilizleri uluslararası turnuvalar karnesinde çok geri götürdü.

Peki Capello dönemi. Tek örnek vereceğim. Dün akşam. Almanya-İngiltere maçı. Kronometre 92. dakika 35. saniyeyi gösterirken ve 3 dakikalık uzatmanın son atağını Almanlar yapacakken İngiltere 2-1 önde. Bu bir hazırlık maçı. Oyunu durdurdu hakem Bousacca. Kenara döndü kamera. Fabio Capello bu bir hazırlık maçı olsa da 93. dakikanın son saniyelerinde Shaun Wright-Phillips'i oyundan alıp Peter Crouch'u oyuna aldı. 10-15 saniye kazandı bu arada. Oyun başladı Crouch bir atak gelişimine ayak koydu ve maç bitti. Hazırlık maçı da olsa yapılan o taktik değişiklik Capello döneminin bir özeti olacak işte. Capello İngilizlerin dünyaya futbolu öğretme sevdasıyla bir yerlere varamayacağını görmüş durumda. İngilizlere çok ters bir terim olan "haddini bilerek" oynuyor. Muhafazakar, kapalı, kontrollü ve kontratağa dayalı. Almanların bu sistem karşısında buldukları gol John Terry'nin tek başına hediye ettiği ortada pozisyon yokken atılmış bir gol. Yani kendi becerileri ile değil. Zaten Terry maçın sonunda da karşı kaleye bir tane atıp kendini affettirdi. Aslında Capello'nun eleme grubunda sahaya sürdüğü ideal onbirden adece 3 adam sahadaydı. James, Upson ve Barry. Tam 8 oyuncu genelde yedek kulübesinde yer alan veya formayı yeni yeni giyebilen isimlerdi. Capello birbirine çok yakın bir orta saha defans kıskacının ucuna neredeyse tüm hücum gücünü üzerine kurduğu Shaun Wright Phillips'i ve onun da önüne Aston Villa'nın yeni harika çocuğu Agbonlahor'u yerleştirmişti. Orta saha ve defansın kaptığı topları dikey paslar veya Phillips'in driblingleriyle kullanarak bütün bir maçın hücum taktiğini oluşturdular. Maç boyu Almanya oyunu kontrol etti ya da kontrol ettiğini sandı diyelim. Almanların Euro 2008'de Portekiz'i ve Türkiye'yi 3-2'lik skorlarla mağlup edip finale yürüdüğü maçların ilk onbir orta saha oyuncusu Leverkusen'li Rolfes kariyerinin en kötü milli maçını oynadı nerede ise. İngilizler o her topu aldığında yıldırım gibi başına üşüştüler. Dolayısıyla Almanların çevirdiği her top kendi kalelerinde bir Wright-Philips kontratağı olarak döndü. Böyle bir İngiltere göreceğiz gelecekte de. Rakip takımın atağını topu kornere atan defans oyuncusunun arkadaşlarınca kutlandığı bir İngiliz takımı gibi değil, eleştirildiği ve rakibe korner dahi vermek istemeyen bir İtalyan takımı gibi.

Sven-Goran Eriksson göreve geldikten 11 ay sonra Munih Olimpiyat Stadı'nda Almanya'yı 2002 Dünya Kupası eleme grubu maçında parlak bir oyunla 5-1 mağlup etmişti. Eriksson hiçbir tuğla koyamadan gitti İngiltere'den. Capello göreve geldikten 5 ay sonra Almanya'yı bir başka Olimpiyat Stadı'nda 2-1 mağlup etti. Bambaşka bir oyun stili ile. 5-1 sansasyonel bir zafer olarak kaldı tarihte. Hala da öyle. Ama dün akşamki 2-1'in verdiği profil ve mesaj 5-1'inkinden çok daha önemli bana sorarsanız. Eleme grubunda 3 tanesi deplasmanda olmak üzere oynadığı 4 maçı da kazanan İngiltere 2010'da 44 yıllık bir rüyayı gerçekleştrebilir. 44 yıllık rüyaları gerçekleştirmek ne de olsa yeni moda.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Dün İngiltere maçının tamamını izledim,bence cok güzel oynadı ve Almanlara hiç şans tanımadı,yedikleri gol ise bir anlı defans hatası.Gerçekten Fabio nefis bir taktikle oynattı takımını,

Wright-Philips sabun gibi oyuncu kayıp gitti Almanya defansının arkasına,bir de Carrick'i çok beğendim,Almanya oyun bile kuramadı kursa da İngilizlerin ceza sahası cevresinde çakılıp kaldı.

Bence İngilizleri düşündürece tek konu İngilterenin favori olduğu maçlarda kiliti açabilip açamayacağı,İngilizler öne geçtikleri her maçı kazanabilecek kapasitedeler ama Kazakistan maçında görüldüğü gibi kapanan takımları açmak onlar için hiç kolay değil.

Ferman