6 Kasım 2008 Perşembe

ZİHNİYET















Gürcan Bilgiç


Üst üste gelen aksiliklerin, acıların yoğurduğu bir takım gibi oynadı F.Bahçe... Şampiyonlar Ligi'nde iyi gitmeyen işleri düzeltmek adına 'dik durmaya', Alex'in yokluğunda, çaresizlikten uzaklaşmak adına da 'savaşmaya' karar vermişlerdi. Şans, mücadele edenin, isteyenin yanındaki yerine geri döndü. İlk yarım saat geçtiğinde, sadece 40 metrelik bir Carlos şutu vardı F.Bahçe için. Ama oyunun temposunu düşürmeyi başarmışlardı. Arsenal'in tüm atak girişimlerini savunma kalabalığının içine vakumlayıp, bitirdiler.

Hakkı Yalçın

Bir facia olasılığı vardır da, en ümitsiz akşamlarda bile, filmler kadar güzel bir gece düşlersiniz bazen. Yokluğun içinden çıkıp, varlığını hissettirmesini beklersiniz futbolculardan. Onları burçlarına bayrak dikilmemiş kaleler gibi dimdik görmek istersiniz, kendi kalenizin önünde... Bir bakarsınız ikinci yarıda karşınıza çıkarlar. O yüzden onların aldığı beraberliğe galibiyet muamelesi bile yapabilirsiniz. Haklarıdır. Kaçan goller sergisinde, Fenerbahçe kalesi önündeki pozisyonlar da Volkan adına kartpostallıktı. Fenerbahçe'nin rakip kaleye gidişlerinde inanmışlık yoktu. "Orta halli" yüklenmelerde bile, Arsenal'in sırıtan yanları dışa vuruyordu.

Her şeye rağmen, dünkü sonuç Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'ne attığı saygın bir imzadır. Oynanan futbol ne olursa olsun, gösterilen mücadele ve dünkü direncin adı "zaferdir" "Yürek zaferi", "ilahi zafer..." Ne derseniz deyin!


Selçuk Yula

Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi için var olup olmama maçında Arsenal karşısında çok zor anlar yaşadı. Oyuna çok iyi başlayan Arsenal özellikle ilk 45 dakikada kalemizde bol pozisyon buldu. Volkan'ın mükemmel kurtarışları bunların gol olmasını engelledi.....Fenerbahçe eğer Galatasaray'ı yenerse 3 gün içindeki alınan bu sonuçlarla öldü denilen takım tekrar dirilmiş olacak. Yeniden küllerinden doğmak da herhalde bu olsa gerek.




Keşke bir fırsatımız olsa da yukarıdaki yazıları dünkü maçı izlemeyen birisine okutsak, Fenerbahçe'nin Arsenal'i nasıl bir skorla mağlup ettiği üzerine bir kaç tahminde bulunmasını isterdik. Yukarıda Fenerbahçe'ye en yakın olan 3 yazarın (2 Fenerbahçeli bir tanesi Galatasaray'lı olduğu söylenen) bugün köşelerine taşıdıkları maç sonu yorumu var. Mustafa Denizli'nin Neuchatel'e 3-0 mağlup olunan maç sonrası "biz bu takımı içeride 5-0 yeneriz" demesinden 19 yıl, "İngiltere'yi Wembley'de yenmeye gidiyoruz" demesinden (ve 8-0 mağlup olmasından) 24 yıl sonra yapılıyor bu yorumlar. Bu tablo Türkiye'de neden hala bazı kafaların Dünya Kupası üçüncülüğü ilahi mucize, Euro 2008 macerasını "Allah'ın lütfu", Galatasaray'ın UEFA Kupası'nı ya da Fenerbahçe'nin geçen seneki çeyrek finalini "şans eseri bir rastlantı" gördüğünün bir kanıtı. Evet 1 puan aldı Fenerbahçe deplasmandan. Evet Arsenal'e şubat ayından beri ilk kez Emirates'de gol attırmadı. Ama 1980 yılında "haddimizi bilerek oynadık"ları, "yenildik ama ezilmedik"leri, "maç bitti hala gol yiyoruz"ları canlandıracak kişiliksiz bir taktikle. Bunu "ilahi zafer", "büyük başarı", "inancın zaferi" olarak görmek geçen seneki çeyrek finale de bir hakaret değil mi? Hayır, Fenerbahçe dün gece İstanbul'daki gibi gerekirse açık oynamalı 5-2 yenilmeliydi ama biz maçın sonunda "Guiza kaçırdıklarını atsa belki farklı olabilirdi" diyebilmeliydik. Şimdi ne diyoruz? "Azmin zaferi". Başka bir şeyimiz yok çünkü. O azim de hikayesi işin. Kerhen oynayan ve onun da son 20 dakikasında "ben topu kaptırdım daha fazla sorumluluk alamayacağım" diye kenara gelen Roberto Carlos ve ailesi ve arkadaşlarına 70 tane bilet aldırıp şahsi şovunu yapan Kazım için neyin inancından, azminden bahsedeceğiz? Dünkü maç hem oyun olarak hem de şaşırtıcı biçimde zihniyet olarak Fenerbahçe'nin 1 senede 20 yıl gerilediğinin bir göstegesidir. Gerçekten üzüldüm. Bugün tüm basının "neden bu kadar mahkum oynadık" demesini beklerdim. En son Lucescu'lu Beşiktaş Gelsenkirchen'de Chelsea karşısında böyle oynamış, Prag'dan gelen 90. dakika golü ile yıkılmıştı. Dün de böyle oynadık. Kiev'den gelen 90. dakika golüyle yıkıldık. Futbol ilahlarının cezası adeta. Ama varsın olsun.Ben yanlış maçı izlemişim. Biz meğer 0-0 kazanmışız, 0-0'la Arsenal'i ezmişiz.

