11 Aralık 2008 Perşembe
KÜFLENMİŞ BİR FUTBOL TAKIMI
Zamanında Anadolu'daki köylerden birinde Çalıkoğlan diye aklı hafiften yerinde olmayan bir oğlan yaşarmış. Bir gün köylüler bunu pazar yerinin ortasında ağlayıp zırlarken bulmuşlar. Sarmışlar etrafını, sormuşlar "neden ağlıyorsun?" diye. Çalıkoğlan da başlamış, "benim yiğit dağ gibi bir babam var, ama anamın karısı ağzında diş kalmamış kocakarının teki, şu kocakarı ölse de babam eve taze genç bir gelin getirse, yeni gelen gelini hem babam sevse hem ben sevsem". Köylüler zaten aklı yerinde olmayan Çalıkoğlan'a gülüp geçmişler tabi. Aradan bir süre geçmiş, Çalıkoğlan yine pazar yerinde ağlayıp zırlıyormuş ama bu sefer kendini yerden yere atarak. Köylüler sarmışlar yine etrafını "ne oldu Çalıkoğlan?" diye sormuşlar, "yine neden ağlıyorsun?". Çalıkoğlan da başlamış."Ben size kocakarı anam ölsün de yeni gelen taze gelini hem babam sevse hem de ben sevsem demiştim, duam yerine geldi ama tersinden. Kocakarı anam öleceğine yiğit babam öldü, eve taze gelin geleceğine, yiğit bir delikanlı geldi, yeni gelen delikanlı hem anamı seviyor, hem beni seviyor, ben ağlamayayım da kimler ağlasın."*
Geçen sene antrenmanları izlemeye giden Aziz Yıldırım tercüman Samet Güzel'in kaleci çalıştırdığını görünce takımda disiplinin bozuk olduğuna kanaat getirmişti. Şöyle dedi kamuoyuna "'Zico ile başarı geldi de, lig şampiyonluğunu yürüye yürüye kazanması lazımdı Fenerbahçe'nin. Antrenmanda tercüman çocuk hocanın arkasında kaleye şut atıyor, antrenman sürüyor. Ona göre bir düşünceleri vardı. Bizim düşüncemiz daha çok disiplindi. Bir işyeri nasıl çalışacaksa, öyle çalışılması gerekiyordu". Gitti, futbolcularla oluşturduğu ortam ile tarihin en büyük Avrupa başarısını yakalayan Zico'yu gönderdi. Yerine 34 yıllık kariyerinde 1977 yılında kazandığı La Liga şampiyonluğu dışında hiçbir kulüp başarısı bulunmayan Luis Aragones'i getirdi. Antrenmanda tercüman çocuk şut çekmesin, Samandıra'da disiplin sağlansın, lig şampiyonluğu yürüye yürüye kazanılsın diye. Disiplin sağlandı mı bilmiyorum ama Fenerbahçe geçen sene ilkbaharı gördüğü Şampiyonlar Ligi'nde artık olmadığı gibi, kendi evinde oynanacak UEFA Kupası finalinde de seyirci olacak. Ligi yürüye yürüye kazanacak mı? Cevabı biliyorsunuz. Sadece 5-6 ayda takımın bu derece motivasyonunu kaybetmesi ve geçen seneki başarının üstüne konması beklenirken, 4-5 sene geriye gidilmesinin ardında büyük bir yönetim zaafiyeti olduğu gerçek. Sahaya umutla bakan bir Fenerbahçe taraftarı var mı bilemiyorum ama ben tüm motivasyonunu kaybetmiş, kendi ülkesinin milli takımının kazandığı başarıda, kendi ülke halkı tarafından en az pay biçilen bir hocanın çalıştırdığı kısıtlı kadrolu ortalama bir takım görüyorum.
