FUTBOLDA HOMOFOBİK YAKLAŞIMLAR

Dünya futboluna periyodik olarak homoseksüel futbolcularla ilgili haberler yansır. % 90'ı herhangi bir futbolcunun homoseksüel olduğuyla ilgili dedikodulardır ki Türk basını da balıklama atlar tabi üzerine. Hemen 4 satırlık bir haber, hemen bir foto galerisi. Hele bir de o oyuncunun güzel bir eşi varsa tamam al sana haber işte. Bizi ilgilendiren bu yanı değil elbet. Bu oyunculara futbol camiasının bakışı ve son olarak İngiltere'de baş gösteren Felipe Scolari olayı.

Öncelikle söyleyelim İngiltere bu yollardan daha önce geçti. Zaten bizim tabloid basınının oradaki yıkılmaz kalesi "The Sun"ın eminim özel olarak bir "gay futbolcu haberleri departmanı" bile vardır. Bu derece istikrar göstermeleri şaşılacak şey. Ama bunun dışında tüm ülkeyi ilgilendiren hadiseler de oldu. Lüks apartman dairesinde oturuyor, iyi giyiniyor, edebiyatı seviyor ve ismi Fransızları çağrıştırıyor diye Greame Le Saux'ya defalarca "gay" damgası vuruldu. Sol Campbell'a Tottenham taraftarları takımdan ayrıldıktan sonra çıktığı her maçta cinsel tercihi ile ilgili saldırılarda bulundular. Bu sezon başı Chelsea'nin başına geçen Scolari 2002 yılında "Takımımda gay bir oyuncu olduğunu anlarsam, onu kadrodan atarım" çıkışını yapınca Brezilyada bir hayli tepki gördü. Steve McClaren'in koltuğu boşaldığında ve onun ismi gündem geldiğinde İngiltere'deki gay hakları savunucuları ayağa kalktı ve bir dolu bildiri yayınladı. Geçtiğimiz günlerde bu organizasyonlardan birisinin önde gelen temsilcilerinden Peter Tatchell isimli İngiliz onun Chelsea kulübünün başında olmasının bir utanç olduğunu dile getirdi. İngiltere futbol federasyonunun bu konuda anti-homofobik yaklaşımları ve politikaları var ve cinsel tercihe olan bu ayrımcılığı faşizm olarak görüyorlar.




















Öncelikle söyleyeyim hayatımda gay bara birisi Taksim'de olmak üzere 2 kez girdim. Aklınızda ne gibi bir imaj var ama kimse üstüme saldırmadı hatta Taksim'dekinde evimin dışında yenmiş en güzel sucuklu yumurtalardan birisini yediğimi söyleyebilirim. Zaten çok az olan Hollanda'ya gelişimin ardından bu insanlara karşı olan olumsuz önyargım neredeyse kayboldu ama hala cinsel tercihlerini anlamakta zorluk çekiyorum. Etrafta bu denli güzel kadın varken kendileri kadar kıllı bir ikinci vücuda talim etmelerini aklım almıyor. Bu ayrı konu. Bunun futbolla birleştiği anda tamamen tarafsızım. Dünya üzerinde homoseksüellerle ilgili bir "stereotip" var. Renkli dar pantolon giyen, gözüne rimel dudağına ruj veya parlatıcı süren, acaip yürüyen efemine bir tip. E iyi de bu tipi biz yarattık diye tüm homoseksüellerin o tipe uyması gibi bir kural mı var? Freddie Mercury gay olduğunu açıklamasa o bıyıklı, göğsü kıllı Zanzibar kaçkınının cinsel tercihini bilebilecek miydik? Dolayısıyla dünyadaki tüm homoseksüeller bu klişenin içinde değiller. Hele futbolda hiç değiller. Kimliklerini bilmiyorum ama bugün dünya futbolunda mutlaka gay futbolcular vardır. Hiç ummadıklarımız hem de. Ben Galatasaray formasıyla bir gay futbolcu görmekten hiç çekinmem. Formanın hakkını verip, forvetse sezonda 15 tane gol atıp, kaleciyse 4-5 tane maçı kurtarması halinde isterse boş zamanlarında gay pornosu oyunculuğu yapsın beni ilgilendirmez. Cinsel tercihlerine katılmamam ve bunu yanlış görmem onları hayattan izole etmem anlamına gelmiyor. Bunun aksi yöndeki faşizan düşünceler futbolda da kendini göstermeye başladı. Türkiye'yi tamamen geçtim. Böyle bir oyuncunun, tercihini açıklaması halinde Türkiye'de barınabilmesi mümkün değil. Ama dünya futbolunun da son yıllarda bu konuda aşırı homofobik yaklaşımlara girdiğini kabul etmek lazım.