20 Kasım 2008 Perşembe
BAK SEN ŞU KÖYLÜYE
Tarih 30 Eylül 2003. Galatasaray İstanbul'da Şampiyonlar Ligi grubunda Real Sociedad ile karşılaşıyor. 2-1 mağlup oluyor. Maç sonu Star Tv'nin o zamanki muhabiri Ersin Düzen bizim meşhur İmparatorumuz Fatih Terim'in yanına geliyor. Birkaç maçtır çok kötü performans gösteren Gabriel Tamas'ta neden ısrar edildiğini soruyor. Terim kıpkırmızı oluyor. önce Düzen'i azarlıyor, sonra "neden gol atan Hakan Şükür'ü değil Tamas'ı soruyorsunuz" diye çıkışıp röportajı terkediyor (aslında bu yaptığı UEFA Şampiyonlar Ligi maç sonrası prosedürüne aykırı iken).
Tarih 19 Kasım 2008. Avusturya-Türkiye hazırlık maçı, Viyana'da maç öncesi. Basın toplantısı yapılıyor. Milli takımlar teknik direktörü aynı Fatih Terim soruları cevaplıyor. Derken bir gazeteci Terim'e "Fatih Tekke'nin milli takıma forma pazarlığı yaptığı için alınmadığı iddialarını" soruyor. Terim'in rengi atıyor "bu tür söylentileri dinlemem, lütfen başka soruya geçmenizi öneririm" diyerek önüne bir şeyler not ediyor. Her türlü şeyi üretebilirsiniz bana aynı gazeteciyi bir daha tanıyabilmek için ismini ve haber ajansını ya da televizyon kanalını not ettiği fikrini uyandırdı. Onun bu tür uygulamaları olduğunu iyi biliyorum. Sonra da bir kaç şey daha söyleyip toplantıyı bitiriyor.
Aynı akşam. Alman milli takımının teknik direktörü bizim meşhur Alman köylümüz Joachim Löw milli takımlar düzeyindeki ezeli rakip İngiltere'ye kendi evinde 2-1 mağlup oluyor. Maç sonu televizyon başında ZDF'yi izliyorum. Gecenin göremediğim gollerini görmek için. Löw program sunucusu ve yorumcu Oliver Kahn'ın arasına geliyor. Alman sunucu Almanların hata yaptığı her pozisyonu bilgisayar destekli soruyor Löw'e. Löw elinde mikrofonla cevap veriyor. Gollerdeki pozisyon hatalarını soruyor, Löw cevap veriyor. Maç içinde İngiliz orta sahasının presi sonucu bir çok topu kaptıran Simon Rolfes'un neden oyunda 90 dakika kaldığını soruyor. Löw buna da cevap veriyor. Bundesliga'nin ve Avrupa'nın bu sezonki sürprizi Hoffenheim'dan neden sadece 1 oyuncunun ilk onbirde şans verildiğini soruyor (Marvin Compper), Löw onu da yanıtlıyor. Sesini tek bir desibel yükseltmeden. Sakince, soğukkanlıca. Röportaj bitince de gülerek vedalaşıp gidiyor.
Fatih Terim'in ve maalesef ona karşı yapılan her eleştirinin (blogda çokça değindiğimiz üzere) ona bir saldırı, çekememezlik, artniyet sonucu olduğunu ileri süren grubun bir problemi var. İstedikleri, duymak istedikleri sorular yerine kararlarını sorgulayıcı sorularla karşılaşınca gereksiz bir saldırganlık ve alınganlık içine giriyorlar. Bu ülkede en fazla kredisi olan adam Fatih Terim. Görevde ondan önce bulunan teknik adam için bilgisayar verilerini kullanıyor diye "laptop hocası" lafını yarattık ve sırf 1 adamı kadroya almıyor diye astık. Terim "laptop hocası" değil, bu ülkenin ona verdiği lakapla "İmparator"u. Halkını, ona yapılan eleştirileri dinlemesi lazım. Büyük güç büyük sorumluluk da getirir. Elinde çok güçlü bir kadro, çok büyük imkanlar (milli takım futbolcularına tesis, prim gibi konularda tanınan imkanlar bugün dünya üzerinde ilk 5 içerisinde) ve her ay hesabına yatan yüklü bir meblağ var. Bu gücün ve yetkinin bir de sorumluluğu olacak tabi. Bu sorumluluğun peşindeyiz unvanların ve kişilerin değil. Bunu hem kendisi hem de etrafındakilerin anlaması gerek. Kendisini 5 ay önce Euro 2008'den evine gönderen adam yapabiliyorsa o da yapabilmeli, daha ötesi yapmak zorunda.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
10 yorum:
terim, bizim ulkemizdeki millet-milletvekili iliskisinin farkli bi yansimasidir bana gore. nasil ki milletvekillerimiz, vekili olduklari ve sorumlu olduklari millete hesap vermek yerine kendilerini o milletin efendisi saniyorlarsa, aynen terim de bize ve basina karsi yaptiklarindan dolayi sorumluluk duyup hesap verecegine, aklinca notlar tutup hesap soranin hesabini kesiyor, kimsenin de giki cikmiyor.
imparator dedikce kendini gercekten imparator sandi.. ama bu ulke insani verdigi payeyi geri almasini iyi bilir.. nasil ki GSliler geri aldilar bile, turk halkinin da almasi an meselesi..
neyi yapacak fatih terim. bırak allahaşkına medeniyetten nasibini almamış, böylesine kompleksli birinden bunları nasıl beklersiniz?
