4 Aralık 2008 Perşembe

10'UN GÖLGESİ


Bundan 1 sene önce Tobias Linderoth sakatlığında "Mehmet Topal acaba İsveç Milli takımının kaptanı ve orta sahasının temel taşının yerini doldurur mu?" sorusu akıllardaydı. Bugün gazetelerde, internette aramızda İsveçlinin adını zikreden yok. Galatasaray çok da pahalı fiyatlara almadan transfer ettiği 2 oyuncuyu orta sahasının göbeğine oturttu ve sezon başından bu yana sakatlıklarla bir türlü bir araya gelmeyen ikili o kadar iyi oynadıklar ki, Cassio Lincoln'ün Galatasaray kariyerinin en iyi oyununu oynamasına yardımcı oldular. Bunun başta Galatasaray olmak üzere tüm Türk takımlarına ders olması gerekiyor. Ucuz, genç ama kaliteli transfer yapmak veya bu oyuncuları takıma monte etmek için, milyon dolarlık, ileri yaştaki transferlerinizin sakatlanması gerekmiyor. Sokağa milyonlar saçmadan da bu formül uygulanabilir.

Mehmet Topal ve Barış o kadar iyi oynadılar ki sezonun süper takımı Bundesliga lideri Hoffenheim'ın sadece 4 puan gerisinde olan Hertha'nın orta sahasının ya oradan geçmemesine ya da geçse bile oldukça hırpalanmış halde geçmesine sebep oldular, bu da Galatasaray'ın son dakikalarda kapanana dek defansının çok büyük problemler yaşamamasını sağladı. Bunu Parreira Fenerbahçesi döneminin Kemalettin Şentürk'ü çok iyi yapardı ki takım o sene ligin en az gol yiyen takımı olmuş ve Oğuz Çetin'in kariyerinin sonuna doğru geçirdiği en iyi sezonlardan birini geçirmesini sağlamıştı. Yani bunun bir de hücum yönü var. Bu iki adamın lokomotif gibi işleyen performansı Lincoln'ün rakip alanda çok yüksek performans göstermesini sağladı. Brezilyalı kendisine boş alan bulduğu dakikalarda takımı sadece paslarıyla değil elleriyle de yönlendirerek 6 sene sonra Karpatların Maradonasının gölgesinin Berlin Olimpiyat Stadı'na düşmesini sağladı. Tartışmasız Galatasaray forması altındaki en iyi oyunuydu. Orta sahanın ortasının futbol açısından ne kadar kilit bir bölge olduğu da bir kez ortaya çıktı. Zira kanatları neredeyse hiç çalışmayan takım sadece bu 3 oyuncunun yüksek performansı ile sonuca gitti.

Kanatlar demişken işin olumlu yanlarını bırakıp olumsuza geçmek lazım. Kewell ve Arda sahanın en kötü oyuncuları idi neredeyse. Çok fazla taç çizgisine mahkum oldular, çok kötü pas seçimleri yaptılar ve Lincoln'ün cepheden geldiği ataklarda bir türlü defansın arasına giremediler. Bu da Baros'un hücum hattında çok yalnız kalmasını getirdi ama ilginçtir Çek oyuncu Hırvat Simunic'in maç boyu yıldırıcı fauller denemesine rağmen ayakta kaldı ve 3 gol attığı Hacettepe maçından çok daha iyi bir performans çizdi. Yine de bu performansını istikrara dönüştürmesini pek beklemiyoruz. Kanatların yardımının olmadığı bir tek forvet taktiğini her zaman o forvetin üstün performansıyla kurtarmak mümkün olmayabilir. Kewell'ın formunda gözle görülür bir düşüş var, Aydın ve döndüğünde Serkan Çalık, Skibbe tarafından Kewell'ın yerine bir tehdit olarak Avustralyalı'ya sunulmalı mutlaka.

