Rus futbolcuların genelde yurt dışına açılmaları çok genç yaşta olmaz. Bugün dünyanın en iyi Rus futbolcusu olarak görülen ve 6 aydır transfer görüşmelerini okuduğumuz Arshavin 27 yaşında bu şöhrete ulaştı örneğin. Zamanın efsane 1988 Sovyetler Birliği milli takımı oyuncularının hepsi Sovyet Ligi'nde forma giyiyordu ki o kadrodan Rinat Dassaev 31, Oleg Kuznetsov 27, Sergei Aleneikov 28, Aleksandr Zavarov 28, Oleg Protasov 26, Igor Belanov 29, Alexei Mikhailichenko 27 yaşında yurt dışına açılmışlardı. Tabi bunda biraz da komünist hükümetin futbolculara ülkede kalmaları yönünde uyguladıkları baskının da rolü var (her sözü geçtiğinde belirtiyorum, benim için dünya tarihinin en iyi bir kaç kadrosundan biri olan bu makine Sovyet takımının 1988'de yine dünya tarihinin en büyük futbol zekalarından Rinus Michels'in Hollandası ile karşılaşması futbolun en şanssız eşleşmelerinden birisidir)
Bu sefer karşımızda bu zincirde bir istisna olabilecek bir oyuncu var.
Rus Ligi'nde 2008 sezonunun "En İyi Genç Oyuncusu" ödülünün sahibi. 18 yaşındaki Alan Dzagoev. Görünüşe göre kendisini futbola başlatan annesi Lana Dzagoev (heyhat yine bir akraba). Hatta Alan'ın söylediğine göre bugün bile topu ayağından en az 10 kez sektriebiliyormuş. Adnan Aybaba'dan yetenekli anlayacağınız. Tabi anne böyle olunca oğul canavar olmuş. Futbola Yunost Vladikavkaz takımında başladıktan sonra Krylia Sovetov'da sadece 1 sezon oynadı. 17 yaşında takımın o sezon oynadığı 37 maçta forma giydi. 2007 Aralık ayında CSKA Moskova'ya transfer oldu. Kadroda aralıksız olmasa da düzenli şekidle yer bulduğu ilk haftalardan sonra, ligin 13. haftasında Spartak Moskova karşısında alınan 5-1'lik galibiyette 3 asist yapınca bir daha çıkmamak üzere onbire oturdu. Ardından son lig ve UEFA Kupası şampiyonu Zenith'e deplasmanda 2 gol birden attı. Hal böyle olunca Guus Hiddink de onu milli takım kadrosuna çağırdı ve Almanya maçında sahaya sürdü. Dzagoev böylece Rus milli takım forması giyen en genç futbolcu unvanını da ele geçirdi.
Yüzüne bakınca küçük Emrah filmlerinde Emrah'ın arkadaşını oynayan marangoz kalfalarını, stili ise Andrei Arshavin'i andırıyor. Bizi de ilgilendiren ikincisi zaten. Orta boylu, süratli, dar alanda etkili, defansın arasına çok iyi toplar atabilen ve son vuruşları da iyi yapabilen bir hücum oyuncusu. Kendini geliştirmesi gereken noktalar var ama bunun için önünde uzun bir de süre var. Zaten bunu yapabileceği bir batı ligine transferi çok uzun süre almaz.
Yurt dışında en sevdiği ve ömür boyu destekleyeceği tek takım varmış. Chelsea.......Ringin' any bells Roman?
1 yorum:
Gelecek vaadedip de 'St. Pauli'ye hastayim' diyecek Rus oyuncu var midir zaten ortada Abramovic gercegi varken:)
Bakalim Abdulkadir gibi 'Beni ne Celsiler, ne Mencistirlar istedi de gitmedim' diyecek mi ileride.
Bu arada blog olarak fanatik'ten daha cok 'gercek' haber cikarmaya basladiniz abi, kutlarim. Hurriyet Spor daki 2 sayfa da cabasi.
Yorum Gönder