şunu herkez biliyor ki türkiye hakettiği bir kadro ile hakedilen futbolcularla oynamıyor oynatılmıyor. bir takım kişisel takıntılar, kaprislerin sonucu kadro oluşturuluyor. seçilen teknik direktör yardımcıları da aynı mavi boncuk dağıtmanın ürünü.
yıldıray, mehmet yıldız, fatih tekke, ümit karan, mehmet topuz, halil gibi bir sürü kaliteli oyuncunun bu kadronun devamlı adamı olmamasının bir izahı yok.
ama tümer metin, emre belözoğlu gökhan zan, mevlüt, batuhan, kazım, ibrahim üzülmez, sabri sarıoğlu vb.. bunun gibi bir sürü yetenkesiz, istikrarsız veya disiplinsiz, umursumaz adamların sürekli çağırılmasının nedeni belli. çünkü onlar emir kulu, tetikçi...
kendini bu takımın sahibi sanıyor. halbuki orada maaşla çalışan bir işçi fatih terim. basına, medyaya, halkına saygılı olmayı öğrenecek ya da defolup gidecek.
onun futbola herhangi bir şey kattığına inanmıyorum. aynı teraneyi ispanya maçlarında da yaşayacağız. her iki maçta da ispanya bizi perişan ettikten sonra yapacağı aptalca kadro ve taktik tercihleri sorgulayan basın mensuplarından hıncını alacak. aynı şovlarını tekrarlayacak. ona buna kudurmuş it gibi saldıracak. onun kanında bu var çünkü.
bu kafadaki birinden sağlıklı ve akıllıca düşünmesini ve insanca, medenice davranmasını bekleyemezsiniz.
Güzel arkadaşlarım.
Belki biraz alakasız olacak ama, bir işletme kurmaya çalışıyorum, birşeyin imalatı ile uğraşıyorum son 1 yıldır.
Haliyle ekonomik durum da çok iyi olmadığında, her mevkide sadece 1 adamım var.
Bu adamlar ömürlerinde ilk kez gördükleri makinalarda çalışıyorlar ve öğreniyorlar. Aradan 6 ay geçiyor, makinaları sorunsuz (öyle düşünüyorlar) kullanan bu arkadaşların hepsi bir kendilerini aynen Fatih Terim gibi hissetmeye başlıyorlar. Burunlarında kıl aldırmıyorlar, açıklama dinlemiyorlar, hata kabul etmiyorlar. Bunlar benim şu anda başıma gelen olaylar.
Ben ne yapıyorum?
İşime gelmeyene yol veriyorum, kalanlarla çalışmaya devam ediyorum.
Memleketin temel sorunlarından biri bu zaten. Dinlememek. Kendini üstün diğerlerini vasıfsız görmek, aptal yerine koymak.
Ah ah. N'olacak bizim halimiz?
kendi yaptığı küçük dağlardaki büyük bir şatoda oturan imparator o, gerisi hikaye.
Fatih Terim'in maçtan sonra çıkıp maç üzerine konuşabileceği kaç tane spor programı var bu ülkede öğrenebilirmiyim?
3 kere programa çıkıp insan gibi tartışsa,4. programda kadrolu şaklabanlar tarafından ne tür sululuklara ve terbiyesizliklere mağruz kalabileceğinin yorumunu size bırakıyorum.
bu ülkede bazıları fatih terim gibi her kelimesi haber dolu, aksiyon dolu teknik direktör istiyorlar. yoksa gazeteler, futbol programları hatta yazarlar ve sunucular nasıl prim yapacaklar? löw'ün ve ersun yanal'ın üzerinden kim prim yaptı bu ülkede?
Fatih Terimi sevmem ama bizim medya da az şebek değil.Medyanın Şenol ve Ersun Hocaya yaptıklarını görünce bunlara layık diye düşünüyorum.Hıcalın yazdıklarını bu bloglarda kendi hallerinde yazı yazan arkadaşlar afedersiniz k.çlarıyla yazarlar işte öyle bi medya bizimkisi.
Ferman
Bu ülkedeki eleştiri tahammüliyetsizliği, eleştiren (eleştirmen) olmadığı için ortaya çıkmıştır. "Çok biliyorsa kendi yapsın gözüyle bakılan" bir değer varken, neyi tartışabiliriz.
Terim'i fazla suçlamam ben. Törpüleyemediği karakterine, eğitim sisteminin artısı da dokunmamış, binlerce bizden biri.
AB..
Sistemli Almanya karşısında nerede ne zaman ne yapacağı belli olmayan Türkiye(:
Sabri hariç diğer isimelrde hemfikirim.Açık ara nefret etsem kanser olma düzeyine de gelsem Sabri ara ara yedek olmalı.
Lokal düzeyde bir sorum var. Bu ülkede sağbek,sağ açık sıkıntısı varken neden cmde bile milli takıma girebilen İlhan Özbay'ın esamesi okunmuyor? Sabri'den sağ bek oluyorsa neden hem sağ bek,hem sağ açık hem ofansif orta saha çok zor da kalınırsa da forvet oynayabilen bir adam milli takımda yedek bile olamaz?
Fatih Terim'e tek sitemim bu. Bizim ülke kimyasına da en uygunu o şu şartlarda. Beğenilir ama beğenilmez sonuçta hatalı kadro seçimine rağmen Avrupa 3.sü olmadı mı bu takım? Sistemsizlik,plan programsızlık bu ülkenin kanında var ama bazen nadiren de olsa işe yarıyor. Şahsen 1-0 yenikken ah bir gol bulsak da berabere kalsak yerine aman yersek yeriz nasılsa atarız mantığıyla en iyi savunma saldırıdır uygulamasını milli takımda görmek istiyorum. (tekme tokat defans futboluna aşık olsam dahi milli takıma ofansif futbolun yakıştığını paşa paşa kabuulleniyorum.)
eski fatih terim geri gelmedikçe milli takım düzelmez
Yorum Gönder