Tek tek birey bazında değerlendirmemek lazım hadiseyi, şu iyi oynadı bu kötü oynadı diyerek. Dikkat çekilmesi gereken, Galatasaray'ı Eric Gerets'in 2. sezonunda enkaz haline getiren oyun sistemini dün sahada görmüş olmamız. 60. dakikada Lugano kendi yarı sahasının ortasından gözü kapalı biçimde Guiza'ya top şişiriyordu. Bundan sadece 14 ay önce benzer coğrafyadaki CSKA Moskova deplasmanında 52. dakikada 2-1 yenik duruma düştüğü maçı özgüvenle oynayarak 86'da 2-2'ye getirmişti halbuki aynı takım. 14 ay içinde futbol anlayışı bakımından bu derece geri gitmesini iyi analiz etmek gerekiyor. Son pas seçiminde bu denli beceriksiz olan bir takıma karşı defansın arasına atılacak toplarla veya kanat organizasyonları ile hücum etmeyi hiç düşünmedi Fenerbahçe. Maç boyunca hiçbirini kazanamadığını göre göre topu ileriye "atmaya" devam ettiler. Bu oyunun sonucu getirmesi de çok zordu zaten. Yoksa Volkan'ın hatası apayrı bir mesele. Fenerbahçe hataya üzüleceğimiz bir oyun ortaya koymadı ki.
Bu ortamdan çıkmak zor olacaktır elbet. Galatasaray tarihinin en büyük Avrupa başarılarını yakaladığı 1989-93 döneminden sonra 2000 yılı ilkbaharına kadar tam 7 sene Avrupa'da kayda değer bir başarı sağlayamadı. Bu dönemde 7 senenin 5'inde lig şampiyonu olmalarına rağmen. Fenerbahçe'nin başarı dönemi 4 değil 1 sene sürdü sadece. Dolayısıyla toparlanmak da daha uzun zaman alacaktır. Lig şampiyonumuzun ancak UEFA Kupası'nda 2009'u göreceği, geri kalan tüm takımların çoktan havlu attığı ve benzer tablonun son 2-3 senedir tekrarlandığı görülürse Türk futbolunun klüpler bazında Avrupa arenasındaki profilini gözden geçirmek gerekiyor. Fenerbahçe'ye gereken ise maalesef herşeyi süpürüp temizleyecek güçlü bir rüzgar. Zira kimse kusura bakmasın ama futbol takımı son kullanma tarihi geçmiş yoğurt kutusunun dibinde birikmiş tortu kıvamına geldi. İşleyemeyen, kimseye yararı olmayan ve sadece küf üreten bir organizma.
*Aziz Nesin'in "Nah Buraya Kadar Geldi" hikayesinden alıntıdır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
11 yorum:
bu yazının ve buna benzer dünkü maçla ilgili yazıların ana hatları kadıköydeki kiev maçından sonra şekillenmişken neden yönetimden herhangi bir müdahele gelmedi?
Bu tarihe kadar okuduğum en berbat yazındır bu!
Sebebi nedir Mr. Sandman? Açıklar mısın, 4 paragraflık bir yazıyı 8 kelimelik bir yorumla özetlemekten ziyade. Belki karşılıklı daha anlaşılır hale gelir
nedir berbat olan?
sahadaki ruhsuzluğa bakılırsa samandıra'nın işyerinden farkı kalmamış gerçekten.
Berbat olan 'kral ciplak' demen anladigim kadariyla.
Durum gercekten vahim.
Top sektiren, futbolcularla enseye saplak durumunda olan tercumandan; antrenorun agzindan cikanlari pasif bir sekilde ceviren bir tercumana gecmek daha iyi olmus yonetimin mantigina bakarsak...
Yani hatalar sadece teknik ekip secimi ve oyuncu transferinde degil. Tercuman yabanci bir insanin, bulundugu ulkedeki gozu kulagi ve en onemlisi dilidir...
"Kral çıplak" değil ben o "krala ...." bile derim.
Kesinlikle ve her türlü iktidara karşıyım ama bir iktidara olan karşıtlığın ve eleştirirnin o iktidarın altında olan tüm niceliğe yansıması bana berbat geldi sadece!
