29 Ocak 2009 Perşembe

HALİS ROTTERDAM MARTISI


Derbinin ve rekabetin beraberinde getirdiği hadiselerden birisi de toplumdaki bazı değerlere ya da iki kulüp arasında rekabet yaratabilecek şeylere sahip çıkma konusu. Bunun maalesef Türkiye'de en sık rastlanan örneği Mustafa Kemal Atatürk. Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray belirli aralıklarla Atatürk'ü kendi takımlarının taraftarı olarak göstermeye uğraşıyor. Bu bitmek tükenmek bilmeyen çabanın sebebi ve motivasyonu nedir anlamıyorum. Atatürk Fenerbahçe'li olsa ne olur, Beşiktaş'lı olsa ne olur, West Bromwich Albion'lu olsa ne olur? Ben bu konuda birkaç yıl önce bir karar verdim hala arkasındayım. "Hangi takımlısın?" diye sorulduğunda "milli takımı tutuyorum ben" diye cevap veren acaip adamlar vardır ya. İşte bu laf bana göre bir tek Atatürk'te garip durmaz. Adamın üzerinde o kadar çok takım muhabbeti yapıldı ki ben bırakalım da Atatürk'ün sadece milli takımı tuttuğunu bilelim ve öyle kabul edelim diye düşünmeye başladım. Zaten Türkiye Cumhuriyeti için sahip olduğu anlam da bunu gerektiriyor. Zira belirli aralıklarla takımlar onun kulüp ziyaret defterine yazdığı bir kelime, çekilen bir fotoğraf söylediği bir sözden hareketle kendi taraftarını iddia edip duruyor. Bu akım sürecektir.

Aşağıda anlatacağımız olay da buna benzer. Tabi buradaki bir ülkenin liderini paylaşamamak değil daha minör bir hadise. Rotterdam derbisi Feyenoord-Sparta derbisinden. 15 Kasım 1970 tarihinde Spaarta'nın stadyumu Het Kasteel'de oynanan maç sırasında Feyenoord kalecisi Eddy Treijtel bir degajman yapar. Ancak top o sırada stadın üstünden geçen bir martıya çarpar ve ölümüne neden olur. Cansız kuş sahanın ortasına düşer. Treijtel hakem Bogaerts'den kuşun naaşının muhafaza edilmesini ister. Bunun üzerine Sparta oyuncusu Hans Eykenbroek kuşu reklam panolarının arkasında bir yere fırlatır. 1-1 biten maç sonunda kaleci Treijtel kuşu yattığı yerden alır evine götürür ve muhafaza eder. 1970-71 sezonunda Feyenoord şampiyon olduğunda şampiyonluk kupasının içinde sergilenir talihsiz martı. Ardından da Feyenoord müzesine alınır. Müze bugün hala martıyı sergiliyor ve kulüp tarihinin en önemli simgelerinden birisi olarak gösteriyor. Tabi rekabet işin bu yanında ortaya çıkıyor. Sparta yetkilileri bu konuyla ilgili yıllardır düzenli aralıklarla çeşitli iddialarda bulunuyor ve ilgili kuşun kendi müzelerinde olması gerektiğini ileri sürüyorlar. Sebebi de hadisenin kendi stadyumlarında meydana gelmesi. Tabi Feyenoordluların buna cevabı hadisenin kendi kalecilerinin bir eylemi sonucu olması. Treijtel bugün 63 yaşında, hala Feyenoord'da geçirdiği 11 yıl en çok bu hadise ile hatırlanıyor. Geçtiğimiz yıl Feyenoord'un 100. yılı kutlamaları için De Kuip'ta yapılacak törenin tanıtım filminde dahi bu hadise kullanıldı. Treijtel 2007 yılında "Gouden Vogelhits" adıyla piyasaya sürülen ve kuşlarla ilgili en ünlü şarkıların bulunduğu bir toplama albümde "One day I'll Fly Away" şarkısını seslendirdi. Pes artık....

4 yorum:

Adsız dedi ki...

bir de dolaylı yoldan hayrettin'e gol atan bir modeli de vardır türkiye'de.
hayrettin'in gs'den sonraki duraklarından biri olan zeytinburnu'da yaşadığı bir hadfise. sahaya konan martıyı kovacam diye kalesini boşaltınca hayro, karşı ekibe sadece meşin yuvarlağı boş kaleye yollamak kalmıştı..
tabi mesele martı mı hayrettinin kötü 'kısmfet'sizliğimi çözemedim..

n0s dedi ki...

holland über alles sparta feyenordu en son ne zmn yenmiş biliyo musun? ben az once peste yendim gerci :D

Flying Dutchman dedi ki...

n0s


Sparta rotterdamın üvey evladı olmasına rağmen feyenoord'ı her sene en az 1 kez yener...bu sene de mağlup etti Sparta'nın sahasında oynanan maçtta

hoş bu sene feyenoord'u kim yenmedi ki

varol döken dedi ki...

hani hep sorarız ya abi onlarla aramızda ne fark var diye... bence en büyük fark budur abicim... değer yaratmak ve o değere sahip çıkmak... türkiye'de martıların da kedilerin de ve dahi bütün hayvanların da gideceği yer bellidir: halkalı!

hayvanları neden sevmezdim bilir misin uçan hollandalı çünkü aslında onları çok severdim de ondan (tanju beni ihya et:)