5 yorum:

Cthulhu dedi ki...

Zihniyet diye başlayıp sonra değişik konularda değişik örnekler verilecek o kadar çok yazı yazabiliriz ki Türkiye'de. Her gün, her saat nelere rastlıyoruz. Gün geçtikçe kendimi bir azınlık içerisinde hissetmeye başlıyorum. Ve yalnızlaşıyorum. İnsanlarımızın okuma, anlama, yorum yapma yeteneğinin ne kadar ama ne kadar ama ne kadar sınırlı olduğunu her gördüğümde daha da yalnızlaşıyorum. Sanırım verdiğiniz örneğin kısaca özeti bu yazdıklarım olsa gerek.

Çok üzgünüm bu duruma. Çok.

Unknown dedi ki...

Fenerbahçe 1 puan aldı. Fakat geçen seneki çeyrek final başarısını yakalayan takıma hakaret etti. Bakın yabancı gazeteler dalga geçiyor. Aalborg bile böyle futbol oynamıyor yahu!

Evet 1 puan başarıdır. İngiltere'de puan almak gerçekten başarıdır. Ama bu yöntemle sadece bugün kurtarılır. Yarınlar ve dünler kaybedilir. Fenerbahçe çeyrek final gururunu, hani Avrupa'nın Yeni Prensi yakıştırmasını silmiştir. Tıpkı Lucescu'nun bizi böyle oynatarak 2. gruplara taşıdığı gibi. O zihniyet, o ezilmişlik kafamıza yerleşince Avrupa'da iflah olmadık daha. Bunu unutmayın!

Derwall, Fatih Terim, Piontek, Mustafa Denizli gibi güzel insanların kafamıza zorlayarak kazıdığı zihniyete saygısızlıktır. Lucescu'yu sevmememin ana sebeplerinden biri budur zaten. Kontrollü oynamak başkadır, ezilmek başkadır. Bugün o taktikle 0-0 kalırsın, yarın aynı taktikle 5 tane yersin. Bu işler böyledir. Bugün gazetelerde "Çanakkale Geçilmez" yazıyordu. Etrafınıza bakın sevgili arkadaşlarım,

En son kaç yıl önce bu başlığı gördük?!

Belki Denizlispor Lyon'u elerken görmüştük. Ben hatırlamıyorum bile. Aragones poposunu kurtarmak, kendini rezil etmemek adına Türk Futbolunu o karanlık çağlara götürmeye çalışmıştır. Şükür ki başaramayacak. Umarım aklı başında olan her Fenerbahçeli bu maçı tarihi bir zafer değil de tarihi bir utanç olarak düşünür.

1 puanınız hayırlı olsun. Kaybettiğiniz gururunuza sayarsınız.

Flying Dutchman dedi ki...

Bu arada bir şey gözden kaçmasın kesinlikle, benim oynanan oyuna olan tepkim, sonrasında oluşan ortama olan tepkimin yanında çok küçük. Bu şekilde oynarsın problem değil, kazanır veya kaybedersin, benim için önemli olan bu oyundan sonra sırf sonunda bir beraberlik geldi diye "ilahi adalet", "küllerinden doğma" , "yürek mücadelesi" gibi yakıştırmaların yapılması. Çok iyi biliyoruz ki Van Persie'nin topu 10 santim aşağıya gitse bugün Aragones 100 yıllık kulübü çağ dışı futbol oynatan 70'li yıllarda kalmış hoca olacaktı.

Yani olaya bakış açısı benim eleştirdiğim. Sahadaki zihniyetten çok o zihniyeti değerlendiren zihniyete.

medgallis dedi ki...

bu basliga yorum yapan arkadaslarin yorumlarini fark yesin diye dua ettikleri bir takimin almis oldugu bir puana camur atmasi olarak goruyorum. ki yaziyi dogru durust okumaksizin ozunden uzak yorumlar yapmislar.herhalde ayni laflari dun aksam emesende 'mac dokuz sifir bitiyordu.ruyamda gordum' diyen besiktas taraftari ogrencim de yapiyordur bir yerlerde.biz de isterdik fenerbahcenin sular seller gibi cagildayan bir top oynamasini.biz de isterdik fark atmasini.biz de isterdik hic olmazsa gollu beraberlikle donmesini.ama fenerbahcenin elindeki kadro bu.oynamaya kalktiginda cuvallayacak bir kadrosu var.ancak bunu yapabilirdi ve yapti.

Frapppedaki dedi ki...

Zihniyet dedigin sey kimsenin umrunda olmayan birkac yazarin yazisina kadar da dusmez be dutchman. Bir macla nasil eridi gitti zihniyetler anlamadim yanlis bir genelleme olmus. Taksime cikip azmin zaferini kutlayan mi oldu da ben kacirdim burdan..