Üzgünüm !
Ferman
Arkadaşlar kastımın tüm bir camia olmadığını beni tanıyan, blogu izleyenler ve ne kadar objektif olmaya çalıştığımızı görenlerce anlaşılmıştır sanırım. Kastettiğim futbol takımıdır, zaten bunu görüp ilgili değişikliği yaptım yanlış anlamalara yol açmamak için.
Yoksa tüm camiayı geçmişini, içerdiklerini karalamak zaten saçma olur
bunu belirteyim dedim
Aslinda hem Zico, Hem Aurelio eksikligini iyi bir sekilde kapatabilselerdi belki her sey cok baska olacakti ve fakat önemli olan soru bence sudur: bu denli risk almaya degecek sorun var miydi takimdan bu isimler gönderildi ? Semih gibi garanti bir forvetin yanina toplam maliyeti 35 milyon euro'yu bulan bir adam gerekir miydi ? Bu yanlisdan sonra en önemli mevkiye bir milyon euro harcamak durumunda kalmasi isin bir baska "yanlis yanlisi doguruyor kismi".
Aurelio öyledir ki sizin milyon dolarlarla ölctügünüz Alex'in aslinda yaraticisidir da..
Cok cok uzun zaman önce aynen bugün oldugu gibi Alex elestirildigi vakit sözlükte sistemin yanlisligindan, defansif orta sahalarin cok baska türlü oldugu vakit baska baska olacagindan bahsetmistik. Bugün yine döndük dolastik ayni noktaya geldik..
Gelisim gösterirken yapilan hangi hamlenin hangi güzelligi dogurdugundan bihabermis yönetim.. Dolayisla sacmaladi da sacmaladi eski fenerbahce'yi geri getirdi..
Yazi da aslinda transferlerin, sonuclarin disinda Kiev'den galip gelinseydi dahi bana göre kadrosuzluktan geriye dogru gitmis olan futbolun bir analizi olmasi bakimindan gayet de iyi.. Zira sonuc alip almamak bir yana, futbol futbol degildi.. Gerets, nasil ki ikinci yilinda enkazin da enkazina sahip oldugu icin caresizlikten sacmalamissa, bugün de Aragones..
Gecen sene söyle disiplisiz, böyle kötü derken o sene icinde hicbir sekilde panik futbol oynamadan avrupa devine karsi 2-0 yenik oynamalarina ragmen sahadaki tavirlari, kendine güvenleri en cok da o panik futbolu olmadan son derece bilincli bir futbol ortaya koymalari kimseyi fazla memnun etmemis demek ki.. bu yuzden disiplini sunu bunu yok diye gönderildi hoca..
Ben bu yazada berbat olacak hiçbirşey göremedim kendi adıma,herkes dilediği gibi değerlendirecek tabii ki.Bu sene amatör branşlar dahil idari ve yönetimsel zaafiyet içindeyiz.Başkan artık biraz da taraftara kulak versin ve tek adamlıktan vazgeçsin...
Çok övündüğümüz basketbol takımımız ligde Efes'ten fark yiyor Euroleaguede Alba Berlin gibi bi takıma mağlup olma başarısı gösteriyor,futbol takımımız ise maçları ortalama 1.5 pozisyon ortalamalarıyla geçiyor...
Tamam Galatasaray ve Beşiktaşa hem oynadığımız maçlar bazında hemde amatör şubelerde bariz bi üstünlüğümüz var ama kötüyü geçmek iyi olmaya yetmiyor maalesef...
@Fırat Hocamında dediği gibi gerçekten küflü bir organizmayız ben hak veriyorum ve ekliyorum en azından biz organizmayız küflü de olsak ama diğer kluplerimizde bu bile yok diğerleri hem omurgasız hem de organizmasız diye kendimizi avutmamalıyız...
Ferman
Yorum Gönder