18 Aralık 2008 Perşembe

ATARİ SALONLARININ EFSANE OYUNLARI : 8/10 EMLYN HUGHES' INT. SOCCER























Ne Age Of Empires, ne Championship Manager, ne GTA serisi, ne Mafia, ne Max Payne....Emlyn Hughes' International Soccer, 1978-82 arasında doğmuş tüm gençlerin dimağını yıllar boyu meşgul etmiş, bana sorarsanız tartışma götürmeyecek şekilde gelmiş geçmiş en iyi 5 futbol oyunu arasına girmiş bir oyundur. Nice genç bu oyun için jetonlarını, binlerce lirasını, kafa ayarı tornavidalarını, commodore teyplerini, amiga klavyesini, turbo joystickleri feda etmiştir. Kendimden biliyorum, eğer yıl 2009'a dayanmışken, GTA IV minimum 16 GB boş alan, 2.5 Ghz işlemci 256 MB ekran kart isterken, FM 2009'da Venezuel ligindeki 16 yaşındaki adamı alıp milyonlara satabiliyorken ben hala bu oyunu gördüğümde "yahu oturup 1-2 maç oynayayım" diyorsam bunun sebebi söz konusu oyunun su götürmeyecek şekilde evrensel ve eskimeyen bir oyun oluşudur.

Bir kere oyun içinde kendiliğinden patch bulunduran bir oyundu. Tüm oyuncuların özelliklerini (editor menüsü falan o zamanlar olmadığından) kendiniz ayarlıyordurunz, adlarına kadar. Tabi bunlara takımların adları da dahil. Böylece 8 takımın 4 farklı formatta mücadele ettiği (kupa, lig, hem kupayı hem ligi içeren sezon ve ilk dört sırayı alan takımların play-off'a kaldığı şampiyona) oyunda Türkiye Ligi'nden 8 takım ve oyuncuları klavye yoluyla oyuna girip, takım renklerine kadar ayarlayarak mücadele etmek mümkündü. Her oyuncunun seviyesi 3 tane yanyana noktadan ibaretti ki bu noktaların içinin doluluk seviyesimne göre oyuncunun yeteneği hızı, becerileri belirlenirdi. Misal oyunu günümüz "world class" seviyesine getirmek için tüm rakip oyuncuların noktalarını doldurur, zorluk derecesini de 10 yapardınız. Oyunun geçtiği sahanın, çizgilerin, kale filelelerinini kale direklerinin ve topun rengini belirlemek mümkündü. Zira oyunu senelerce oynayıp artık fantazi arayanlar için en güzel yol zeminin, topun, kale filelerinin, kale direklerinin ve formaların tümünü beyaz yapmak, bir nevi görünmez adamlarla toptaki siyah desenleri takip ederek oynamaktı.



















Oyunun orijinal Türk versiyonu elbet Türkiye'yi de içerirdi ve Oguz, Ünal, Rıdvan, Tanju, İsmail gibi isimler öne çıkardı ki, Batı Almanya'da Schneider, Finkel, Braun, İrlanda'da Kildare, Kelly, İskoçya'da Dunbar oyunun yıldızlarındandı. Özellikle Alman Finkel'in vurduğu gol olur, mesafe tanımadan kalecileri avlardı. Oyunun oynandığı saha videodan da görüleceği gibi, Westfallen misali seyircilerin hıncahınç doldurduğu ve saha çizgilerinin kamera açısında yapışık olduğu böylece bir nevi Premier Lig havasının hissedildiği sahalardı. Oyunda gol atmak için sihirli bazı vuruşlar vardır ki bunlar, uzak korner bayraklarının dibine girilerek aşağı doğru yapılan vuruşlar, yakın korner bayrağına doğru koşarken ceza sahası yan ve ön çizgisinin kesiştiği noktadan yukarı doğru yapılan vuruşlar, rakip yarı sahanın ortasından yapılan ve üst direk ile zıplayan kalecinin elinin arasından geçen vuruşlar, kalecinin dibine girilip, joystick ters yöne doğru yatırılarak yapılan ve topu tavana yapıştıran vuruşlardır. Oyun bu kadar güzel özelliğine rağmen kafa golllerinin oldukça az olması, vole, röveşata gibi vuruşların hiç olmamasıyla göze çarpmıştır. Oyuncuların tümü tasarımı ile Arda Turan'ı andırırlar. Vücutları bacaklarından daha uzun olan adamlar. Goller atıldığında ise oyuncular kameraya yakın olan köşeye doğru koşar ve yumruğunu 3-4 defa sallayarak seyircileri bir nevi tahrik eder. Bu rezaleti space tuşuna basarak geçmek mümkündür. Ayrıca oyunun süresi kronometre mantığı ile olup taça çıktığında veya gol olduğunda durmakta ve dolayısıyla bırakın "atak bitmeden gol bitmez" felsefesini "top havada gole giderken bitme" felsefesine sahiptir.


















Oyunun isim babası 2004 yılında 57 yaşındayken hayata veda eden Liverpool efsanesi Emlyn Hughes olup, 1988 yılında piyasaya, Commodore 64 platformunda 1990 yılında da Amiga ve atari konsolunda sürülmüştür. Oyun evde oynanıldığında atari salonundan daha fazla zevk alınan ender oyunlardandır, zira multiplayer seçeneği evde de mevcuttur, ayrıca uzun turnuvalar için de o kadar jeton ve zaman yoktur. Bu yüzden sabah 9'da başlayıp akşam 8'de bitirilen ve 3 öğünün de maç arasında yendiği turnuvalar hala akıllardadır.

Not: Resim için "Hubble Bubble" bloguna ve nefis "Commodore 64" yazısına teşekkürler.


Efsane atari oyunları serisi

2 yorum:

Tuner dedi ki...

commodore 64'ün kafa 5 oyunundan biriydi tartışmasız.Kalecinin dibine kadar gel joysticki ters yone cek vur tavana as.ya da taca dogru capraz giderken ters istikamete şandel salla tribunler yıkılsın.
İsimleri edit'ler yaptıgımız maçları o zaman en yüksek teknolojisi olan teyp'e kaydederdik. oynamayanımız sipker olur olaya maç ambiyansı katmakta zorlanmazdı.cünkü arkadan korna sesleri bile gelirdi maç sırasında.
commodore icin ilk 10'um ise söyledir

1. Emily Hughes Soccer
2. S.S.(Superstar) Soccer
3. One on One
4. Decathlon
5. Barbarian
6. Comando
7. Bruce Lee
8. Pitstop 2
9. Donkey Kong
10. International Karate

Adsız dedi ki...

Offff çocukluğumda en çok oynadığım C64 oyunuydu hala PC'de C64 Emülatörü ile nostaklji yaşıyorum ve hala çok güzel. Kesinlikle multi modda arkadaşlarla saatlerce oynanırdı. Süper hatırlatma olmuş ellerine sağlık. Bu arada Microprose Soccer'da C64'ün ikinci en iyi futbol oyunuydu bence.