Tabi orta sahası bu derece baskın birtakımın maçı 1-0 kazanıp son 5 dakikada kalesi önünde büyük karamboller yaşaması da dikkat çekici. Galatasaray defansı o dakikalarda öyle yerleşme hataları yaptı ki Hertha'lı oyuncular önemli gol şansları elde ettiler. Ceza sahasının içinde bir ara 6 Galatasaraylı aynı adamın çevresİndeydi. Bu yüzden de maçın sonunda Voronin'in çevirdiği bir top tam 4 Hertha Berlin'li oyuncuyu geçti, hiç bir sarı kırmızılı tarafından rahatsız edilmeden. Ayrıca "dönen top" kavramının da üzerinden geçilmesi lazım. Aynı bölümde Almanlar ceza yayı etrafında 3 kişli bulundurup ablukayı sürdürürken bizim orada hiç oyuncumuzun bulunmaması da ilginç. Skibbe'nin bu yerleşim hatalarını mutlak surette çözmesi gerkeiyor. Zira iyi oynanan bir maçtan sonra bunlar yaşanabiliyorsa, hücum oyuncuları Voronin-Pantelic ikilisiniden daha yaratıcı ve birebirde daha etkili takımlara karşı, ilerleyen turlarda sorun yaratabilir.

Morgan De Sanctis. Cephe oyunu ile yan toplardaki performansı arasında önemli fark bulunan kalecilerden. Cepheden gelen toplarda yer tutması, planjonları gayet iyi ama yan toplardaki performansı facia derecede. Her maç birkaç tane çıkış hatası yapıyor ve bunlar geri döndürülemeyecek hatalar. Olympiakos maçı, dün akşamki maç, Türkiye Ligi'ndeki hataları. Yan toplar her kaleci için tehlikelidir. Bir kere gözlerinizle topu izlediğinizden sonra kiminle buluşacağını görmüyorsunuzdur bu yüzden de kalede beklemek risklidir, dolayısıyla cepheden gelen bir pozisyonda topun kimin ayağında olduğunun açık olduğu pozisyonlardan daha zordur. Burada çıkışlarda seçim ve zamanlama çok önemli. İtalyan kalecide şimdilik bu yönde doğru seçimden çok yanlış seçim gördük. Geleceği göreceğiz ama çok çok güven vermediğini itiraf etmek lazım.

Tabi UEFA Kupası grubundan çıkmayı garantilemiş ve ligde de şampiyonluk iddiasını sürdüren bir takımın hocasının gidişine nerede ise kesin gözüyle bakılan bir ülke burası. Yukarıdaki yorumların hepsini 1 ay sonra çöpe atmak mümkün.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Ayhan cezası nedeni ile oynamamıştı, bu hafta dönecek.Bakalım bu üçlü arasından nasıl bir tercih yapılacak,aralarındaki forma savaşı ne boyutlarda olacak.

Normalde Ayhan çok sevdiğim bir oyuncu değil,Barış ve Mehmet'in oynamasını isterim ama Ayhan bu sene kendini aştı.Klasik ön liberolar gibi çift stoperin önünde 3. stoper görevi yapmıyor.Daha ön bölgede top alıp, bu topu sakince ayağında tutup oyun kuruyor.Takım bu sayede çok rahatlıyor.Mehmet Topal ise kritik alanı iyi süpürüyor ama Ayhan'ın bu ekstra özelliğini tam olarak yapamıyor.

Barış ile Ayhan oynarsa rakibi ısırmakta zorlanırız.Barış dışarda kalırsa eğer onun müthiş dinamizminden yoksun kalırız.

Ben bu üçlü arasından hiç bir türlü seçim yapamıyorum.Birinde olmayan diğerinde var.

le saux dedi ki...

Malesef ki, bu oyuncuya zerre kadar sempati besleyemiyorum, futbol adına yaptığı güzel hareketlerin ardından önce heyecanlanıyorum ama sonrasında kendimi tutamıyorum.

Haldun Üstünel'in harika bir sözü vardı; "Baros, Kewell, Meira gelmese Lincoln'ün oynaması için sonsuza kadar bekleyebilirdik" mealinde bir şey.

Soyunma odasından aktarılanlar var bir de, Lincoln'ün sadece kendine oynadığı, taraftarı da arkasına alıp takımda tek tabanca olmaya çalıştığı gibi.

Takım otobüsüne binerken, otelden çıkarken, kadrolar sahaya inerken vs. vs. En son gelenlere dikkat edin; Lincoln veya Meira'dan biridir mutlak. Sınıfa öğretmenler zilinden sonra giren kabadayı öğrenci tripleri yaparlar hep. Çiçeği burnunda menajer Cenk'in çektiklerinin yarısı bu adam yüzündendir.

Neyse, ben bu adamı sevemedim, sevemiyorum. O stada futbol izlemek için gittiğim her seferde bu adamı görüp sahayı yarıda bir yerde terkediyorum.

Koy şu takıma 10 tane Kewell, gülsün yeter, samimiyetini hissettirsin yeter. Fenerlisi, Çarşılısı sevsin işte.